Söyleşi: GÖKHAN BİÇİCİ
Türkiye seçimlere hızla yaklaşıyor. Seçim güvenliği meselesi her geçen gün daha fazla dile geliyor. Toplum bu konuda kaygılı. Toplumun iradesi sandığa girdiği gibi çıkabilecek mi? Sandık güvenliği, seçim güvenliği dendiğinde “CHP'de ismi akla gelen kimdir?” diye sorsak muhtemelen çoğunluk Onursal Adıgüzel diyecektir. Bugün de konuğum CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel. Seçim gerçekten güvenlikli bir ortamda gerçekleşebilecek mi? Muhalefetin bu noktada ne durumda?
Öncelikle muhalefet, Millet İttifakı kazanacak. Bu konuda hiç şüphemiz yok. 3 Aralık'ta vizyon belgemizi açıklayacağız. Tüm Türkiye'yi nasıl bir vizyonla yöneteceğimizi anlatacağız. Teknolojinin üretimde nasıl kullanılabileceği; Türkiye'nin dünyayla nasıl rekabet edeceği, insan kaynağını nasıl geliştireceği ve eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği üzerine önemli açıklamalarımız olacak. Seçim güvenliği meselesinde 2017, 2019 seçimlerindeki travmalar önemli. Maç oynanırken kuralı değiştiren bir Yüksek Seçim Kurulu var. Sonrasında 2019 seçimlerinde kaybettiğini kabul etmeyip seçimi tekrarlatan bir anlayış var. Buna karşı çok yüksek bir hassasiyet var toplum tarafından. Bunu görüyoruz ve bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii seçim güvenliği meselesini sadece seçim gününe sıkıştırırsak meseleyi tam anlatmamış, eksik yapmış oluruz.
Seçim güvenliği meselesi aslında bizim uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir mesele. Hem CHP’nin öz çalışması olarak, hem de 6’lı Masa’nın çalışması olarak sürdürdüğümüz bir mesele. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşları var bu konuya hassasiyet gösteren. Onlarla dirsek teması içindeyiz sık sık çalışıyoruz. Birinci mesele kamuoyunun gündeminde olan seçmen listeleri meselesi. Siyasi partilerin her seçim döneminde iki seçmen listesi alma hakkı var. CHP olarak güçlü bir altyapıya sahibiz. Hem genel merkezde analiz kapasitemiz çok yüksek, hem de bu analizlerimizi sahada teyit edebileceğimiz 973 ilçeye yayılan bir altyapımız var. Herkes rolü doğrultusunda bu sisteme dahil olup çalışmalarını kolaylaştırabiliyor. Hem de bilgileri teyit ediyor. CHP olarak İstanbul'da 4,5 milyon hanenin 3 milyonunu gezmiş ve bunu rapora çevirmiş durumdayız. Batman’da, Hakkari’de, Türkiye’nin 81 ilinde ev ziyaretleri yapılıyor. Sahada inanılmaz bir çalışma var. Sokak örgütlenmesi diyoruz, örnek çalışması diyoruz. Seçmeni tanıyorlar ve seçmen listelerinde olabilecek manipülasyonları teyit ediyorlar. Çapraz kontroller de yapılıyor. Mükerrer seçmen var mı? 11 veriyi ayrı ayrı karşılaştırıyoruz. 6’lı Masa’daki arkadaşlarımızla karşılaştırıyoruz.
Çok büyük hassasiyetin olduğu bir konu daha var. Türkiye'de on milyona yakın göçmen var. Dünyanın her yerinden insanlar var. Bugün yaşayan, çalışan, işte kayıt dışı istihdamın içindeler. Çocukları eğitimin içinde. Vatandaşın burada da çok büyük hassasiyetleri var. “Acaba iktidar tarafından seçmen mi yapılıyorlar?” diye de analizler yapılıyor.
"Yaklaşık 138 bini yurt içinde Suriyeli, altı bini de yurt dışında Suriyeli var vatandaş olan. Böyle yüz kırk beş bine yakın Suriyeli var. Geriye kalanların da 5 bine yakını Libyalı, 15’er bine yakını Irak ve Afganistanlı. Bir 10-11 bin kadarı da İranlı. Toplamda 200 bine yakın Suriye, Afgan, Irak, Libyalı seçmen var seçmen listelerinde."
