Ahmet ÜNSAL/Manisa

Eğitim-İş Manisa Şubesi, proje okullarında hukuksuz ve liyakatsiz atamalar olduğu iddiasıyla eylem gerçekleştirdi. Eyleme Fatih Anadolu Lisesi öğrencileri okul içerisindeki oturma eylemiyle, sendika, siyasi partililer, belediye başkanları ve STK'lar da okul dışındaki gösterileri ile tepkilerini ortaya koyarak Milli Eğitim Bakanlığını göreve davet ettiler. Merkezi hükümete yakınlığı ile bilinen Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Başkanı Koray Özgürler: “Proje okullarına öğretmen ve yönetici atamalarına karşıyız. Öğrencilerin eyleme dahil olmasını tasvip etmiyoruz.”

Manisa'da Proje Okul Protestosu

CHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANI BALABAN DA EYLEMLERE DESTEK VERDİ

Yunusemre ilçesinde bulunan Fatih Anadolu Lisesi içerisinde ve dışında gerçekleşen eyleme Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP Şehzadeler İlçe Başkanı Mert Özkösemen ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Öğrenciler de ellerinde pankartlarla eyleme destek verdi.

Manisa Proje Okul Protestosu

“TÜM ÇOCUKLARA EŞİT, BİLİMSEL, LAİK, PARASIZ VE NİTELİKLİ BİÇİMDE SUNULMASI ÖNGÖRÜLEN BU SİSTEM NE YAZIK Kİ BU ANLAYIŞLA, ÖZELLİKLE SON 20 YILDIR SİSTEMLİ BİR BİÇİMDE TASFİYE EDİLMEKTEDİR”

Eğitim-İş Manisa Şube Başkanı Lale Kale yaptığı açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki bu anlayış, özellikle son 20 yıldır sistemli bir biçimde tasfiye edilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada, kamusal eğitim ideali yerle bir edilmiş, Millî Eğitim Bakanlığı anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise "proje okulları" adı altında sürdürülen politikadır. 2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta “ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar” şeklinde sunulan bu model, bugün itibarıyla 2318 okula ulaşmış, kapsamı büyütülmüş ancak içeriği boşaltılmıştır. Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir. Bu sürecin mimarı, bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin. Daha 2014 yılında, dönemin müsteşarıyken söylediği şu sözler bugün yaşadıklarımızın habercisiydi: “Mevzuatlar bize engel oluyor. Ama biz siyasi iradeyle hareket ediyoruz. Mevzuatlara rağmen bildiğimizi yapacağız.” Ve yaptılar. Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur. Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir. Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir” diye konuştu.

“İZMİR ATATÜRK LİSESİ GİBİ CUMHURİYET DEĞERLERİYLE ÖZDEŞLEŞMİŞ KÖKLÜ KURUMLARDA, BİR GECEDE 60 ÖĞRETMEN GÖREVDEN ALINMIŞTIR.”

Eğitim İş Başkanı Lale Kale, “Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. İzmir Atatürk Lisesi gibi Cumhuriyet değerleriyle özdeşleşmiş köklü kurumlarda, bir gecede 60 öğretmen görevden alınmıştır. Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir. Şimdi soruyoruz: Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir? Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar? Devlet memurluğu güvencedir. Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır. Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz: “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir. Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir. Neden mi? Çünkü onların hedefi açık: Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek. Kırk yıllık bir öğretmeni, yıllarını eğitime ve öğrencilerine adamış bir insanı, tek bir yazıyla, tek bir imzayla görevden almak kolay. Ama onun öğrencilerinin yüreğinde bıraktığı izi, düşünce dünyasında açtığı kapıları, hayata dokunuşunu silmek imkânsız. Gerçek öğretmen, sınıflarda sadece ders anlatmaz; geleceği şekillendirir, insan inşa eder. Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ediyor. Ve artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları Cumhuriyet’in en derin, en hayati damarına ulaştılar: Eğitime. Çünkü biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Köy Enstitülerinden bugüne taşınan ilerici eğitim anlayışını tasfiye etmek; özgür, eşit, laik bir toplum idealinden vazgeçirmek demektir. Ama unuttukları bir şey var: O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır. Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz: Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz! Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz! Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz! Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz. Proje değil, adalet istiyoruz! Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır. Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz!” dedi. Fatih Anadolu Lisesi önünde gerçekleştirilen eylemlere öğrenciler de okul içerisinde oturma eylemleri ile destek verdiler. Liseli öğrenciler ellerinde dövizlerle proje okul sürecine tamamen karşı olduklarını ve öğretmenlerinin farklı okullara sürülmesine sessiz kalmadıklarını sergilediler.

