Haber: RAMAZAN ELES
Türkiye'de son dönemlerde 3. Köprü, İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul Projesi ve diğer “mega” projelerle son yıllarda eşi benzeri görülmemiş bir orman kıyımı gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor. Sadece İstanbul Havalimanı için 13 milyon ağaç kesildi. Bundan 50 yıl önce yaklaşık 270 bin hektar olan İstanbul’un orman varlığı, bugün 240 bin hektara kadar geriledi. Kanal İstanbul Projesi hayata geçirilirse 458 hektarlık ormanlık alanı daha yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Türkiye’nin 68 ilinde 766 maden sahasında toplam 892 bin 814 hektar alanda arama ve işletme ruhsatları vermek için 24 Ağustos Pazartesi günü ihale süreci başlattı. 2020 Sayıştay Raporu’na göre; Orman Bakanlığı'nın maden izni verdiği 649 maden sahasının 152'sinde izinsiz yapılara ve izin amacı dışında kullanımlara göz yumduğu ortaya çıktı. Yine Orman Bakanlığı tarafından maden izin sahalarının kontrollerine yönelik etkin bir denetimin yürütülemediği ortaya çıktı. Orman Bakanlığı’nın maden izin sahalarına yönelik hangi sahalarda zabıt tuttuğu ile ilgili herhangi bir tutanak tutmadığı da ortaya çıkan önemli bir bilgi. Bu şekilde gerçekleşen faaliyetlerin Orman Bakanlığı’nın tamamen kontrolün dışında oluştuğu ortaya çıkmakta veya görmemezlikten geldiği ifade ediliyor. Ayrıca izinsiz kullanımlara yönelik işlemlerin yerine getirileceği ve takip edileceği ifade edilmesine rağmen buna ilişkin veriler ortaya konulmamış durumda.
Söz konusu rapor incelendiğinde; 152 maden izin sahasından 46’sında “idare izni olmayan yapılar” olduğu; 30’unda “izin amacı dışında kullanımlar” olduğu ve 76’sında ise “hem idare izni olmayan yapı” hem de “izin amacı dışında kullanımlar” olduğu ve bunların tespit, takip ve kontrolü bakımından etkin bir denetimin Orman Bakanlığı tarafından yürütülmediği ortaya çıkmakta.
Resim: Bölge müdürlükleri bazında maden izin sahalarında yapılan tespitlerin icmali
ORMANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASININ EN BÜYÜK ÖRNEĞİ: KAZ DAĞLARI
Kanadalı şirket Alomos Gold’un, yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik ile yürüttüğü Kaz Dağları’ndaki altın madeni projesi yemyeşil doğasıyla bir bölgenin nefesi olan Kaz Dağları’nda, orman ekosistemine vurulan en büyük darbelerden biri. TEMA Vakfı, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre 45 bin 650 ağacın kesilmesi öngörülen projede 195 bin ağaç kesildiğini ilk etapta belirlendi. Son rakamlara göre ise bölgede kesilen ağaç sayısı 300 bini geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı ise kesilen ağaç sayısını 13 bin 400 olarak açıkladı. Maden alanının yüzde 98,7'si orman alanında bulunurken orman, 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Proje alanında tespit edilen türlerin yedisi dünyada sadece Türkiye’de bulunuyor. Bölgede ayrıca 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşıyor.
dokuz8haber’e konuşan bölge sakini, avukat Ali Furkan Oğuz, Kaz Dağları’nda yapılan ormansızlaştırmanın çarpıcı boyutlarını anlattı. “Çanakkale’nin karış karış vahşi madencilik ve termik santraller projeleri ile parsellendiğini, bölgenin en önemli oksijen kaynağı Kaz Dağları’nda ise sağlıklı ağaç neredeyse bırakılmadığını” belirten Oğuz, “Çanakkale’de ruhsat olmamasına rağmen yapılan ağaç kesimleri birçok ormanın neredeyse yok olmasına sebep oldu. Resmi kayıtlara da dayanarak yapılan incelemelere göre, sadece Kaz Dağları’nda 347 bin 815 ağaç kesildi” dedi.
Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son olarak Koza Madencilik, Çanakkale’nin merkeze bağlı Serçiler ve Terziler köyleri civarındaki maden sahasında sondaj çalışmalarına devam ediyor. Aynı bölgede ağaç kesimleri hâlâ devam ediyor. Sondaj çalışmaları ve ağaç katliamına ilişkin olarak bölgede hızla orman katliamları yapılıyor ve bunun örneklerini daha önce çokça defa gördük. Çanakkale halkının ormanlarını, dağlarını, ovalarını talan ettiler. Köylerde insanlar ya göçüyor ya da sağlık sorunları nedeniyle erken yaşta ölüyor.”
Kazdağları’nda şu anda toplam 29 noktada arama ruhsat süreçleri işleyen şirket faaliyet yürütüyor. Bölgede yaşayan Ekrem Akgül de şu bilgileri veriyor: “Çok zor, kıt imkânlar ile ormanlarımızın yok edilmesine karşı mücadele ediyoruz. Birçok defa haksız ve mesnetsiz suçlamalarla, saldırılarla karşılaştık. Yapılan ihalelerin ÇED toplantısı varsa üç jandarma kontrolünden ve sorgulamanın ardından toplantıya erişebiliyoruz. Aslında kısaca ve net olarak yaşamı ve vatanı savunuyorduk ama anarşist muamelesi görüyoruz. İÇDAŞ, Koza Altın İşletmeleri gibi bölgede ormanları kesen şirketler tehdit ederek her defasında susmamızı ve boyun eğmemizi istiyordu.”
Koza Madencilik, Çanakkale’nin merkeze bağlı Serçiler ve Terziler köyünde kestiği ağaçlar
SON YILLARDA ORMANSIZLAŞTIRILAN BAZI ALANLAR
-
Kırklareli‘nde Istranca ormanlarının da bulunduğu Kapaklı Köyü’nde kapasite artışı isteyen taş ocağı için ÇED raporunda 144 bin 871 ağaç kesileceği ortaya çıktı.
-
Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün Kırklareli Koruköy köyünde “Kireçtaşı Mıcır Ocağı, Kırma Eleme Tesisi ve Mekanik Plent Tesisi’’ projesi için 10 binden fazla ağacın kesileceği ortaya çıktı.
-
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Beykoz’da 111 bin metrekarelik tarım alanını imara açarak bölgede bin 443 ağaç bulunan parselin 61 bin metrekaresine AVM, otel, çarşı finans kurumu gibi ticari birimler inşa edecek.
-
Limak Holding’e bağlı Limak Sanayi Çimento ve Ticaret A.Ş., Balıkesir İvrindi Mahallesi’de açmak istediği beşinci maden ocağını ‘ormanlık alanda’ bulunuyor. 99 hektarlık ruhsat alanının 24,88 hektarlık orman alanı proje nedeniyle tahrip edilecek.
-
Bilecik iline bağlı Bozüyük ilçesinde yer alan Muratdere Köyü’nde genişletilmesi planlanan bakır madeni ocağı için Muratdere Ormanları‘nda 36 bin ağaç kesilecek.
-
İstanbul Havalimanı proje sahası içinde 2012 yılından bugüne 8 milyon, havalimanı inşaatı için açılmış taş ocakları için en az 1,2 milyon ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için en az 3,7 milyon ağaç kesildi.
-
Kanal İstanbul ile bölgedeki 13 bin 400 hektar orman arazisi yok edilecek. Proje için 394 bin ağaç kesilecek.
-
Sakarya Sapanca Kırkpınar Mahallesi’nde Teleferik Projesi ile 3 bin ağaç kesilecek.