Bunlar doğru mu? Suriyeliler seçmen yapılıyor mu? Bu konuda elinizdeki veriler nedir?
Yabancı seçmenlerle ilgili biz elimizdeki seçmen listelerinde karşılaştırmalar yapıyoruz. Bir kişi 10 seçmen listesinde de ve bu seçmen listesinde de varsa, Suriyeli doğumlu olsa da vatandaşlığı son dönemlere denk gelmez. 2009’da almışız biz elektronik listeyi. 2011 sonrası ve son dönemde gelenlere odaklanıyoruz. Birinci referansımız doğum yeri. Doğum yerini kontrol ettikten sonra diğer bilgilerini check etmeye başlıyoruz ve geçmiş listelerle karşılaştırmaya başlıyoruz. Farklı ülkelerde doğmuş seçmenleri rahatlıkla ayırt edip kontrol edebiliyoruz.
Geçici sığınma statüsüyle Türkiye’ye gelen hiçbir insan vatandaş olmadığı için seçmen olamıyor. “Nasıl vatandaş oluyorlar?” diye sorarsanız, burada “istisnai vatandaşlık” devreye giriyor. İstisnai vatandaşlık dediğimiz bir dönem Naim Süleymanoğlu'nu bir gecede getirmek gibi, sporculara yapılan gibi. Özellikle Balkanlar'daki soydaşlarımızı Türkiye'ye getirirken kullanılmıştı. O zaman Bakanlar Kurulu kararına bağlıydı.
Vatandaşlık için bir de işte, şimdi 400 bin dolara çıktı, gayrimenkul alırsanız, eğer bankada belli fonlarda, belli kağıtlarda 500 bin dolardan fazla para tutarsanız, 50 kişinin çalıştığı bir şirkete yatırım yaptığınızı Çalışma Bakanlığı’na onaylatırsanız ya da işte 500 bin dolar bir şirkete yatırım yaparsanız, istisnai vatandaşlık veriliyor. Sadece size değil aynı zamanda eşinize, 18 yaş altı öz ve üvey çocuklarınıza da vatandaşlık verilen bir uygulama var. Bir de Cumhurbaşkanının milli güvenlik sebebiyle vatandaş yaptıkları var. Seçmen listesinde son dönemde yer alanların asıl meselesi istisnai vatandaşlık, uzun zamandır diyoruz ya “bunlar bizim vatandaşlığımızı satılığa çıkarmışlar” diye, tam da buradan gelenler. Yoksa bir Suriyeli çocuk, bir Afgan bebek ya da Türkiye'de doğduğu için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuyor. Suriyeli annenin babanın çocuğu da geçici sığınmacı oluyor.
Yaklaşık 138 bini yurt içinde Suriyeli, altı bini de yurt dışında Suriyeli var vatandaş olan. Böyle yüz kırk beş bine yakın Suriyeli var. Geriye kalanların da 5 bine yakını Libyalı, 15’er bine yakını Irak ve Afganistanlı. Bir 10-11 bin kadarı da İranlı. Toplamda 200 bine yakın Suriye, Afgan, Irak, Libyalı seçmen var seçmen listelerinde. Yıl sonuna doğru yeniden seçmen listelerini alacağız, orada ilçe ilçe mahalle mahalle kaç yabancı var, güncel verileri göreceğiz.
Bir de benim de gündeme gelmesine katkıda bulunduğum mesele var, “evdeki yabancılar” dedik. “Evdeki yabancı” derken evde kim olduğunu bilmediğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları çıkıyor. Normalde sizin ikamet adresinizde bir başka insanın yaşama şansı yok, sizin bilginiz dışında. Diğer adres kısmında yabancı insanların olduğuna dair ihbarlar geldi. Hemen teyit etme çabasına girdik. Antalya’da görünen bir kişinin ayak izlerine baktığımızda Kayseri Melikgazi'de yaşayan birinin olduğunu gördük. Bu durumu başka ihbarlarla birlikte hem soru önergesine çevirdik, hem de araştırma önergesi verdik. O ara İçişleri Bakanı’na da sordular, o da “canım benim” diyerek anlamsız, bulunduğu konumun ciddiyetine yakışmayan bir açıklama yaptı. Asıl sorun suskunluk. Önergemize cevap verirken bir AKP milletvekili dedi ki; “Burada sistemsel bir sorun vardı 1200 kişi için, giderildi” dedi. Anlaşılan e-devlet'teki bir eksiklikten olmuş, ama gerçekten bir hata mı var? Kasıt mı var? Burayı ayrı tutmak ve yine oraya mercek tutarak bakmaya devam etmek zorundayız. “Bir hata vardı düzelttik” dediler, gelen ihbarlara sorduk, düzelmişti. Ama ne denemesiydi bu? Bir yandan bir yoklama mı yapılıyor? Bunu da takip ediyoruz. İnsanlara yerleşim yerlerindeki insanları kontrol etme çağrısında bulunacağız. Şu an seçmen listeleri, seçim takvimi ortaya çıkmadığı için ortada değil. Kimin hangi sandıkta kimin oy kullanacağını henüz görmüyoruz. 6’lı Masa olarak da böyle çağrılarımız olacak.
