CHP Genel Başkanı Özgür Özel, New York’ta düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Başkanlar Kurulu Toplantısı'nda konuştu.

Özel, konuşmasında "Ben bir sonraki toplantımızı bütün dünyaya ciddiyetimizi ve samimiyetimizi ilan etmek üzere Ramallah’ta yapmayı öneriyorum. Artık bu meselede temennileri bir yere bırakıp somut tutum almak durumundayız” dedi.

Özel, şu açıklamalarda bulundu:

“Değerli dostlar, Sosyalist Enternasyonal’ın Prezidyum toplantısında, sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Madrid toplantımızdan bu yana önemli gelişmeler yaşadık. Avrupa’nın bir ucu olan İngiltere’de İşçi Partisi, diğer ucu olan Türkiye’de partimizin, aynı dünya görüşüne sahip iki parti olarak seçimlerden birinci çıkmasını son derece önemsiyorum. Ancak Avrupa’nın ortasında Portekiz, Fransa, Almanya gibi ülkelerde aşırı sağ partilerin tarihi yükseklikte oylar almasına da şahit olduk. Buna rağmen Fransa’da doğru ittifak politikası sayesinde, aşırı sağın iktidarının önüne geçilmiş olduğunu da kayda geçirmek isterim. Bu gelişmelerin yanında, Avrupa’ya yönelik göç baskısının yükselmesiyle Schengen uygulamasının sıkılaştığını, göçmen karşıtı akımların ve şiddete varan olayların sayısının arttığını endişeyle takip ediyoruz.

Türkiye, dünyada en çok sığınmacı barındıran ülkedir ve bu çok ağır bir yük. Bu durum ülkemizde pek çok sıkıntıya yol açıyor. Ancak biz CHP olarak sığınmacı düşmanlığı yapmadan ancak sığınmacı yaratan yanlış politikalara karşı olduğumuzu ve bu konuda geniş bir tutum sergilediğimizi ifade etmek isterim. Avrupa farkına varmalı ki Türkiye’yi sığınmacı sorunuyla baş başa bırakırsanız, toplumu aşırı sağın zararlı politikalarına itmiş olursunuz. Aynı zamanda, ileride daha büyük bir sığınmacı tehdidiyle karşı karşıya kalırız. Ve bu Türkiye kadar Avrupa’nın da bir büyük sorunu haline gelir. Aşırı sağın yükselişi, yaşam koşullarındaki kötüleşmelerden uzaklaştırarak yapay bir gündeme çekiyor ve toplumsal kutuplaşmayı gitgide derinleştiriyor. Aynı anda hem sığınmacı sorunuyla hem de aşırı sağın istismarıyla mücadele görevi, işte bu salonda vücut bulan bu büyük aileye aittir.

Dünyadaki gelir adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşmekte. En zengin yüzde 1’lik kesim, dünya servetinin neredeyse yarısını elinde bulundururken milyarlarca insan yoksulluk ve açlık içindedir. Bu yalnızca bir ekonomik sorun değil, toplumsal ve küresel bir adaletsizliğin temelidir. Bizim gibi partilerin en önemli görevi, neoliberal politikaların yarattığı adaletsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Biliyoruz ki küresel ölçekteki eşitsizlikler giderilmeden dünyaya barış ve huzur gelmeyecek.

İsrail’in Filistin’e saldırıları neredeyse bir yıldır devam etmekte. Bugüne kadar Gazze’de 41 binden fazla insan hayatını kaybetti, üstelik bunun yarıdan fazlası kadınlar ve çocuklar. Amerika’dan Filistin’e giderek protestolara katılan, Türk ve ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi, İsrail askerlerince öldürüldü. ABD yönetimi, İsrail karşısında kendi vatandaşının hakkını dahi korumamıştır, koruyamamıştır. Çağrımız; bu pasif tavrı terk etmeleri, bahane üretmeyi bırakmaları ve Ayşenur’a karşı sorumluluklarını yerine getirmeleridir. Ayşenur’a karşı sorumluluklarını yerine getirmek hem bir Amerikan vatandaşına karşı sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra, insanlığa karşı sorumluluğunu yerine getirmektir. Sosyalist Enternasyonal ise sol, sosyalist çizgide olan aktivist Ayşenur ve onun gibilere öncelikli olarak sahip çıkmalıdır.

Filistin’deki katliamlara dünya, yeterli tepkiyi vermedi. Ancak bizleri umutlandıran çok önemli gelişmeler var. İspanya’daki Filistin büyükelçisinin göreve başlamasını ve İrlanda ve Belçika’nın da Filistin’i tanımasını büyük bir memnuniyetle karşıladık. Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas ile yakın zamanda çok verimli bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Filistin halkıyla dayanışma duygularımı paylaştım. Beni Filistin’e davet etti. Önümüzdeki günlerde Filistin’e ziyarette bulunacağım. Bu konuda Prezidyum’a iki somut önerim var: Gazze’de acil ateşkes sağlanması, insani yardımların geçişine izin verilmesi, rehinelerin serbest bırakılması amacıyla Sosyalist Enternasyonal’ın Orta Doğu Komitesi, aktif girişimlerde bulunmalıdır. Ben bir sonraki toplantımızı bütün dünyaya ciddiyetimizi ve samimiyetimizi ilan etmek üzere Ramallah’ta yapmayı öneriyorum. Artık bu meselede temennileri bir yere bırakıp somut tutum almak durumundayız.

Sosyalist Enternasyonal’ın Ad Hoc Komite Toplantısını, henüz eylül başındaki kurultayımız bünyesinde Ankara’da gerçekleştirdik. ‘Küresel ve Ulusal Sorular İçin İlerici Yanıtlar’ başlıklı toplantı sonucunda, Ankara Deklarasyonu’nu yayınladık. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, yıllık toplantısını burada yapmaktadır. Ancak görüyoruz ki BM, ne Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gerçekleştirebildi ne küresel gelir dağılımında iyileşme sağlayabildi ne de başta Gazze olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yerdeki çatışmalara da çözüm bulamadı. Geçen yüzyıldaki bir savaşın beş galip ülkesinin bu yüzyılın sorunlarına çözüm üretmede tek yetkili olmasını ve veto hakkı gibi anlamsız ve çağ dışı bir hakkı hala kullanıyor ve sakınıyor olmalarını doğru bulmuyoruz.

BM’nin daha etkin, daha demokratik ve daha adil bir yapıya kavuşturulması gerektiği artık bir zorunluluk halini almıştır. CHP olarak, Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğini hedefleyen tutumuna verdiğiniz desteği çok önemsiyoruz. Bu anlamda, Bükreş’teki Avrupa Komitesi toplantısında yayınlanan bildiriyle bu mücadelemize tam destek verilmesi, bize Türkiye’de de güç kattı. Bu destek için ayrıca teşekkür etmek ve AB hedefine kararlılıkla yürüdüğümüzü bir kez daha teyit etmek isterim.”