-
Gürgentepe, Perşembe ve Fatsa’yı kapsayan yeni bir maden sahası için yaklaşık 2 bin hektar orman ve fındık bahçesi yok edilecek.
-
Ordu’nun Fatsa ilçesinde Çerkezler Tepesi olarak bilinen 99 dönümlük ormanlık alan Cumhurbaşkanlığı kararı ile yapılaşmaya açıldı.
-
Muğla’ya bağlı Marmaris Okluk Koyu’nda 65 hektarlık bir alanda yapılan Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayı için 40 bin ağaç kesildi.
-
Bergama ve Ayvalık’ta 14 hektarlık alanda faaliyet gösteren granit ocağının 110 hektarlık alana yayılması için hazırlanan ÇED raporunda 8 bin 882 adet ağacın kesileceği ortaya çıktı.
-
Manisa Soma’ya bağlı Yırca’da termik santrali projesi için 6 bin 66 ağaç kesildi.
-
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Eskişehir-Bilecik polimetal aramaları kapsamında Bozüyük Muratdere mahallesinde bakır ve molibden maden sahası kapsamında 36 bin ağaç kesilecek.
-
Isparta’nın Sütçüler ilçesindeki Yukarı Köprüçay havzasında, ilçeye bağlı İbişler köyü sınırlarında yaklaşık 100 hektarlık alanda mermer ocağı ruhsatı verildi.
-
240 dekarlık kısmında işletmeye açılması planlanan mermer ocağı için Isparta Valiliği ÇED Gerekli Değildir kararı verirken orman arazisi olan proje sahasında yaklaşık 48 bin 612 adet ağacın kesileceği ortaya çıktı.
-
Mersin Mezitli’de 60 bin narenciye ağacının bulunduğu tarım arazisi, sanayi sitesi için kesilecek.
ORMANSIZLAŞTIRMADA BİLDİK OYUNLAR!
Türkiye’de 1946 yılında başlayan ağaçlandırma çalışmaları 1980’li yıllara kadar daha sonra Orman Genel Müdürlüğü çatısı altına alınan Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü’nün yoğun çalışmaları ile yürütüldü ve sürekli artış sağlandı. Ancak daha sonraki yıllarda ağaçlandırma çalışmaları azalmaya başladı. Ağaçlandırma çalışmalarının azalmaya başlaması ve sürekli imar yerlerine göre düzenlenen anayasal çalışmaları ile Türkiye’de orman varlığı her geçen gün azalıyor. Her ne kadar yetkililer ormansızlaştırma yok dese de, yıllar içinde ormansızlaştırmanın olduğu verilerle açıkça görülüyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, ülke genelinde her yıl yaklaşık 2 milyon hektar kadar alanın amenajman planlarının, yani “orman işletmesini ve onun alt işletme ünitelerinin alanını, bu sahalarda gelecekte neler yapılması gerektiğini, mevcut kullanımlarını ve işletmede meydana gelen değişmeleri gösteren planların, yenilendiğini belirtiyor. Tolunay, bu planın yapıldığı alanlarda bir sonraki döneme kadar değişimin belirlenemediğini ve ülke genelindeki envanter sonuçlarına yansıtılamadığını dile getiriyor. 3. Havalimanı’nın 6.173 hektarının orman üzerinde olduğunu hatırlatan ve bu orman alanlarının tamamına yakınının kesildiğini hatırlatan Tolunay, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Havalimanının yapıldığı Arnavutköy Orman İşletme Şefliği’nin Amenajman Planı 2012 yılında düzenlenmiştir ve bir sonraki plan 2032 yılında hazırlanacaktır. Dolayısıyla planın hazırlandığı tarihte orman olan havalimanının bulunduğu mevki (Havalimanı temeli 7 Haziran 2014’te atılmıştır) 2032 yılına kadar ülkemiz orman envanterinde orman olarak gözükmeye devam edecek, ancak bu tarihten sonra ağaçsız orman alanı kategorisine alınacaktır.”
