Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu 10 ilden biri olan Osmaniye'de yaşayan T.E., kentte yıkımın en çok yaşandığı İstasyon Caddesi'nde oturuyordu. Depremde onlarca akrabasını kaybeden öfkeli kadının bahsettiği, depremzedelere açılmayan alan "Devlet Bey Konağı”.
"BU SAATTEN SONRA AK PARTİ'YE DE MHP'YE DE OY YOK"
DW’den Burcu Karakaş’ın haberine göre, depremzede T.E. ile Alibeyli mahallesinin İstasyon Caddesi üzerinde bulunan Devlet Bey Konağı önünde depremzede mahalleli, depremin ilk gününden bu yana polislerin konakta nöbet tuttuğunu anlatıyor.
Depremde yıkılan, konağın karşı tarafında bulunan evinden, mahsur kaldığı dolabın altından zorlukla çıkan T.E., üç çocuk annesi. Deprem sırasında bir çocuğunun, "Anne beni bırakma” deyişini unutamıyor. T.E., kalacak yerlerinin olmadığını söylüyor.
"Benim Osmaniye'de 21 can kaybım var. Kim verecek bunun hesabını? Bahçeli daha Osmaniye halkına 'Geçmiş olsun'a bile gelmedi. Oy zamanı herkes gelip yalakalık yapıyor. Televizyonda Osmaniye'yi hiç göstermediler. Burası hep can pazarıydı. Bu saatten sonra AK Parti'ye de MHP'ye de oy yok. Bizleri ölüme terk ettilerse bu ülkede onlara oy yok. Bir kere oy verdim, pişman oldum.”
"EVİN İÇİNİ İSTEMEDİK BİZ, BAHÇEYİ DİYORUZ"
İlyas bey de İstasyon Caddesi sakini. O da yıkımın ortasında duran Devlet Bey Konağı'nın depremin ilk günü depremzedelere açılmamasına öfkeli.
"Binadan çıktıktan sonra ölümün eşiğindeydik tekrardan. Binalar kendi kendine üzerimize yıkılmaya başladı. Üç beş metre ile kurtulduk. Burada en güvenli yer konağın olduğu yerdi ama açmadılar. Evin içini istemedik biz, bahçeyi diyoruz. Sadece bahçeye yağmurda çocukları alsalardı o bile yeterdi bize."
Bahçeli, 14 Şubat'ta yaptığı açıklamada, "Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana ve Malatya'da milletimle tek ses olacağım, sırayla ziyaret edeceğim” demişti.
"BAHÇELİ'NİN YEĞENLERİNİ BEN OKUTTUM"
Yıkımın en sert vurduğu İstasyon Caddesi, kurutulmuş bataklığın üzerine inşa edilmiş bir yerleşke. Burası, lüks dairelerin ve sitelerin bulunduğu bir alan. Yeni binaların yıkılmamış olsalar bile ağır hasar aldığı kolayca göze çarpıyor. Sağlam gözüken evlere ise vatandaşlar korkudan giremiyor.
İsmini vermek istemeyen bir emekli öğretmeni, başka vatandaşlarla birlikte Devlet Bey Konağı önünde beklerken buluyoruz. Yaşlı kadın konağın çaprazında bulunan çok katlı ve yıkılmak üzere olan binadan eşi ve oğluyla sağ çıkmış. Binadan bazı dairelerdeki eşyaları tahliye eden vinci izliyor. Sıranın kendi evlerine gelmesini bekliyor. Oldukça üzgün duran emekli kadın öğretmen yüzünde buruk bir gülümsemeyle, "Devlet Bahçeli'nin yeğenlerini ben okuttum" diyor. Eski MHP belediye meclis üyesi olduğunu öğreniyoruz. Bahçeli'ye yönelik tepkiyi sorduğumuzda cevap vermekten kaçınıyor, "Yorum yapmak istemiyorum" diyor.
"AKUT STRES BOZUKLUĞU ORANI YÜKSEK"
Osmaniye'de Hatay'daki gibi bir koordinasyonsuzluk yok. DW Türkçe'ye bilgi veren yetkililer, kentte 11 çadırkentin kurulduğunu söylüyor. Şehir merkezinde bulunan Masal Parkı'na kurulu çadırkent, bu 11 alanın en büyüğü. Burada, Antakya ve Maraş'tan kendi imkanlarıyla gelen depremzedeler de var.
