Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, bir sokak röportajındaki açıklamaları nedeniyle tutuklanan Dilruba Kayserilioğlu’nu Aliağa Ceza İnfaz Kurumunda ziyaret etti. Özel, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, “Değerli basın mensupları, hepinizi saygı ile selamlıyoruz. Sizin işinizin bir parçası, bizim görevimizin bir parçası. Ama böyle olmaması lazım. Cezaevlerinin önünde haksız tutukluluklara karşı ziyaretler, çıkışında açıklamalar, güneşin alnında beklemeler. Bunlar Türkiye’nin hak ettiği şeyler değil. Türkiye’deki gazeteciler de bunu hak etmiyor, 33 yaşındaki genç bir Cumhuriyet kadını da gördüğü muameleyi hak etmiyor. Bizim de bu işlerle meşgul olmak yerine Türkiye’nin diğer sorunları üzerine yoğunlaşmamız lazım. Dilruba’yı cezaevinde ziyaret ettim. Dilruba’nın tutukluluğu baştan sona hukuksuzluktur. Bir kere düşüncesi ne kadar şok edici olacak olursa olsun herkesin şiddete başvurmamak, çağırmamak kaydıyla her türlü düşünceyi açıklama hakkı vardır. Bu da anayasal bir haktır” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“9 EYLÜL GÜNÜ İÇİN RANDEVULAŞTIK”
“Siz bu anayasal hakkı tartışmaya açıyorsanız, despotsunuz demektir. Siz muktedir değilsiniz, iktidardasınız ama yaptığınız işi büyük bir özgüvensizlikle yaptığınız için bir mikrofona genç bir kadının söyledikleri, sanki sizin iktidarınızı yıkacakmış diye ona karşı en olağandışı refleksleri göstermek, sosyal medya linçleri başlatmak, tutuklanma kampanyaları başlatmak, savcılara da yatarı olmayan bir suçtan şimdi 18’inci gün, neredeyse bir aya varacak bir süre kişiyi özgürlüğünden mahrum etmeye yeltenmek, tamamen yönetimdeki acziyetin ve savrulmanın ifadesidir. Bundan başka bir şey değil. Dilruba ile görüştüm. Kendisi ne söylediğini, ne söylemediğini biliyor. Özgürlüğüne kavuştuğunda kendi ağzından yaptığı, verdiği röportajı ve orada ne kastettiğini ve kastetmediğini, gerçek düşüncelerini kendisi paylaşacak. Bu vakitten sonra içeride geçirdiği her dakika hukuksuzlukken, biz 3 Eylül günü duruşmada serbest kalacağını ümit ediyoruz. Kendisi de ümit ediyor. Ben kendisini 9 Eylül günü partimizin 101’inci kuruluş yıl dönümünde Ankara’daki törenlere ve akşamki konsere davet ettim. Konserde Şevval Sam olacak. Kendisi de Şevval Sam’ı çok sevdiğini, en çok istediği şeylerden birisinin Şevval Sam’ı canlı dinlemek olduğunu söyledi. 9 Eylül günü için randevulaştık. Ümit ediyoruz Dilruba’nın hiç değilse bu istediğini boşa çıkaracak, onu üzecek bir durumla karşı karşıya kalmayız. Hukukçu arkadaşlar da hatta kendisi de hukukçu olan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin de benzer değerlendirme yapmış, tutuksuz yargılanması gerekir. Zaten tutuklamayı gerektirecek bir şeyle suçlanmıyor, çok açık ortada.”