“YSK’nın yapmadığı çalışmayı yapıyoruz” derken bunu kastediyorsun, yani bu sadece bir parçası sanırım.
YSK kanunen bununla uğraşmak zorunda değil. Biz elimizdeki verileri harmanlayarak, zenginleştirerek, ilçe başkanlığımıza “Şu seçmenler riskli, yerinde kontrol et” diyerek teyit verisi oluşturuyoruz. YSK'nın bir değil, birkaç adım önünde oluyoruz. İktidar bunu anlayamadı, işin altında bir şey var zannediyorlar. Cumhurbaşkanı da sandık güvenliğinden bahsediyor. Sandık güvenliğini tesis etmek sonuçta kurumların işi. Hiçbir siyasi partinin asli görevi değil, ama uzun zamandır YSK bir siyasi partinin etkisi altında kaldığı için Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar bu meseleyle uğraşıyor. Bizim burada genel başkan yardımcılarımızdan oluşan bir komisyonumuz var. Komisyon bu çalışmaların hepsini yönetiyor. 6’lı Masa’da bir seçim güvenliği komisyonu kuruldu.
"250 bin atanmış görevlimizi aradık. Parti Okulu eğitmenimiz ilk teması sağladığı kişiye aynı zamanda sandık eğitimi verecek. Birinci dokunuşu yaptı, sandıklar belli olup seçim takvimi çıktıktan sonra oluşacak kılavuz çerçevesinde ona bir eğitim daha verecek. Okul sorumlusunu atlatıyoruz, okul bilişim sorumlusunu atıyoruz, okulda görevli hukukçuyu atıyoruz. Bu öz çalışmamızı bir de 6’lı Masa ile birleşimi yapacağız."
Seçmen listeleri askıya çıktıktan, listeler kesinleştikten sonra resmi görevliler, parti görevlileri, müşahitler veya doğrudan doğruya sandık görevlileri bakımından hazırlıklarınız ne aşamada?
Seçim gününe yönelik çalışmalarımız Temmuz 2021’den bu yana yürüyor. 2018 ve 2019 seçimlerindeki sandık sayılarını ve okul sayılarını baz alarak bir havuz oluşturduk. 2018’deki sandık sayısından daha fazla görevli atanmasını istedik, atandı. Biz de kontrollerini yaptık. Geçmişte görevini yapmış mı, başka yere taşınmış mı, kişi orada seçmen mi? Analizlerimizi yaptık ve düzeltmeler istedik. Sonra Parti Okulu’muzla birlikte bizim İstanbul'da uygulayıp, diğer bölgelerde daha çok otomatik aramalarla uyguladığımız bir yöntem vardı. Bütün görevlerimizi tek tek aradık. 4 bin Parti Okulu görevlimiz var, bunun 2 bini aktif. Onlara dedik ki; her birinize bir ilçe atıyoruz, zimmetledik o ilçeyi. Yönetim bilişim sistemi altyapımızda bir yetki açtık. Kişiyi kontrol etme, kontrol ettiğiyle birlikte bilgilerini değiştirme, hatta listeden silme yetkisi verdik.