Türkiye’deki ağaçlandırma çalışmaları (Kaynak: OGM)
ORMANSIZLAŞTIRMADA DİĞER ETKEN: YANGINLAR
Türkiye’de her yıl hektarlarca ormanın yok olmasının bir nedeni de orman yangınları. Ülke genelinde sadece 2020’de 3399 adet orman yangını çıktı. Orman Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre geçtiğimiz yıl çıkan yangınların sebepleri arasında 1859 adet orman yangını ile ilk sırada faili meçhul yangınlar var. Bunu sırasıyla 966 ‘ihmal’, 312 ‘doğal’ yangın izliyor.
Her yıl görülen 2.143 adet yangının %11'i doğal nedenlerle, %48'i ihmâl/kaza nedeniyle, %10'u kasıtlı olarak, %30'u ise faili meçhul (hâlâ nedeni bilinmemekte) bir şekilde çıkmıştır. Son 30 yılda en çok faili meçhul yangının çıktığı yıl ise 2020 yılı. Yangın söndürme çalışmalarında yaşanan sorunlar, bu faaliyetin yavaşlatılması, teknik ekibin azaltılması kasıtlı olarak yangınların önlenmediği iddiasını akıllara getiriyor. Konu ile ilgili görüşmek istediğimiz OGM yetkilileri röportaj talebimize yanıt vermedi.
2020 Sayıştay raporuna göre; Türkiye'de ormanların mevcut durumunun ortaya konması, zaman içerisinde meydana gelen değişimlerin izlenebilmesi ve orman kaynakları hakkında sağlıklı bilgilerin elde edilmesinde en etkin yöntem olan Ulusal Orman Envanterinin (UOE) mevcut olmadığı ortaya çıktı. Yine Sayıştay'ın raporunda, "yanan alanların coğrafi bilgi sisteminde sağlıklı izlenmediği" ortaya çıkan diğer ihmaller arasında.
Yangınların çok geç söndürülmesi ve teknik ekibin azaltılması ile ilgili olarak Türkiye Ormancılar Derneği İstanbul Şube Başkanı Sezai Kaya şu bilgileri verdi: “Yangınların söndürülmesinde en etkili yöntem yangın müdahale ekipleri olarak adlandırılan yangın işçileri ve arozözlerin sayılarının arttırılması gerekirken son yıllarda yangın müdahale ekiplerindeki işçi sayıları azaltılmış ve Arozözlerde 4-5 işçi bulunması gerekirken bu sayı 2-3’e düşürülmesi Türkiye’de uygulanan düzenli veya düzensiz ormansızlaştırmayı gözler önüne sermekte. Bu nedenle işçi sayısı azalırken yangın sayısı arttığı için yangın müdahale ekiplerinin iş yükü de arttığından dolayı orman yangınlarına öncelikli müdahale ekipleri zamanında yangını kontrol altına almakta zorlanıyor. Orman yangını sayılarında artış yaşanırken yangın müdahale ekiplerinde azalan işçi ve arazözler ormanların bilinçli olarak yok edilmesine göz yumulduğuna ortaya çıkarıyor.” açıklamalarında bulundu.
BİNLERCE HEKTAR SAĞLIKLI ORMAN İMARA AÇILIYOR
Meydana gelen orman yangınları sonrasında bölgedeki arazilerin otel yapımı için satışa çıkarılacağı endişesi her orman yangını sonrasında medyada gündeme gelirken, her yıl yanan orman alanların 3-4 katı kadar orman alanı turizm, madencilik ya da benzeri amaçlarla şirketlere, şahıslara ya da kurum ve kuruluşlara tahsis ediliyor.
Her ne kadar Anayasa’nın 169. Maddesinde “...Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez…” ifadesi yer alsa da 2634 Sayılı Turizm Teşvik Kanunu sağlıklı ormanların imara açılmasına izin veriyor.
