CHP Genel Başdanışmanı, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal; CHP Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında 2022 yılı tarım verilerini değerlendirdi. Sarıbal, "Son 20 yılda AKP döneminde 87 milyon ton buğday ithal ettik. Buna karşılık 24 milyar dolar gibi bir para ödedi. Sadece buğday için 2022 yılında 7,9 milyon ton buğday için üç milyar dolar ödeme yaptık. Aynı şekilde Mısır 2022 yılında 2,8 milyon ton ithalatımız var. Ayçiçek ithalatımız 688 milyon ton. Dolar olarak 546 milyon dolar. Elbette cumhuriyet tarihinin belki de dünyanın rekoru bu" dedi.

"BİR KRİZDE AÇ KALABİLİRSİNİZ"

Orhan Sarıbal'ın açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:

"Hava, su ve gıda olmazsa yaşam hakkımızı sürdüremeyiz. Dolayısıyla aslında gıda bir yaşam hakkıdır. Su da bir yaşam hakkıdır. Hava da bir yaşam hakkıdır. Yeniden milli ekonomi, milli tarım yani gıda egemenliğimizi, gıda bağımsızlığımızı, gıda güvencemizi, başka şirketlerin, başka ülkelerin hegemonyasına bırak dediler. Arkasından en önemli şey küresel ısınma ve iklim değişikliği için her şeyi yapmalıyız. Ve Ukrayna Rusya savaşı gösterdi ki eğer siz gıda güvenliğinizi, gıda güvencenizi, yabancı şirketlere ve yabancı ülkelere bırakırsanız bir krizde aç kalabilirsiniz. Dünya bunu gördü ve bununla ilgili ciddi çalışmalar yaptı.

"GIDA ENFLASYONUNDA BİRİNCİ SIRADAYIZ"

Yeniden yerelde üretim, yeniden milli ekonomi, milli tarım yani gıda egemenliğimizi, gıda bağımsızlığımızı, gıda güvencemizi, başka şirketlerin, başka ülkelerin hegemonyasına bırakmayız dediler. Arkasından en önemli şey küresel ısınma ve iklim değişikliği için her şeyi yapmalıyız. Ukrayna-Rusya savaşı gösterdi ki eğer siz gıda güvenliğinizi, gıda güvencenizi, yabancı şirketlere ve yabancı ülkelere bırakırsanız. Bir krizde aç kalabilirsiniz. Dünya bunu gördü ve bununla ilgili ciddi çalışmalar yaptı. Ne yaptı dünya? Bir yerel üretim modellerini hızlıca geliştirdiler. İki stoklarını altı aylık, bir yıllık değil, iki yıl yetecek şekilde tekrar dizayn etmeye başladılar. Üç bütün tarımda kullanılacak girdi ve üretim araçları için bizzat kendileri büyük kaynaklar ayırarak gelecekte gıda güvenliğini sağlamak adına önemli çabalar ve kaynaklar ayırdılar. Bir de Türkiye'ye bakalım. Türkiye ne yaptı? Nereye gidiyor? 2022 yılında tarımda neler yaşadık, neler yaşıyoruz? Önce şunu söyleyelim. Şu anda dünyada dördüncü Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde gıda enflasyonunda birinci izler arkadaşlar ve böyle bir rekorumuz var.

"AKP DÖNEMİNDE 87 MİLYON TON BUĞDAY İTHAL ETTİK"

İktidar çıkıp diyor ki 'biz üretimi arttırdık'. Dolayısıyla Türkiye'de üretim fazla. Öyle bir şey var mı bir bakalım. Nüfus 66 milyon 2002 yılında ve 100 milyon tonun üzerinde üretim var. Bugün nüfus 85 milyon artı 6 milyon sığınmacı var. Kişi başına baktığımızda yaklaşık olarak 80 kilogram daha az üretim yapıyoruz. Bu bütüncül ama asıl önemli olan şu, stratejik ürünler, örneğin buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, pamuk, soya. Yani ekmeksiz yaşayamayacağımızı öngörerek bu tür ürünlerde ülkemizin durumunu çok daha kötü olduğunu söyleyebilirim. Son 20 yılda AKP döneminde 87 milyon ton buğday ithal ettik. Buna karşılık 24 milyar dolar gibi bir bir para ödedi.  Sadece buğday için2022 yılında 7,9 milyon ton buğday için üç milyar dolar ödeme yaptık. Aynı şekilde Mısır 2022 yılında 2,8 milyon ton ithalatımız var. Ayçiçek ithalatımız 688 milyon ton. Dolar olarak 546 milyon dolar. Elbette cumhuriyet tarihinin belki de dünyanın rekoru bu. Türkiye'ye iktidarın ödediği destekleme sadece otuz dokuz milyar. Buradan baktığımızda Türkiye'nin aslında temel ürünlerde dışarıya bağımlı olduğunu açık ve net bir şekilde gördük.

