SİYASET

Özgür Özel’den Erdoğan’a Hizbullah tepkisi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çanakkale'de halk buluşmasında yaptığı konuşmada, “Sayın Erdoğan çok söz verir, seçimden sonra tutmaz. Domuz bağcıları savunan ve anayasanın ilk dört maddesine itiraz eden Hizbullah istemiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. Yıkılsın öyle ittifak. Hizbullah’tan güç alan ittifakın adı ‘Cumhur’ olamaz. Cumhurun adını böyle kirletemezsiniz” dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çanakkale Şehitler Abidesi ziyareti sonrası Çanakkale Belediyesi’ne geçti.

Burada halk buluşmasında konuşan Özgür Özel, “Bugün, 31 Mart seçiminden sonra Atatürk’ün kurduğu partinin, tam 47 yıl sonra birinci parti olduğu 31 Mart akşamını birlikte yaşadığımız, Çanakkale’de 14 belediye kazandığımız, bizde olmayan üç belediyenin meclis çoğunluğunu kazandığımız, geçtiğimiz sefer büyük haksızlığa uğradığımız İl Genel Meclisini yeniden kazandığımız, o gece hep birlikte gözyaşlarını tutamadığımız güzel insanlarla birlikteyim” dedi.

Buradaki konuşmasında Erdoğan’a yüklenen Özel şunları söyledi:

Tabii Tayyip Bey, Sayın Erdoğan çok söz verir, seçimden sonra tutmaz. Bir süredir konuşuyoruz. Tayyip Bey emekliye söz verdi, tuttu mu? Asgari ücretliye söz verdi, tuttu mu? Çiftçiye, esnafa, öğrencilere? Kime verdiği sözü tutuyor, biliyor musunuz? Hizbullah’a verdiği sözü tutuyor. ‘Bekar kadınlar sahipsiz köpek gibidir, sahiplendirilmelidir’ diyen, domuz bağcıları savunan ve anayasanın ilk dört maddesine itiraz eden Hizbullah istemiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. O yüzde 1 oy için çıktı, hiçbirimize verdiği sözü tutmuyor, Hizbullah’a verdiği sözü tutuyor. Olmaz olsun öyle söz, olmaz olsun öyle ittifak, yıkılsın öyle ittifak. Hizbullah’tan güç alan ittifakın adı ‘Cumhur’ olamaz. Cumhurun adını böyle kirletemezsiniz.

Yine hep beraber hepimizin yakından takip ettiği bir süreç, 1 Ekim Meclis’in açılış günü. Erdoğan kürsüde, hepimiz oradayız, Yaptığı bu işlere bakınca saygı göstermek şahsına değil ancak Atatürk’ün makamıdır, oy veren 26 milyon kişiye saygımızı da gösterdik. Oturduk, dinledik. Diye diye ne dedi, biliyor musunuz? Demedi ki ‘Emeklinin durumunu düzelteceğim’, demedi ki ‘İşçilere sahip çıkacağım’, demedi ki ‘Yoksulluğu durduracağım, fiyatları düşüreceğim, sosyal destekleri arttıracağım’ demedi, demedi… Dedi ki, ‘İsrail bir sonraki hedefinde Türkiye’yi hedef alacak ve bize saldıracak’. Hep birlikte bütün televizyonları, başta TRT, o günden sonra İsrail-Türkiye Savaşı, Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı? Kaç gemimiz var? Kaç uçak var? Bunları konuştular. Hiçbiri akşam yoksulluğu, hiçbir akşam işsizliği, gençlerin ümitsizliğini, üniversitelerin hâlini, okulların pisliğini konuşmadılar. Bunu konuştular.