Çadırkentin girişinde "Müge Anlı ve Dostları Mobil Aşevi” yazılı bir TIR görülüyor. Televizyon programcısı Müge Anlı'nın Osmaniye'ye bağışladığı iki araçta Kızılay yemek dağıtıyor.
Çadırkent alanında çocuklar için oyunlar düzenleniyor. Depremzede çocuklar palyaçolarla eğlenerek zaman geçirme peşinde. Depremin yarattığı hasar sadece fiziksel değil. Psikososyal destek birimi sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hizmet veriyor. Ekipte yer alan psikiyatrist ve psikologlar, "Akut stres bozukluğu oranı yüksek. Oran, Antakya ve Maraş'tan gelenlerde ve Osmaniye'de evi yıkılanlarda özellikle yüksek” diyorlar.
Çadırkentte görev yapan ve ismini vermek istemeyen bir psikolog, 20 günlük bebeği ile eşini Aydın'a bırakıp çalışmaya gelmiş. Sahada, depremzede sağlık çalışanları da var.
"Hastanede yan odamızda çalışan arkadaşımızın göçük altında kaldığını öğrendik. Çok üzüldük ama çalışmaya devam ettik. Ben mesela hastanede yatıp kalkıyorum.”
12 YAŞINDAKİ MEHMET ALİ: GECE ÇOK ÜŞÜYORUM
Çağlar İnal, konakladıkları çadırın önünde iki çocuğuyla salçalı makarna ve cacık yiyor. Yemeği, bir hastanenin yemekhanesinde çalışan kocası getirmiş.
İnal ailesinin Yıldırım Beyazıt mahallesinde bulunan altı yıllık binaları için "orta hasarlı” tespiti yapılmış. Zemin kattan sağ kurtulmuşlar. "Ne olacak bilmiyorum. Her şey çok güzel gidiyordu. Neden böyle oldu" dedikten sonra gözlerinden yaşlar dökülmeye başlıyor.
Çadırın içinde ısıtıcı yok. Gece yorganla ısınmaya çalışıyorlar ama bu pek mümkün olmuyor. Çağlar hanımın 12 yaşındaki oğlu Mehmet Ali, gözlerini kaçırarak, "Gece çok üşüyorum” diyor.
Çağlar hanım, Kahramanmaraş'ta teyzeleri, kuzenleri ve kuzenlerinin çocukları olmak üzere 11 akrabasını depremde kaybetmiş. Gözleri dolu dolu cümle kurmaya çalışıyor:
"Hepsini beş gün sonra buldular. Kimi Adana'da kimi Osmaniye'de kimi Maraş'ta defnedildi. Çok zor, yapacak bir şey yok…”
"ÖZEL ÇOCUK OLDUĞU İÇİN DİKKATİNİ DAĞITAYIM DEDİM"
Güllü Can da Osmaniyeli depremzedelerden. Rızaiye mahallesindeki evi hasar gören 43 yaşındaki kadın, kocasını bir sene önce kalp krizinden kaybetmiş. Üç çocuk annesi, şimdi geniş aile ile kayınvalidesinin evinde kalıyor.
"Evimiz için 3-4 aya yapılır dediler. Yeni binaydı. Bir buçuk sene önce aldık, sonra eşimi kaybettim. Çocuklarla ortada kaldım."
Güllü hanım kocasının ardından deprem nedeniyle yeni kayıplar yaşamış. Nurdağı'nda yaşayan kız kardeşi ve eşi göçük altında vefat etmiş.
"Bir sallanmayla bina düşmüş. Kız kardeşimi kapının girişinde bulmuşlar. Kafasına beton düşmüş. Ben görmedim, göstermediler bize.
İrem, Güllü Can'ın down sendromlu kızı. Çadırkenti ziyaret etmelerinin sebebi, kızı İrem'i gezdirmek istemesi. Boyama kitabı almaya gelmişler. Güllü hanım kızının deprem nedeniyle eğitiminin yarıda kalmasına üzülüyor. Çadırkente gelen palyaço ekibinin yüzünü boyadığı İrem ise fonda çalan şarkıya eşlik ediyor.
"Özel çocuk olduğu için dikkatini dağıtayım dedim biraz.”