"SÜT ÜRETİMİ DÜŞTÜ"

TÜİK'in rakamlarına bile tarımsal dış ticarette tam eksi 42 milyar dolar içerideyiz. Yakın tarihte ilk kez daha yıl tamamlanmadan on bir ayda tarımsal ithalatımız, tarımsal ihracatımızın iki katı olmuş. 2022 yılının ilk 11 ayı 6 milyar 194 dolar ihracat, İthalat ise 89 milyar dolar. Fark eksi 6 milyar 894 milyon dolar ihracat daha fazla. Bugüne kadar hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık. Bu tarımın nereye gittiğine dair çok net somut bir örnektir. Son bir yılda süt üretiminde yüzde 3,3 düştük. Ekim ayını karşılaştırdığımızda yüzde 24, 2021 ile 2022 arasındaki ekim ayı süt üretimimiz yüzde 24 daha düşük. İçme sütümüz yüzde 10 daha azaldı.  Neden insanlar daha az tüketmek zorunda. Tek gerekçesi var yanlış tarım politikaları. Tam 176 milyon yem ham maddesi ve yem destek maddesi ithal ettik. Çiftçi bir litre süt ile bir kilo yem alamıyorsa o üretimi gerçekleştiremez. 2019'dan beri sürekli hayvanlar kesime gidiyor. Bu daha da düşecek. 

"TÜRKİYE HALKI ETTE VE SÜTTE DÜNYANIN EN YOKSULLARI İÇERİSİNDE"

Türkiye'de 146 milyon dönüm mera alanı var. Bursa'da binlerce dönüm mera, yol, köprü, elektrik, su sanayi, konut vs. gerekçeleriyle amaç dışına çıktı. Bakanlık 130 dönüm olduğunu söylüyor. Bakanlık başka bir açıklama daha yaparak sadece 15 milyon dönümüne sahiptik diyor. Mera varlığımızın yüzde 10'nu bile ıslah edilmemiş. Eğer 146 milyon dönüm meranız varsa onun sadece 15 milyon dönümünü ıslah etmişseniz o hayvancılığı sürdüremezsiniz. Dolayısıyla süt ve et krizi devam eder. Türkiye halkı içme sütünde de ette de dünyanın en yoksulları içerisindedir. Tarım sektörü sürekli küçülüyor.  Tahıl koridoru iki gerekçeli uzlaşmayla bitti. Bir tanesi Ukrayna'daki tahıl ağı ambarında olan tahıllar. O tahıllar Ukraynalı çiftçilerin değil. Çok uluslu büyük şirketlerin. Bir diğer önemli sonuç ise eğer tahıl koridoru temmuzda anlaşıp, ağustosta uygulanma yerine mayısta anlaşıp mayısın sonunda uygulansaydı Türkiye şu anda çok ağır bir sorunla karşı karşıya olacaktı.

"YETERLİ DENGELİ GIDAYA ULAŞAMIYORUZ"

Çiftçinin borçla süreci yönettiği tüketicinin aldığı ücretle ne yazık ki yeterli dengeli gıdaya ulaşamıyoruz. Fakat iktidar hala kameralara çıkıp çok rahat bir şekilde yalan söylediği tarihsel bir dönemden geçiyoruz. 2022 yılı tüketiciyle, üreticiyle, çiftçiyle ne yazık ki yine ağır bir yıl olarak geride kalmış görünüyor. Peki umutsuz muyuz? Elbette değiliz. Eğer sorunu da onu tespit edersek çözümü buluruz. Türkiye'nin temel sorunu ne yazık ki Türkiye'nin milli meselesi haline dönüşmüş krize dönüşmüş iktidar meselesidir çünkü Türkiye bugün bu pahalılıktan bahsediyorsa, tarımdan bu kadar ağır ithalat varsa, bunun temel sorumlusu tek adam iktidarıdır. Son beş yılda ülkeyi getirdiği 4,9 liradan aldığı doları bugün 19 liraya taşımışsa temel sorunu buradadır. Ferman padişahımsa bu topraklar bu ülke bizim. Elbette Kızılderili sözüyle bitirmek lazım. Ormanda son ağaç kesildiğinde nehirde son su bittiğinde ve son balık öldüğünde. Beyaz adam paranın yenmeyeceğini anlayacaktır."