“TÜRKİYE’NİN BU SUNİ GÜNDEMDEN ÇIKMASI LAZIM”
“Ben dün Dilara ile konuşmuştum. Dilara başörtüsünden dolayı, talep ettiği bir görevde, bu görevi alamazsın, böyle bir görevi sana kongrede veremeyiz diyenlerin ayrımcılığı ile karşı karşıya kalmıştı. Şüphesiz Türk Dişhekimleri Birliği’nin ve diş hekimleri odalarının ortaya koymuş oldukları yaklaşım son derece kıymetli, açıklamaları son derece kıymetli. O ayıba, o ayrımcılığa ortak olmadıkları, sebep olmadıkları ve ne kadar mesafeli olduklarını ifade ettiler. Ben Dilara’yı da 9 Eylül’de davet etmiştim, Dilruba’yı da davet ettik. CHP ülkenin kurucu partisidir. Ülkedeki herkesin haklarını hep birlikte savunabilecek bir partidir. Ümit ediyorum 101’inci kuruluş yıl dönümümüzde davetliler içinde geçmişte pek çok mağduriyet yaşayan toplumun tüm kesimleri, Soma’daki mağdurlardan, tren kazasındaki mağdurlara, Diyarbakır Annelerinden, İstanbul’da cumartesi haklarını bininci kez arayan Cumartesi Annelerine kadar, 101’inci yılda çok sayıda davetlimiz olacak. Bu davetlilerin yanında elbette Dilara ile Dilruba’yı hep birlikte görmek istiyoruz. Türkiye’nin bu suni gündemlerden çıkması lazım. Bu saçma sapan tartışmalardan, saçma sapan işlerden biran önce kurtulması lazım. Toplumu gererek iktidarda tutunmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum. Türkiye’ye bunu yapmayın, tarihe bir de giderken bunları da yaptılar, bunlara da tenezzül ettiler diye geçmeyin, geçiyorsunuz. 33 yaşında genç bir kadını bir mikrofona söylediği sözlerden dolayı kınayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz, görüşlerine katılmayabilirsiniz. Ama tutup da burada haksız, hukuksuz yere hapsedemezsiniz.”
“MİLLETİN YAKASINDAN DÜŞÜN”
“Diğer taraftan Türkiye’de herkesin inancının, örtünmesinin ya da örtünmemesinin, yaşam şeklinin, tercihlerinin tam bir özgürlük içinde olması lazım. Biz CHP olarak bunun teminatıyız. Herkesin meseleye böyle yaklaşması lazım. Kimin başını örtüp örtmeyeceğine o kişiden başka kimse karar veremez. Kimin ne yiyip, ne içeceğine, ne giyip, ne giymeyeceğine o kişiden başka kimse karar veremez. Bu işe iki taraftan birden istikamet vermeye çalışanlara, baskı uygulamaya çalışanlara, her iki taraftan birden bu işe karışanlara diyoruz ki işinize bakın. Haddinizi bilin. Türkiye, özgürlükler ülkesidir. Bu Türkiye 100 yıl önce kurulmuş ve anayasal bir ülkedir. Bütün darbelere rağmen, bütün haksızlıklara rağmen bugünlere geldik. Son 22 yılda yaşatılanların geldiği nokta da elbette utanç vericidir. Ama iktidara da diyoruz. Karışmayın. Milletin yakasından düşün. Diğer taraftan kendince birtakım 50 yıl önce Türkiye’nin terk ettiği, tükettiği tartışmalara Türkiye’yi sürüklemeye çalışanlara da diyoruz ki hududunuzu bilin. Haddinizi bilin. Kimseye karışmayın. Türkiye’deki her mağdurun, her mazlumun, her mağduriyetin, yaşanan her hukuksuzluğun tam olarak karşısındayız. Her mağdurun ve her mazlumun siyasi görüşü ve düşüncesi ne olursa olsun, bakmadan yanındayız. Her türlü sıkıntının vardır bir çaresi, onun da adı CHP.”