Bu kanun ile ülkemizdeki ormanların neredeyse tamamı “Kamu yararı var” denilerek maden, enerji tesisi, yol, otel gibi kullanımlara verilebiliyor. “Kamu yararı” ifadesi imara açılacak alan için bir kılıf olarak kullanılıyor. Hatta 6831 Sayılı Orman Kanunun 16., 17. ve 18. Maddeleri ile orman alanları 49 yıla kadar başka kullanımlar için tahsis edilebiliyor. Bu sürenin bitiminde uzatma yapılarak izin süresinin 99 yıla kadar çıkarılması da mümkün.
OLMAYAN “KAMU YARARI”!
Kamu yararı olduğu gerekçesiyle yapılmasına aslında Anayasa’ya aykırı olarak çıkarılmış olan kanun ve yönetmelikler aracılığıyla imara açılıyor. Şu ana kadar 700 bin hektara yakın orman alanı bu şekilde 'kamu yararı' gerekçe gösterilerek hukuken olmasa da fiilen orman niteliğini kaybettirilmiş durumda. Bu miktar her yıl ortalama olarak yanan 8 bin hektar orman alanının yaklaşık 4 katı fazla miktarda.
Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık İstatistikleri’ne göre 2012-2019 yılları arasında 293 bin 824 hektar orman alanının, "kamu yararı" denilerek orman vasfı dışına çıkarıldı. Bu izinlerin yüzde 32'sini enerji, yüzde 26'sını madencilik, yüzde 42'sini ise savunma, haberleşme, ulaşım, eğitim ve sağlık tesisi gibi izinler oluşturuyor.
KAMU YARARI YERİNE “ŞİRKETLERİN YARARI” ÖNE ÇIKTI
Son 20 yılda değiştirilen mevzuatın ormanların ekonomik amaçlı kullanımına yönelik bir ağırlık kazandığı, ormanların maden, turizm vb.. ormancılık amacı dışı kullanımlara verilmelerinin oldukça kolaylaştırıldığı görülüyor. Turizm ve maden tahsislerini "kolaylaştırmak" için yapılan düzenlemelerin, ormanlar ve korunan alanlarda nitelik bozulmasına yol açtığını ifade eden Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, bu alanların statülerinin izin vermediği bazı yerlerde ise alan statüsü değiştirilerek, hedeflenen uygulamaların hayata geçirildiğini dile getirdi.
24 Ocak 1980’deki Ekonomi Kararları’ndan sonra ormanların sanayi ve ticaretin birer metası haline dönüştüğünü söyleyen Prof. Dr. Erdoğan Atmış, 1982’teki Turizm Teşvik Kanunu’nu ve 2004 yılında Maden Kanunu’nda yapılan değişikliği buna örnek gösterdi. Kanunda yapılan değişikliklerden sonra 2003-2006 yılları arasındaki 4 yıllık sürede orman alanlarında verilen maden işletme izin sayısından örnek veren Prof. Dr. Erdoğan Atmış, bu sayının yılda ortalama bin 218’den 2 bin 89’a, maden izni sayısının da 576’dan 2 bin 211’e yükseldiğini söyledi.
ORMANLARIN NİTELİĞİ DEĞİŞTİRİLİYOR
Kamu yararı olduğu gerekçesiyle yapılmasına aslında Anayasa’ya aykırı olarak çıkarılmış olan kanun ve yönetmelikler aracılığıyla imara açılıyor. Son 10 yılda 700 bin hektara yakın orman alanı bu şekilde 'kamu yararı' gerekçe gösterilerek hukuken olmasa da fiilen orman niteliğini kaybettirilmiş durumda. Her yıl ortalama 30 bin hektara yakın orman alanı bu şekilde yok ediliyor. Her yıl ortalama olarak bir yıl içerisinde yanan orman alanın 4 katı kadar orman alanı verilen maden ve enerji izinleri nedeniyle yok ediliyor.
