CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İçişleri Bakanlığı kararı ile Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Şanlıurfa’nın Halfeti Belediyesi’ne kayyum atanması hakkında İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Mevcut belediye başkanlarının görevden alınması ve yerlerine mülki idare amirlerinin kayyum olarak atanması kararlarının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Özel, şunları kaydetti:

''31 Mart'ta bir seçim sonucu alındı. Biliyorsunuz 22 yıllık iktidarlarında, 22 yıllık süreçlerinin tamamında girdikleri bütün seçimleri kazanmakla övünen, seçimleri bundan sonrası için bir meşruiyet, öncesi için de tüm yapıldıklarının ibra edildiği olarak topluma sunan, örneğin yolsuzluklar ortaya çıktığında kazandığı seçimden sonra ‘Milletimiz buna karar verdi. Biz temiziz’ diyebilen bir iktidarla karşı karşıyayız. Onlar için her seçim bir unvan maçı. Altın kemer bellerinde durdukça her şeyi yapabilirler. 31 Mart'ta kemer el değiştirdi.

''Korkuyu yaygınlaştırabilmek için yaptıkları son iş, milletin yerel seçim iradesine darbe yapmak oldu''

'Artık birinci parti değiller. Bunun yarattığı stres ve o günden bugüne girdikleri bütün kamuoyu araştırmalarında ‘Bu pazar seçim olsa’ sorusunda ikinci parti olmaları, ittifak ortaklarıyla birlikte dahi iktidarın yanından bile geçememeleri, Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacak hem meclis yoğunluğunu sağlayacak başarıyı gösterdiğini görünce akışı değiştirmek için her yola başvurdular. Meclis Başkanı'nı kullanarak anayasa değişikliği hatta anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açmayı göze aldılar. Dedik ki ‘Biz anayasa değişikliğinde yokuz. Anayasa'ya uymayanla birlikte olmayız.' 'İsrail saldıracak' gündemini yarattılar. 'Kapalı oturumda gel anlat' dedik. İddialarının altını dolduramadıklarını ifşa ettik. O gündemden aradıklarını bulamadılar.

Son çare, 'Güç elimizde biz yaparız, biz beceririz' diyebilmek için ve korkuyu yaygınlaştırabilmek için yaptıkları son iş, milletin yerel seçim iradesine darbe yapmak oldu. Önce Esenyurt'un iradesine darbe yaptılar. Şimdi Mardin'le, Batman'la, Halfeti ile devam ediyorlar. Gerçekten sözün bittiği ve bundan sonra artık sözün değersizleşmeye başladığı bir yerdeyiz. Demokrasilerde sözün bitmemesi lazım. O yüzden seçmenin kullandığı oyu ve siyasi muhatapların sözünü dikkate almayıp elindeki gücü asimetrik olarak barbarca, hunharca kullanan, adaleti tanımayan, milli iradeyi tanımayan bu küstah anlayışa karşı mücadelemizi var gücümüzle sürdüreceğiz.

''Bu kabul edilemez, ne DEM Parti için ne CHP için''

Esenyurt gündemiyle ilgili dört gündür İstanbul'daydık. İkisi MYK olmak üzere bir grup ve Parti Meclisi, partimizin tüm yetkili organlarıyla uzun çalışmalar yaptık. Esenyurt gündemimizi belirledik. Ankara'ya geçmek üzereyken bu haberi aldım. İlk vasıtayla Mardin'e gidiyorum. Zaten Diyarbakır'dan Mardin'e geçecekken TUSAŞ’ımıza saldırı olmuştu. O yüzden dönmüştüm. Mardin ziyaretimi bugün gerçekleştireceğim ve Ahmet Türk'ün yanında olacağım.

''Ahmet Türk Kürt siyasetinin güvercini, Mardin'in iradesine üçüncü kez darbe vuruluyor'' 

Ahmet Türk, Kürt siyasetinin güvercini, Ahmet Türk diyaloğun temsilcisi, barışı savunan bilge bir kişidir ve Mardin'in iradesine üçüncü kez darbe vurmaktadırlar, kayyum atamaktadırlar. Bu kabul edilemez. Ne DEM Parti için kabul edilebilir, ne CHP için. Yarın MHP için de olsa kabul edilemez. Örneğin MHP'nin seçilmiş milletvekili meclise gelmezken ona da 24’üncü dönemde biz sahip çıkıyorduk. Kendi partisinden çok biz ziyaret ediyorduk. Biz, meseleye partinin kimliğine göre değil, biz meseleye demokratik standartlara göre bakarız ve Türkiye'nin iktidarın dışında olanların değil, geçmişte iktidara oy vermiş ama bu utancı alet olmak, taraf olmak, yandaş olmak istemeyen herkesi demokrasinin saflarına davet ediyorum.''