“KURŞUNLARA HEDEF OLMUŞTUR”
Özel, önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılan soruşturmaya ilişkin olarak, “Müsaade ederseniz, Kemal Bey ile ilgili konuyu bir soru üzerine cevaplamış olmak istemem. Kendim o konuda söyleyecek bir şeyim var çünkü. Dün öğrendik ki önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na 3,5 yıl hapis ve siyasetten men cezası talep eden bir iddianame hazırlanmış. Kendisini birileri yargılamak istiyorlar. Şunu ifade etmek isterim ki CHP Genel Başkanlığını devraldığım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün kurduğu partinin Genel Başkanlık koltuğunda 13 yıl oturmuş biridir. Tüm genel başkanlar gibi Atatürk boynunda idam fermanıyla, bu yola çıkmıştır. Suikast girişimlerine muhatap olmuştur. Ama canını ortaya koyup bu ülkeyi kurtarmıştır. Bu cumhuriyeti kurmuştur. İsmet Paşa, savaş meydanlarında canını ortaya koymuş, suikast girişimlerine muhatap olmuş, her türlü tehdide rağmen dimdik durmuş bir genel başkanımızdır. Bülent Ecevit, suikast girişimi olacak. Mitingi iptal et diyenlere, o mitinge gideceğim, ben görevimi yapacağım, onlar da görevini yapsın diye cesareti göstermiş, uğradığı suikast girişimi sırasında dahi dimdik ayakta durmuş bir genel başkanımızdır. Altın Öymen, cezaevinde yatmıştır. Deniz Baykal, cezaevinde yatmıştır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nın kurşunlarına hedef olmuştur. Bir şehit cenazesinde linç girişimine uğramıştır. Genel Başkanlığımın daha ilk aylarında, kendi memleketimde organize edilmiş bir güruh tarafından cenazeye sokulmamak ki emniyetin ve valiliğin bu hazırlıktan haberdar etmesi durumunda, ölümü göze alırım kendi memleketimde cenazeye gitmemeyi göze almam deyip şehit cenazesinde saldırıya uğramışızdır.”
“HEP BİRLİKTE GELİRİZ”
“Hiçbirimiz Atatürk’ün emanetine sahip çıkarken, bir adım geri atmadık. Bir kelime eksik konuşmadık. Bir santim eğilmedik. Kemal Bey’e karşı yapılan bu suç duyurusu, MHP’nin vaktiyle kendi tükenmişliğinin ve gündemden düşmüş olmanın, milletin gözünden düşmüş olmanın, gönlünden düşmüş olmanın, suç örgütleriyle anılıyor olmanın, kendi evlatlarının kanını Ankara’da sokak ortasında bırakmış olmanın kusurunu, ayıbını örtmek için yaptıkları ve gönderdikleri yerde de kendi etkileri altında olan, atanmalarına vesile oldukları birtakım silahşörleri tarafından yazılmış, kabul edilmiş iddianameler üzerinden ortaya koydukları bir kurgudur. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan iddianame Sinan Ateş’in kanını örtmez. Kendi evlatlarının, kendi atadıkları Ülkü Ocakları Başkanının Ankara’nın ortasında uyuşturucu çetelerinden devşirilmiş tetikçiler tarafından öldürülmüş olmasını da o cinayet duyulduğu andan itibaren MHP’den bir taziye, tepki tweeti, anaya, babaya, eşe taziye telefonu, bir cenazeye katılım, hadi her şeyi bıraktım geride kalan iki kız evlada bir sahip çıkma, bir başını okşama yapamayacak sorumluluğu örtmez. Örtmeyecek. O yüzden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu için bunlar vız gelir tırıs gider. Hapse mi atacaksınız? Bir önceki genel başkanımız hapse atmak için mevcut genel başkanın cesedini çiğnemeniz lazım. Hodri meydan. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu yargılayacaklarsa, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu o sanık sandalyesinde götürüp de gidip de orada oturur mu? Bence oturmamalı. Hiçbirinin haddi yok. Onun oturması gereken yere gidip ben oturacağım, bu kadar net. Hepsi haddini bilsin. CHP’nin hangi genel başkanını korkuttunuz da hangi genel başkanını sindirdiniz de bir önceki genel başkanını sindireceksiniz? 1 milyon 460 bin CHP’nin kayıtlı, onaylı üyesi Kemal Bey’i yargılatmaz, çok istiyorlarsa hep birlikte geliriz. Bizi yargılayacaksınız.”