Türkiye Ormancılar Derneği İstanbul Şube Başkanı Sezai Kaya, “‘kamu yararı’ denilerek orman vasfının değiştirilmesi ile ilgili olarak, “Orman kanunlarının en çok değişen kanunlardan birisi. Orman Kanunu’nda, 1956’dan-2003 yılına kadar 15 kez, 2003’ten 2021’e kadar 29 kez değişikliğe gidildi. Kendilerine uygun yeri yapılaşmaya açmak için yasaya takılmamak için sürekli üzerinde yeni düzenlemeler yapılıyor. Yapılan tüm HES’ler, Santraller, RES’ler bu düzenlemelerin içinde tamamen izinler alınarak yapılıyor. Her ne kadar izinler alınarak yapılsa doğa tahrip ediliyor. Bunlara özellikle 6831 sayılı yasanın 16. 17. ve 18. maddeleri kapsamında izin veriliyor. Bu yasalarda verilen izinler yönetmeliklerle daha da genişletiliyor. İlgili yasada “Bu tür izinler kamu yararı varsa verilebilir” denilmesine karşın hiçbir kamu yararı olmayan alanlarda da ormanlara zarar veriliyor.” açıklamasında bulundu.
ORMANSIZLAŞTIRMA İZİNLERİ
2012-2018 yılları arasında, madencilik izni istenen orman alanlarında artış yaşanırken Savunma, Ulaşım, Su, atık su, haberleşme, mezarlık, sağlık, eğitim tesisi, bakımevi vb. altyapı tesisleri ile kültür ve turizm tesislerine tahsis edilen orman alanlarında da hızlı artışın yaşandığı görülüyor.
Sadece 2012 ile 2018 yılları arasında 236.980 bin hektar orman alanı ormansızlaştırıldı. Bu rakam yaklaşık 330 bin futbol sahası alanına denk gelmektedir.
Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18. maddeleriyle “kamu yararı” var denilerek OGM verilerine göre; 2005, 2007, 2014, 2015 ve 2017 yıllarında ağaçlandırmayla ormanlaştırılan alanlardan daha fazla orman alanı başka kullanımlar için tahsis edildi. 2013 yılı ve sonrasında ormanlardan verilen izinlerde 2018 yılına kadar sürekli artış olduğu görülmekte. Verilen izinlerin başında madencilik ve enerji yatırımları geliyor. Ayrıca yol, otel, üniversite kampüsü, hayvan barınağı, hatta çöplük gibi çok sayıda tesis için de ormanlar alanları tahsis ediliyor. Hatta 2017 yılında ise ormansızlaştırma için izin verilen orman alanı ağaçlandırılan orman alanını geçmiş durumda.
2014 yılında 6 bin 117, 2015’te 4 bin 433, 2016’da 3 bin 891, 2017’de 6 bin 110, 2018’de 3 bin 473 ve 2019’da 6 bin 662 adet taşınmaz satışı yapıldı. Aynı yıllarda Hazine’ye ait 73 milyon 179 bin metrekare büyüklüğünde 30 bin 686 adet arazi yine elden çıkartıldı.
Satış verilerine göre 2012 yılından itibaren 2 milyar 166 milyon 113 bin metrekare alana 559 bin 298 adet 2/B arazisi satıldı.
