CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Canlı yayında Sözcü TV'de Uğur Dündar'a konuşan Özel, Esenyurt Belediye Başkanı Profesör Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyum atanmasının ardından Batman, Mardin ve Halfeti’ye de kayyum atanmasının perde arkaplanı ve yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel ayrıca CHP'nin oyları, Bahçeli'nin Öcalan çağrısı, enflasyon gibi konularda da açıklamalar yaptı.
Özel, normalleşme süreciyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Kavga onun işine geliyor. O yüzden ben hakaretlerle, polemiklerle değil... 31 Mart sürecinde ne dedim, 3 kişiye; bana sürekli Erdoğan ve Bahçeli hakaret edip yok DEM'leniyorsun, bilmemnesin dediler. Ne dedim, sizinle kavga etmeyeceğim, edeceksem de emekli ve emekçi için edeceğim, esnaf ve çiftçi için edeceğim. 31 Mart seçiminde partimizin aldığı, hem kapsayıcı Türkiye ittifakı söyleminin hem de polemik yerine doğru meseleleri konuşmanın, adayı anlatmanın yerine ne didişeceğim onunla, ben orada adayımı anlatırım. Normalleşme meselesi lideri de aşarak, o partinin seçmenine ulaşabilmektir. Devlet Bey'e rağmen emekli yoksulla konuşabilmektir, Erdoğan'a rağmen AK Partili işsizle konuşabilmektir. Rize'de miting yapıyorum, bağırıyorum 'çayın fiyatı şu olsun' diye. Ama ben orada Tayyip Bey'e bağırsam, mitingin oradan geçen diyecek 'Hadi oradan, hemşerime laf ediyor.' Ama çayın fiyatını söylediğimde 'Biraz daha bağır Özgür Özel, biraz daha bağır' diyor içinden mitinge gelmese bile. Normalleşme budur ve bu devam edecek."
"DİLRUBA'NIN SÖZLERİNİ DÜZELTMEDEN PROTOKOLE OTURMASI YANLIŞ OLDU"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarının satır başları şöyle:
Yerel seçimde Hatay'ın kaybedilmesi: Hatay'a o kadar çok titizlendik ki, o kadar çok aman hata yapmayalım dedik ki. Bu noktada o doğru adayı belirleme noktasında da, Hatay'ın duygularını anlama, doğru işleri yapma konusunda eksik kaldık. Hatay'ı süreci doğru yürütemediğimiz için kaybettik. İki bin oyla kaybedildi, kaybedilmedi. Elindeki belediyeyi tamam hile oldu, itirazlarımız kabul edilmedi, vali il başkanı gibiydi falan mazereti yok. Hatay'ı kaybetmeyeceksin, bu büyük üzüntüm.
Dilruba Kayserilioğlu'nun yanına oturması: Dilruba kardeşimiz yaptığı bir sokak röportajından içeri girdi. Ben kendisini cezaevinde ziyaret ettim. Onan dedim ki "Çok yakında serbest kalırsın". Dilruba'ya çıktığında sözlerimin arkasındayım ama sözlerimi öyle çarpıttılar ve öyle bir yerlere gitti ki, AKP'li seçmenlerin kalbinin kırıldığını görüyorum, onlar hakkını helal etsinler diye başla dedim. O da çok uygun karşılamıştı. O aslında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir şeydi. Gencecik bir kadını şeytanlaştırdılar. Saatler sonra serbest kaldı. Yatırı olamayan bir suç, ana muhalefet lideri de gidince serbest bırakıldı. Bu işin doğru tarafı. O gün fuar açılışı var konuşma yapacağım. Bir baktım yanımda boş bir koltuk, size bir sürpriz var dediler. Dilruba, geldi ve oturdu. AKP'ye hakaret ettiği düşünülen birisinin protokole oturması ve sözlerini düzeltmeden oturması yanlış oldu. Gönül kırdı.
Belediyelere kayyum atanması: Kayyum meselesi çok ciddi bir mesele. Birincisi Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey. Türkiye 80 yıldır belediyeye başkanlarını insanların seçtiği, verdikleri oylar ile şehirleri kimin yöneteceğine karar verdiği bir ülkeyken ve bu CHP'nin çok partili rejime geçmesi ile birlikte yarışla olurken, hiçbir dönemde kimse böyle bir şeye cüret etmemişken, tenezzül etmemişken bu iktidar kazanamadığı belediyeleri kayyum ile ele almaktadır. Kendisine oy vermeyen Kürt seçmeni cezalandırmak.
İBB'ye kayyum atanır mı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) kayyum atamalarını hiç tavsiye etmem. Bizler bu konuda ne yapacağımızı çalıştık uzun uzun. Ne yapacağımızla ilgili ilk dakikadan itibaren parti ne yapacak, il ne yapacak, diğer iller ne yapacak, İBB ne yapacak, Ekrem Bey ne yapacak? Gün gün, dakika dakika, 4 hafta kadar seri toplantılar yaparak çalıştık duruyor. Biz bunun gerçekleşmesini olası ve olanaklı görmüyoruz.