Bunun için dedik ki, ‘Gelin, bir kapalı oturum yapalım ve anlatın bakalım tehlike neymiş? İkna olursak biz de sizinleyiz ama öyle bir tehlikenin, İsrail’in Türkiye’ye saldırma ihtimalinin, öyle bir boyutta Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşecek bir savaşın olacağı varsa anlatın da duyalım’ dedik. Dedim ki, ‘Gizli oturum, 10 yıl konuşulmaz. Anlattığınızı anlatmayacağım ama sakın ha sakın anlatmamaya kalkarsınız, yani Tayyip Bey ‘tehlike büyük’ diyor da siz bir şey anlatmazsanız anlatmadığınızı anlatırım’ dedim. Tam da dediğimiz oldu. İki Sayın Bakan, birisi 40, birisi 34 dakika, toplam 74 dakika sizin bilmediğiniz hiçbir şeyi bize söylemediler. Sizin bilmediğiniz hiçbir şeyi seçtiğiniz vekillerinize, CHP’ninkilere, AKP’lilere, MHP’ninkilere, İYİ Parti’ninkilere, DEM’inkilere, Saadet’inkilere, hiçbirine söylemediler. Öylece dönüp gittiler. Anladık ki Tayyip Bey’in yaptığı iş, sizin seçmenin, ona daha önce oy veren seçmenin ve 31 Mart’ta artık onu ikinci parti yapan seçmenin, sarı kartı gösteren seçmenin, şimdi artık seçim isteyen seçmenin kulağına şunu söylüyor; ‘Evet, yoksulsun, açsın, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. İsrail saldıracak, benim arkama geçmelisin’. Bu oyuna gelmemek için gittik, sorduk ve dinledik.

"AYNI GEMİEDEYİZ VE BU GEMİYİ BİZ KURTARACAĞIZ"

Şimdi Çanakkale’den Tayyip Bey’e diyorum ki, ‘Eğer bir gün gerçekten bir beka sorunu olursa o gün ne yaptığımızın şahidi topraklardayım ben şu anda. Çanakkale’deyim. Eğer bir gün bu ülke yeniden işgal ve saldırı tehlikesiyle karşılaşırsa merak etme. Bu meydanda, bu Çanakkale’de, 81 ilde dedesi Conkbayırı’nda kefensiz yatanların torunları var burada. Evvelallah biz buradayız ama durduk yerde ‘Savaş olacak’ deyip, ‘Füze gelecek’ deyip, televizyonlara bunu konuşturup yoksulluğu unutturmaya kalkıyorsun. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Teşbihte hata olmaz. Bir zaman Hitler, Almanya’da çocukları aç annelere diyordu ki ‘Alman çocuklarının tereyağına değil, Alman tanklarının gres yağına ihtiyacı var’. Bu güvenlikçi ve korkutarak yöneten anlayış Almanya’nın sonunu getirdi. O yüzden Erdoğan’a diyorum ki, her seferinde sıkıştığında ‘Aynı gemideyiz’ dediklerini, bu şekilde bir kenarda, arkada bırakamazsın. Biz, evet, aynı gemideyiz. Emekçiler, emekliler, yoksullar, çiftçiler ve esnaflar, halk, halkın kendisi aynı gemideyiz ve bu gemiyi biz kurtaracağız. Her derdin var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi.

"İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ BAŞLATTIK"

Biz, siyaset anlayışımız gereği kimseye hakaret etmeyiz, kimseye küfür etmeyiz, kimseyle lüzumsuz kavgalara tutuşmayız. Çünkü biliriz ki lüzumsuz kavga halka yapılan ihanettir, lüzumsuz didişmeler dikkati başka yere çekip, yoksulluğu, işsizliği unutturan işlerdir. Onun için 81 il ve 973 ilçede bütün milletvekillerimiz, Parti Meclisimiz, il örgütümüz, ilçe örgütlerimiz altı ay boyunca, büyük bir kampanya ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin yoksulluğu nasıl yöneteceğini değil yok edeceğini, tarımı nasıl içine düştüğü bu durumdan kurtaracağını, ekonomideki sorunları en kısa vadede toplumun en geniş kesimleri için nasıl çözeceğimizi, Milli Eğitim'deki müfredatından fiziki şartlara, atanmayan öğretmeninden tüm sorunlarına kadar nasıl çözeceğimizi tüm Türkiye’de seferberlik halinde, toplantılarla çalışacağız, dinleyeceğiz, anlatacağız ve iktidar yürüyüşümüzü başlattık, durmaksızın yürüyeceğiz.”