Hidroelektrik Santrali için tahsis edilen orman alanlarında çok büyük bir artışın olduğu gözlemlenirken yine sağlık, eğitim, spor ve turistik tesisler içinde ormansızlaştırma izinleri verildiği ortaya çıkmakta. Bu tesislerin yapımı için herhangi bir orman vasfının kaybedilmesi durumu ortada yokken bu tesislerin yapımı yüzlerce hektar ormanın yok edildiği görülmekte. Her ne kadar bu alanların kıyımı medyada yansımazken, bu alanların korunması içinde herhangi bir yasal düzenleme yok. Yasalar sağlıklı ormanların dahi çeşitli kurumlara ormansızlaştırma için tahsis edilmesi için sürekli olarak değiştirilmeye devam ediyor. 2012 ile 2017 yılları arasında sadece turistik alan tahsisi için 31 ayrı ormansızlaştırma izni verildi. Yine aynı dönemler arasında Üniversiteler için 761 ayrı izin verildi. Sağlık tesisleri için 430, eğitim tesisleri için 1297, spor tesisleri için 344, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 1108 adet ayrı izin verildi. Hidroelektrik Santralleri için ise toplamda 8810 adet ayrı ormansızlaştırma izni verildi.
Mesa Bodrum /Muğla
Bodrum Gölköy Mahallesi’nde yer alan Demirbükü’nde zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı olan ormanda Mesa Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Mert Boysanoğlu’nun sahibi olduğu ve 280 bin metrekarelik alan üzerine 2018 ocak ayında yapımına başlanan MESA Bodrum’da 48 villa, 196 rezidans, bir butik ve bir otelin yapımı nedeniyle 200 bin metrekarelik orman arazisi tahrip edildi. Mert Boysanoğlu’nun özel yazılım geliştirerek arazi üzerindeki zeytin ve çam ağaçlarını koruyacaklarını belirten açıklamalarının aksine projede binlerce ağaç kesildi. MESA’nın ‘doğa dostu’ olarak lanse ettiği projede imar planlarına da uymadığı da görülmekte.
Resimde çember içine alınan alanların herhangi bir imar planı ve tapusu olmadığı halde binaların olduğu görülüyor. Mesa Şirketler Grubu daha önce yaptığı bir açıklama da “Arazide bulunan 2350 adet zeytin ağacı inşaat sonunda arazi içinde yeniden konumlandırılmak üzere farklı bir alana taşındı. İddia edildiği gibi proje alanındaki ağaçlar kesilmemiş, tamamen koruma amacıyla başka bir alana transfer edilmiştir. Proje 200.697 m2’lik bir arazide 50.000 m2 emsal alan kullanılarak tasarlandı. Projede yeşile ayrılan alan ise 140.000 m2 büyüklüğündedir.” ifadelerini kullandı. Yine yapılan bir başka açıklamada tüm dairelerin deniz manzarasına sahip olduğu proje, 200.00 m2’lik bir arazide 67.000 m2 satılabilir alan kullanılarak tasarlandı. Projede yeşile ayrılan alan ise 130.000 m2 büyüklüğünde” ifadelerine yer verildi. Her iki açıklamanın birbirinden farklı olması gözlerden kaçmadı.
Mesa Şirketler Grubu’nun yine aynı yerde herhangi bir izin almadan iskele inşaatına başlamış, iskelenin inşaatının bitmesinin ardından izin almadan yapıldığı için mühürlendi ve yıkıldı.
SİX SENSES KAPLANKAYA
Eski CHP’li siyasetçi Onur Öymen’in oğlu Burak Öymen, 2001 yılında Erkan Erkek ve Kazak ortağı Serzhan Zhumashov’la birlikte kurduğu Capital Partners’in Kaplankaya projesinin işletmesini üstlenen ABD’li fon şirketine ait sağlıklı yaşam oteli Canyon Ranch ile anlaşamadıktan sonra anlayıp yollarını ayırıp, yine Amerikalı fona ait; Yunanistan, İsrail, Hindistan, Vietnam, Maldivler, Portekiz, Tayland, Singapur gibi farklı ülkelerde tesisleri olan Six Senses grubuyla işbirliğine gitmişti.