Önce Parti Okulu eğitmenimiz kişiyi aradı, görevi kabul edip etmediğini sordu. Ulaşamadıysa ilçe başkanına bilgi verdi, yerine yeni birinin atanmasını sağladı. Böyle 250 bin atanmış görevlimizi aradık. 180 bin 65 sandığı esas aldık, ama yedekleri de belirledik. Parti Okulu eğitmenimiz ilk teması sağladığı kişiye aynı zamanda sandık eğitimi verecek. Birinci dokunuşu yaptı, sandıklar belli olup seçim takvimi çıktıktan sonra oluşacak kılavuz çerçevesinde ona bir eğitim daha verecek. Yani bir tanışma da sağlanıyor. Sadece sandık görevlisi diye düşünmeyin; okul sorumlusunu atlatıyoruz, okul bilişim sorumlusunu atıyoruz, okulda görevli hukukçuyu atıyoruz. Mesela İstanbul her okulda bir avukat oluşturabilecek kadar geniş bir avukat potansiyeline sahip. Bu çalışmamızı bir seviyeye getirdikten sonra, bu öz çalışmamızı bir de 6’lı Masa ile birleşimi yapacağız.
Yeni bir bilgi veriyorsunuz; parti okulu, parti okulu eğitmenleri CHP'nin sandık güvenliği organizasyonunun omurgasını oluşturuyor, değil mi?
Ana omurga her halükarda ilçe, ama onlar da kontrol mekanizmasının ana unsuru oldular ve çok iyi. Parti Okulu'nun sürece dahil olması yeni bir iş. Aramaları callcenter’lara ya da işte İstanbul'da parti gönüllülerine yaptırıyorduk. Parti Okulu eğitmenlerimiz yönetim bilişim sistemimizin içeriğine hakimler. Orada bir sokak örgütlenmesini de şekillendiriyoruz. Raporları oradan çekiyoruz. Sisteme dahil olabiliyorlar. Ayrıca işi biliyorlar; hem sandık güvenliğinin ne demek olduğunu biliyorlar, hem ne istediğimizi biliyorlar. Bu da işimizi çok rahatlatıyor.
973 ilçenin her birinde ilçe başkanı, bilişim sorumlusu ve seçim işleri sorumlusuyla birlikte bir de Kontroller Koordinatörü oluyor. Bu işleri takip eden her ilin bir koordinatörü var. Bu da bizim mekanizmalarımızı artırmamızı sağlıyor. Uzun zamandır hayalini kurup da oluşturmak istediğim mekanizmayı da oluşturmuş olduk. 2018 Şubat ayından beri bu görevdeyim ve gece gündüz “buraları nasıl geliştiririz” diye çalışıyoruz. Bir de işin teknoloji tarafı var. Çok yakın zamanda 81 ilden gelen bilişim sorumluları kampı yaptık İzmir'de. Aslında 2018, 2019’da kullandığımız programları güncelleyerek devam ediyoruz. Hem mobil olarak hem de web tabanlı olarak kullandığımız çapraz kontrol sistemlerimiz var. Güncelleyerek kullanmaya devam ediyoruz. Felaket senaryolarını herkes aklı çerçevesinde yazıyor ve üzerine çözüm önerileri üretiyoruz.
"Erken sonuç verme stratejisinin doğru bir strateji olmadığını gördük, partinin bir stratejisiydi. Parti yönetiminden bazı arkadaşlarımızın söylemi üzerine oluşmuştu. O dönemin stratejisini hemen 2019’da değiştirdim fark ettiyseniz. Dedim ki; “Biz hızlı değil, doğru sonuç açıklayacağız. YSK'nın bir adım önünde olacağız.” Bugün de strateji bu. 2023 seçimlerine giderken muhalefetin görevi hızlı sonuç açıklamak değil."
Örnek verirken hep 4-5 yıla atıfta bulunuyorsunuz. 2018 ve 2019 diyorsunuz. Beş yıllık devamlılıktan bahsediyoruz. Adil Seçim Platformu’na yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?
Meseleye nereden baktığınızla çok alakalı. O dönem 695 bin insan işte dediğiniz kuruluşlardan görevlendirilmişti. Bunu bir ekranda görebiliyorduk. Hangi sandıkların boş olduğunu görebiliyorduk, ama bu kadar detaylı bir çalışma yapacak fırsat olmamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi adına söyleyeyim. 54 günlük Türkiye tarihinin en kısa seçim takvimiydi. Hangi tarafını organize edeceksiniz? Orada da çok önemli deneyimler kazandı bence.