TÜRK EĞİTİM-SEN: “PROJE OKULLARINA ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİ ATAMALARINA KARŞIYIZ. ÖĞRENCİLERİN EYLEME DAHİL OLMASINI TASVİP ETMİYORUZ”

Öte yandan Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Başkanı Koray Özgürler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel program ve proje okullarına öğretmen ve yönetici atamalarını eleştirdi. Özgürler, “Ancak hakkımızı hukuki yollardan arayacağız. Bazı okullarda öğrencilerin eylemlere hatta siyasete alet edilmesini tasvip etmiyoruz, yanlış” dedi. Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Başkanı Koray Özgürler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel program ve proje okullarına öğretmen ve yönetici atamalarını eleştirdi. Özgürler, “Ancak hakkımızı hukuki yollardan arayacağız. Bazı okullarda öğrencilerin eylemlere hatta siyasete alet edilmesini tasvip etmiyoruz, yanlış” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel program ve proje okullarına öğretmen ve yönetici atamaları Manisa’daki Fatih Anadolu Lisesi önünde Eğitim-İş Sendikası üyeleri tarafından protesto edildi. Ancak eyleme öğrencilerin de dahil edilmesine bir başka sendikadan tepki geldi. Bir grup öğrencinin okul önünde oturarak eyleme destek vermesini doğru bulmadığını belirten Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Başkanı Koray Özgürler, “Bakanlığın uygulamasına biz de karşıyız. Hatta bu konuda harekete geçtik. Hakkımızı hukuki yollardan arıyoruz. Geçtiğimiz cumartesi günü avukatlarımızla birlikte mağdur öğretmenleri topladık. Hukuki yollarla ilgili görüşmeler yaptık, kararlar aldık. Ancak yapılan eylemlerde öğrencilerin hiçbir şekilde sürece dahil edilmemesi lazım. Öğrencilerin disiplini gitmeleri durumunda onları temsil edecek bir mekanizma yok. Öğrencileri eylemlere katılmasını tasvip etmiyoruz. Anne ve babalara bunu yaşatmamalıyız. Eylemlere siyaset karıştırılıyor. Henüz lise çağında olan öğrencilerimiz siyasi alana çekilmemeli. Tepkin varsa sandıkta dile getirirsin. Çocukları niye alet ediyoruz, neden onların hakkını yiyoruz?” dedi.

“BAKANLIĞIN ALDIĞI KARAR ADİL DEĞİL”

Milli Eğitim Bakanlığını da eleştiren Koray Özgürler, “Çocuğum nitelikli okulda, proje okulunda eğitim görüyor diye sevinen, kamuoyunda yöneticilerinin ve öğretmenlerinin başarılı, nitelikli, her şeyden öte liyakat sahibi kişilerden seçilerek görevlendirildiğini düşünen öğrenci velilerimize ve bu eğitim kurumlarımızın öğrencilerine üzücü bir haberimiz var. Nitelikli okul diye tabir ettiğimiz Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Özel Program ve Proje okullarına öğretmen ve yönetici atamaları açıklandı. Sonuçlar kamu vicdanını maalesef derinden yaralamıştır. Bu güzide eğitim kurumlarımıza meslektaşlarımızın yapmış olduğu müracaatların sonuçlarına baktığımızda hukuk ve mevzuat tanımayan uygulamaları çok açık şekilde görmekteyiz. Bakanlık kendi çıkardığı yönetmeliğe uymuyor, mevzuatı, hukuk normlarını kişilere ve sendikal aidiyetlere göre değiştirebilmektedir. Bu durum kamuoyuna nasıl izah edilecektir merak ediyoruz. Eğer bu hukuk ve mevzuat dışı uygulamalar idarenin takdir yetkisi ile yapılıyorsa, soruyoruz; ‘Bu sınırsız ve size göre sorgulanamaz yetkiyi nereden, hangi yetki ve güçle alıyorsunuz, kullanıyorsunuz?’ Proje okulunda 4 yılını tamamlamış öğretmen hiçbir gerekçe gösterilmeden yerinden ediliyor. Çocuğumu nitelikli okula gönderdim/gönderiyorum diye sevinen, beklenti içerisinde olan velileri de bu konuda düşünmeye davet ediyorum. Cevap beklediğimiz sorularımız ise; Bakanlık bu atamalarda hangi objektif kriter ya da kriterleri kullandı? Kamu yararı ve menfaatinin gözetilmediğini düşündüğümüz bu atamalarda kanun, yönetmelikler referans alınması gerekirken, aidiyet, mensubiyet gibi bize göre Türkiye Yüzyılı hedefinin ortaya konduğu bu dönemde, raflardan kalkması gereken uygulamalar içine mi girildi? Ehliyet ve liyakatın gözetilmediğini düşündüğümüz bu atamalarda hangi sendikal aidiyetler gözetildi? İnsan kaynağımız, ilin ehli meslektaşlarımız neden göz ardı edilerek ayrıştırıldı? Maarif model ile yetiştirmeyi düşündüğünüz ahlaklı ve erdemli bireyleri, yapılan bu uygulamaları örnek göstererek, bu şekilde mi yetiştireceksiniz? 2014 yılında Müsteşar TEKİN’in uygulamalarına karşı sendika olarak kazandığımız bir dünya idari davalara yarın yenilerini eklediğimizde bunun maddi ve manevi külfetini kim ya da kimler üstlenecek? İl Milli Eğitim Müdürüne sözümüz şu; Yarın sizler başka yere gittiğinizde, bizler burada sizlerin hatalı uygulamaları sonucu, oluşması muhtemel sonuçlardan dolayı sizleri müsebbib tutarız. Manisa halkımız da eğitim camiamız da sizleri ve uygulamalarınızı hayırla anmaz. Kişisel tasarrufunuzdan dolayı bazı öğretmenleri yerlerinden ediyorsanız, aynı hassasiyeti emsallerine de göstermeliydiniz. Mağduriyeti olan herkesi hukuk mücadelesini başlatmak üzere sendikamıza davet ederken, son olarak da velilerimize, öğrencilerimize ve tüm eğitim camiamıza geçmiş olsun diyoruz.”