Milas Bozbük’te yaklaşık 5000 dönüm arazi üstüne kurulan, kendine ait 7 koyu bulunan dünyadaki en büyük 20 projeden biri olan Six Senses Kaplankaya, 66 yamaç odası, 6 adet süiti de içeren 141 odadan oluşuyor. Tesiste SPA, Sağlık ve Spor bölümlerinin kapladığı alan 10 bin metrekare. Tesisin 3 plajı, 2 yarımadası da var. 6 kilometre sahil bandına sahip tesisin toplam alanı 400 dönümü buluyor.
The Bodrum by Paramount Hotels & Resorts
Son zamanların tartışmalı yerlerinden birisi olan Paramount Otel’in yapımındaki önceki ormanlık alanın durumu ve sonraki durumu.
The Spa at Mandarin Oriental Bodrum
Tamamı özel mülk olan alan Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan otel için ilgili tüm izinler yapılarak yapılmış. 3. derece arkeolojik SİT statüsünde olan 600 dönümlük arazide 10 bin zeytin ağacı bulunuyor. Zeytinlerin büyük kısmı otel yapımı için söküldü. Arazinin Cennet Koyu'na bakan tarafı 2. derece doğal SİT alanı. 600 dönümlük arazide 3. derece arkeolojik SİT alanı da bulunuyor. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müdürlüğü'nün verdiği bilgilere göre, 3. derece SİT alanı olan alanda Roma dönemine ait kaya mezarları da yer alıyor. Bu alanlarda yapılaşma ancak koruma kurullarının izniyle oluyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı projeyi onayladı ve yapımı bitti.
Daha önce Mavi Yol Girişimi'nden Filiz Dizdar verdiği bir demeçte: “Turizm kılıfı adı altında lüks konutlar yapılıp satılıyor. Amaç turizm ise turizm yapsınlar. Konut değil. Planlarında bir usulsüzlük yok. Tüm kurumların izni var. Bu izinler nasıl ve neye göre verilmiş? Yazık değil mi Cennet Koyu'na?”
Göltürkbükü Çevre ve Koruma Derneği'nden Süleyman Tokat ise daha önce verdiği bir demeçte, Cennet Koyu'ndaki ormanın 1987'de yandığını belirterek şunları söylüyor: “Daha sonra o araziyi turizme açtılar. Biz evlerimize tadilat bile yapamıyoruz. Koruma statüsünden dolayı. Ancak onlar yapıyor. Biz çivi çakamıyoruz, imar yok, izin yok...”
Lujo Hotel Bodrum À La Carte All Inclusive
15 Temmuz 2007’de Güvercinlik mahallesinde 100 hektarlık Kızılçam ağaçlarının bulunduğu ormanlık alanda meydana gelen orman yangını sonucunda 250 hektar orman alanı ile 30 hektara yakın tarım arazisi ve zeytinlik yok olmuştu.
Güvercinlik'teki yanan orman arazisi için 1987 yılında Bakanlar Kurulu tarafından 'Turizm Tesis Alanı' olarak ilan edilmiş ve 1991 yılından itibaren de Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verilen ihaleyle ruhsatlandırılmış alan ile ilgili dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü ve eski AKP Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, “Ormanlık alanlar ve imar yerleri belli. Kesinlikle iddia ediyorum ki yanan yerler ne 2B kapsamında olacak ne de imara açılacak. Dışarıda söylenenlere itibar edilmesin. Yakın zamanda yanan yerleri temizleyeceğiz. Ekim ayında ilk yağmurlarla birlikte tohumlama ve fidan dikimi yaparak yeşillendireceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Diğer ormansızlaştırılan alanlardan bazıları
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. Kemerköy Termik Santrali
Kempinski Hotel Barbaros Bay Bodrum
Yalıkavak
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. Yeniköy Termik Santrali
* Bu haber Medya Araştırmaları Derneği'nin ICFJ (International Center for Journalists-Uluslararası Gazeteciler Merkezi) işbirliğiyle yürüttüğü "Yeni Nesil Araştırmacı Gazetecilik Eğitimleri Projesi" kapsamında hazırlanmıştır.