Erken sonuç verme stratejisinin doğru bir strateji olmadığını gördük, partinin bir stratejisiydi. Parti yönetiminden bazı arkadaşlarımızın söylemi üzerine oluşmuştu. İnsanlar çok hassas. Bazen kazanma hırsıyla çok yükseliyorlar. Giydiğimiz hırkanın ağırlığıyla böyle konuşurken, tartıp biçiyoruz tabii. Partiye zarar gelmesin bize gelsin, diyoruz. O dönemin stratejisini hemen 2019’da değiştirdim fark ettiyseniz. Dedim ki; “Biz hızlı değil, doğru sonuç açıklayacağız. YSK'nın bir adım önünde olacağız.” Bugün de strateji bu. 2023 seçimlerine giderken muhalefetin görevi hızlı sonuç açıklamak değil. Teyit edilmiş, doğru sonucu açıklamak, takip etmek zorunluluğumuz var.
2019’da bu yüzde 100 çalışmış yani. Hızlı değil, doğru. Ben ne biliyordum ki Anadolu Ajansı kaçıp gidecek, kapatacak. YSK suskunluğa bürünecek. Hiç bilmeden, ama doğru stratejinin bu olduğunu düşünerek söylemiştim. Bugün de söylüyorum. Bu 6’lı Masa’nın dışında kalan diğer bütün muhalefet partilerinin, sivil toplumun da bir görevi olmalı. Teyit etmek. Islak imzalı tutanakları almak, bunları tek tek teyit ederek her ilçede konuyu kapatmak. En basiti bu. İstanbul'daki seçimi kazanmıştık. ama bunu yapmak seçimi elimizden almalarını engelledi.
"Amaç şu, vatandaşı bir sandığa götürmek. İkincisi sandıkta muhalefete oy kullanmasını sağlamak. Üçüncüsü de sandığa giren oyun sandıktan doğru çıkmasını sağlamak. Bizim kapılarımız sivil toplum örgütlerine sonuna kadar açık. Oy ve Ötesi yine çalışmaları başlatmış durumda. Türkiye Gönüllüleri diye bir yapı çalışmak istiyor. Bunların hepsinin çok kıymetli buluyoruz biz."
6’lı Masa’ya gelelim. CHP'nin bir hazırlığı var. Peki 6’lı Masa’daki koordinasyon nasıl sağlanıyor?
Genel başkanlar da bu konuda toplumun hassasiyetini görüyorlar. İkinci ya da üçüncü toplantıda bir seçim güvenlik komisyonu oluşturuldu. Haziran 2022’de seçim güvenliği komisyonu bir açıklama yaptı. Hemen hızlı bir şekilde de biz neler yapacağımızı yansıttık kamuoyuna. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ciddi bir tecrübesi var, birikimi var. Bunu biz diğer partilere de aktarmaya çalışıyoruz. Bu tek taraflı değil. Aynı zamanda işte DEVA Partisi'nde ve Gelecek Partisi'nde de geçmişte
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim işlerinin yöneticiliğini yapmış arkadaşlarımız var. Bu inanılmaz bir tecrübe paylaşımına dönüşüyor. Sadece CHP’nin birikimi değil. Herkes öz çalışmasını yapıyor, ama sürekli irtibat halindeyiz. Geçen ay da DEVA Partisi’nin ev sahipliğinde bir toplantı yaptık.
Herkes sivil toplum örgütlerine kapıyı açmış durumda. Benim bildiğim sadece 2-3 sivil toplum kuruluşu bu işler için çalışmalara başlamış. Onlarla iletişim kuruluyor. Amaç şu, vatandaşı bir sandığa götürmek. İkincisi sandıkta muhalefete oy kullanmasını sağlamak. Üçüncüsü de sandığa giren oyun sandıktan doğru çıkmasını sağlamak. Bizim kapılarımız sivil toplum örgütlerine sonuna kadar açık. Oy ve Ötesi yine çalışmaları başlatmış durumda. Türkiye Gönüllüleri diye bir yapı çalışmak istiyor. Bunların hepsinin çok kıymetli buluyoruz biz.
Seçim seçim güvenliğine dair kaygılar dile getirildiğinde bazen liderler, parti yöneticileri “Siz rahat olun, bize güvenin” diyebiliyor. Sivil toplum, yurttaşlar bazen şöyle algılıyor; “Siz karışmasanız da olur” gibi. Siz sanırım sivil topluma bir çağrı yapıyorsunuz, değil mi?
