SAĞLIK

Özel hastanelerden doktorlara: Şirketini kur, öyle gel çalış

Özel hastanelerin birçoğunun işe alacağı doktorlara ‘şirketini kur, öyle gel çalış’ dediği ortaya çıktı. Tabip odaları “Bu çalışma biçimi hekimlerin ciddi hak kayıpları yaşamasına neden oluyor, bu sistemden vazgeçilmeli” dedi.

Abone Ol

BirGün'den Sibel Bahçetepe'nin haberine göre, ülkedeki birçok özel hastanenin, bünyesinde çalıştıracağı doktoru 'şirketini kur, öyle gel' şartıyla işe aldığı ve sözleşme imzaladığı belirtildi. Bu şekilde özelde çalışan hekimlerin kıdem tazminatı, izin ve diğer özlük haklarından doğan tüm haklarının ellerinden alındığını belirten tabip odaları "Özel hastane tüm sorumluluğu hekime yıkılyor. Ayrıca hekimler, fatura karşılığı çalıştıkları için hastaneler bunları gider olarak gösteriyor ve vergiden de kurtuluyor. Bu uygulamada hekimler ciddi hak kayıpları yaşıyor, acilen vazgeçilmeli" dedi.

Özel hastane sayısı 566’ya yükselirken, buralarda çalışan hekimlerin ciddi hak kayıpları yaşadığı belirtildi.

KANUNLARA AYKIRI SİSTEM

İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu üyesi Dr. Güray Kılıç, BirGün’e yaptığı değerlendirmede özel hastanelerde hekimlerin şirket kurarak çalıştırılmasının 2015 yılında başladığını anımsatarak "Özel hastaneler artık hekimlere bu sistemi dayatıyor. ‘Şirketini kur öyle gel’ diyor" dedi. Kılıç, bu sistemin İş Kanunu ile Vergi Kanuna'na aykırı olduğunu, hükümetin birtakım düzenlemelerle yasal kılıf uydurduğunu anlatarak "Özellerdeki hekimlerin neredeyse yüzde 85’i böyle çalıştırılıyor. Normal koşullarda özel hastanede çalışan hekim mevcut çalışma kanunlarına göre işverene bağlı çalışanlardır ve SGK’ya göre 4A çalışma sistemindedir. Fakat 2015 sonrası başlayan bu uygulama ile özel hastane sahipleri dedi ki ‘Senin çalışma düzenin bize hizmet satma şeklinde olacak, yani limited şirket kuracaksın, öyle sözleşme imzalayacağız.’ Böylece bordrolu ilişkisi kalktı. Hekim 4B’li yani Bağ-Kur’lu çalışan oldu. Hastaneye fatura kesiyor” dedi.

ÜNİTELER DE KİRALANIYOR

Kılıç, özetle şöyle devam etti: “Bu şu anlama geliyor. Birincisi hekim kestiğin fatura karşılığında bir gelir vergisi ödüyor. İşveren hastaneden hizmet aldığı için onu gider olarak gösterdiği için daha düşük vergi ödüyor. İkincisi ise hekim İş Kanunu’na göre çalışmadığı için bir güvencesi de bulunmuyor. İşten çıkarması söz konusu olduğu zaman bir işçi gibi değerlendirilmiyor, hizmet satan olarak değerlendirildiği için doğrudan doğruya ilişki kopmuş oluyor. Buna karşı da bir kıdem tazminatı söz konusu değil. Hekim açısından çok ciddi dezavantaj. 2015’te başlayan bu uygulamanın çalışma kanunlarına aykırı olduğu ortaya çıktı. İş müfettişleri hastanelere cezalar kesti. Sosyal Güvenlik Kurumu ‘ben böyle çalıştırdığın hekimin parasını sana ödemem’ dedi. Bunun üzerine bir değişiklik yaptılar ve SGK ödemeyi kabul etti. Ardından maliye cezalar kesti. 2022’de torba yasaya bir kanun koyup yine değişiklik yaptılar. Bu uygulama temel kanunlara, çalışma kanunlarına aykırı.’’

Hastane içlerinde de bazı ünitelerin de bu şekilde kiralandığını anlatan Kılıç “Hastaneler içlerinde göz ünitesi, tüp bebek ünitesi, plastik cerrahi ünitesi gibi kiraya veriyor hastane. O kattaki üç doktor bir şirket kuruyor, oranın işletmesini alıyor ve aylık hak ediş üzerinden hastaneye fatura kesiyor, parasını alıyor. O da onun vergisinden gelir vergisinden düşüyor. Düzeni böyle devam ettiriyorlar. Kanunlara aykırı işler yapıyorlar. Özelde çalınların yüzde 85-90’ı böyle çalışıyor" dedi.

TAŞERON HEKİMLER

İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu Üyesi Dr. Hasan Oğan ise bu sistemin hukuk dışı olduğunu belirterek, özel sağlık işverenlerinin hem mali açıdan hem de SGK açısından sorumluluktan kaçma adına böyle bir şey yaptığını söyledi. Oğan "Bu durum gayri yasal, hukuk dışıdır, dünyada birine bağımlı olarak çalışıyorsanız işçisinizdir onun başka tanımı yok. Bu Türkiye'ye özgü bir olay. Burada hem mali açıdan, hem SGK açısından sorumluluktan kaçmak adına sağlık işverenleri böyle bir absürt bir yol buldular" dedi. Özel hastanelerin devlete baskıyla 2015 ve 2022 yılında iki yönetmelik değişikliği yaptırdığını anlatan Oğan, şöyle devam etti: "Sonuçta bir sağlık kuruluşuna gidip çalışmak istediğimizde ilk sorular 'şirketiniz var mı, yok mu?' 'Şirketiniz yoksa herhangi bir görüşme yapamayız' deniyor. Bu doğru değil. Hekim burada taşeron bir hekim olarak duruyor. Yani bütün sorumluluğu hekim kendi üzerine almış oluyor. Böylece işveren, hekimin bütün sorumluluklarından kurtuluyor. Dünyada bir çalışma biçimi var. Eğer bir işverene bağıımlı çalışıyorsanız siz iş kanununa tabiisiniz. Fakat 2015'te SGK ödemeleri kesince bu sefer bir ek kanun çıkararar madde ekleyerek SGK buradaki yapılan işlemler karşılığında para ödemeyi kabul etti. 2022'de maliye buna karşı çıktı. Bu sefer de yine bir değişiklik yaptılar. Yasal kılıf uyduruyorlar. Amaç sadece vergiden kurtulmak değil, hekim işçi statüsünde çalıştığı zaman yıllık izin hakkı, hak kayıpları olacak, iş kazası ve meslek hastalığı durumunda zararı tazminat durumu ortaya çıkacak, maltpraktis cezalarından da işveren kurtulmuş oluyor. Bu sistemden bir an önce vazgeçilmeli. Doğru değil, adaletli değil."