Parti olarak öz çalışmamızı yapmak zorundayız. Hedefimiz her sandıkta en az bir CHP’li, en az 2 Millet İttifakı temsilcisi olsun. Orada bir gönüllü de olursa bizim arkadaşımız kendini daha güçlü hisseder. Türkiye'nin periferisinde her yeri İstanbul Kadıköy, Ankara Çankaya gibi düşünmemek gerekiyor. Birçok yerde bir gönüllü arkadaşımızın ne kadar değerli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu doğrultuda biz tabii ki parti olarak bu sorumluluğu üzerimize almışız.
Sorun olduğunda ıslak imza, tutanak sizde olacak. İlçenizde olacak ve yetkili bir kişi gidip o tutanakla gerçek tutanakla itiraz edecek. Ancak böyle sonucu değiştirebiliriz, takip edebiliriz. Liderler buraya çok net çağrı yapıyorlar. Biz de bu noktada çok sıkı bir çalışma içindeyiz.
Diğer partiler diyorsunuz. CHP’yi, 6’lı Masa’yı konuştuk. 6’lı Masa’da olmayan ama ülke çapında örgütlü, özellikle Kürt seçmenlerin yoğun yaşadığı kentlerde çoğunlukla birinci veya ikinci parti olan HDP var. Adil Seçim Platformu'nda HDP vardı. Şimdi HDP'yle seçim güvenliği açısından iş birliği birliği noktasında bir çalışma var mı? 6’lı Masa’nın bu konudaki tutumu pozisyonu ne?
Bunu 6’lı Masa’da değerlendirmedik, ama kişisel tavrımı söyleyebilirim. Bence
seçim güvenliği noktasında kim katkı sunmak istiyorsa, onlarla iş birliği yapılabilir. Nedir? Sandığa giren oyun sandıktan doğru çıkması. Tutanak tutulurken birinin hakkının yenmesini de engellenmesi. HDP de iş birliği yapmak isterse biz açığız, MHP de iş birliği yapmak isterse biz açığız. CHP olarak söylüyorum.
Seçim güvenliği ve sandık güvenliği siyaset meselesi değil, siyaset üstü bir mesele. Burada sonuçta bir ülkenin kaderi belirleniyor. Herkesin emeği var. Bu emeğin doğru bir şekilde sandığa girdiği gibi çıkması lazım.
Son olarak basın ve medya tarafını konuşalım, ufak ufak oraya da girdik aslında, TRT’yi, AA’yı biliyoruz. Seçimlerin de seçim en önemli başlıklarından bir tanesi güvenilir doğrulanmış haber akışı. 2018’de başlayan, 2019’da somutlanan bir Yerel Medya Koordinasyonu vardı. En son Seçim 2023 Yerel Medya Koordinasyonu olarak kendini güncelledi. Seçim Güvenliği Platformu’nun da içinde. Yerel medya kuruluşlarının, gazetecilerin güç birliği yapması, yurttaş habercilerin bunu desteklemesi biçiminde bir büyük ağ hazırlığı söz konusu. Sivil toplumla işbirliğinin bir parçası olarak da ele alınabilir, bu cephedeki hazırlıkları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anadolu Ajansı'nın tarafgir yapısı ve aslında rakipsizliği Türkiye’yi alternatif çözümlere itti. İşte hem kendi içinde bu işi yapmaya çalışan ajanslar var, hem de çeşitli sivil toplum kurumları, yurttaş gazeteciliğiyle çalışan yapılar var. Çok değerli buluyorum bu çalışmaları. Güçlendirilmesi, desteklenmesi gereken çalışmalar olarak görüyorum. Seçim süreci haberlerle manipüle edilebiliyor, özellikle motivasyonu kırmak, algıları etkilemek için. Keşke bağımsız Türkiye'de, hür bir basın ortamı olsa da hiç bunları konuşmuyor olsaydık. Basın sonuçları doğru verseydi, ama 2019’da hep birlikte yaşadık ki Anadolu Ajansı gibi köklü bir kuruluş. sırf İstanbul'u kaybettikleri için, kontak kapattı resmen. Gitti. Ne yaptığı belli değil, hala da açıklamıyor. Sırf CHP'nin bir adım önde olduğunu göstermemek için.
Bu da bence bizim için büyük bir ders, alternatif kanalların güçlendirilmesi gerektiğini gösteren bir örnek. Burada çalışma yapan bütün arkadaşlarımızı bu cesaretlerinden dolayı kutluyorum ve birlikte çalışma noktasında da onlara da her zaman kapılarımızın açık olduğunu söylemek istiyorum.