Türkiye, Rusya ve Ukrayna pazarını ikame etmek için Avrupa pazarına ağırlık verecek ve farklı politikalarla oradaki turist sayısını arttırmayı hedefleyecek gibi duruyor. İkame etmeyi planladığımız pazarlar Türkiye’nin Karadeniz’e komşu ülke olması ve bu bölgede riskin devam ediyor olmasından dolayı tercihlerini beklendiği kadar Türkiye’den yana kullanmayabilirler.
24 Şubat’ta başlayan Rusya’nın Ukrayna işgalinin bugün 10. günündeyiz. 10 gün deyince birden şaşırdınız değil mi? Kulağa çok kısa gelse de, hepimize yıl gibi geldiği kesin. Bu süreçte ABD ve Batı’dan Rusya’ya karşı çok ciddi yaptırım kararları çıktı ve bu kararların direkt olarak Rusya ekonomisi hedef aldığını görüyoruz. Bir önceki yazımda da daha önce tecrübe ettiğimiz 2015 yılında düşürülen Rus savaş uçağı olayının etkilerinden yola çıkarak bizi bekleyen tehlikelerden söz etmiştim. Aradan geçen sürede yaşanan yaptırım kararları ve işgalin uzamasının krizi daha da derinleştireceğini görüyoruz.
Bir bölgede, ülkede turizm olabilmesi için bir araya gelmesi gereken birçok faktör vardır. Nedir bu faktörler derseniz. Doğal faktörler ve beşerî faktörler olarak ikiye ayırabiliriz. Doğal faktörler bizim çok da müdahale edemeyeceğimiz coğrafi konumumuz, yeryüzü şekillerimiz, doğal bitki örtümüzdür. Beşerî faktörler ise insan eli ile müdahaleye açık olan faktörlerdir ve turizmin gelişmesi veya gelişmemesi bu faktörlere daha bağlıdır. Beşerî faktörleri de şu şekilde sıralayabiliriz; Gelir artışı, kentleşmenin gelişmesi, eğitim seviyesi, konaklama ve ulaşım imkanları, organizasyonel gelişmeler.
Bu teknik detayları neden verdiğime gelecek olursak ABD ve Batı’nın uyguladığı yaptırımların hepsi beşerî faktörlere etki ettiğini görmekteyiz. Bu faktörlerde yaşanacak aksaklıklar turizmi direkt olarak etkilemektedir. Somut örnek vermek gerekirse başka bir şehre/ülkeye turistik faaliyette bulunmak isteseniz öncelikle o şehir/ülkeye ulaşmanız gerekmektedir. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki ABD ve Avrupa hava sahası tamamen Rus uçaklarına kapatılmış durumda. Rusya Federal Turizm Ajansı (Rosturizm)’ın açıkladığı listeye göre sınırlı sayıda ülkenin hava sahasının Ruslar için açık olduğunu belirttiler. Bu ülkelerden birisi de Türkiye. Hava sahamızın açık olduğunu düşündüğümüzde bizi olumlu bir tablonun beklediğini düşünebiliriz fakat o tablo iki sebepten dolayı maalesef olumlu olamıyor.
Birincisi şu an yaşanan savaş ekonomisinin yarattığı yıkım ve geçim derdi. Yukarıda bahsettiğim beşerî faktörlerden birisi burada karşımıza çıkıyor-Gelir artışı. İnsanların asgari geçiminin dışında bir geliri olmalı ki farklı bir ülke veya bölgeye gidebilsin. Yaşanan belirsizlik ve yaptırımlar ülke içerisindeki yatırım yapan farklı ülkelerinde kaçmasına sebep olmakta ve iş sahası-gelir düzeyi düşüş göstermektedir. Bir de yaşanan kur krizi de unutulmamalıdır. 10 günlük süreçte ruble, dolar ve euroya karşı %30 bandında değer kaybetti.
Diğeri ise Rusya’dan diğer ülkelere ulaşım sağlayan havayollarının ve tur operatörlerinin uçaklarının birçoğu Avrupa veya farklı ülkelerden kiralık (leasing) olarak hizmet vermekte. Uçaklar Rusya hava sahasından dışarı çıktığı an Avrupa yaptırımlarına maruz kalabiliyor veya el konulabiliyor. Nitekim birkaç gün önce İstanbul havalimanında Pebeda havayolunun uçağına İrlandalı firma sahibi yaptırımlara istinaden el koydu. Yaptırımlar sürdüğü sürece benzeri olayları farklı coğrafyalarda sıkça görebiliriz. Ayrıca uçuşlar için kullanılan rotalar hava sahalarının kapanması sebebiyle farklılık göstererek uzayacağından dolayı hem maliyetleri arttıracak hem de operasyonları zorlaması beklenmektedir. Bu sebeple tur operatörleri açık hava sahaları üzerinden yeni rotaları planlayana kadar uçuşların ertelenmesi muhtemel.
Tabii turizmden, turistten bahsedebilmemiz için yukarıda bahsettiğim etkenlere ek güvenlik ve bölgesel barışın olması gerekmektedir. Somutlaştırmak gerekirse Türkiye, Rusya ve Ukrayna pazarını ikame etmek için Avrupa pazarına ağırlık verecek ve farklı politikalarla oradaki turist sayısını arttırmayı hedefleyecek gibi duruyor. Fakat iki gün önce Türkiye’ye yaklaşık 650 km uzaklıktaki Avrupa’nın en büyük nükleer santraline yapılan saldırı bölgemizi risk altına almaktadır. İkame etmeyi planladığımız pazarlar Türkiye’nin Karadeniz’e komşu ülke olması ve bu bölgede riskin devam ediyor olmasından dolayı tercihlerini beklendiği kadar Türkiye’den yana kullanmayabilirler.
Bu sebepledir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarı ile bölgemizde ve dünyada barışın egemen olması için mücadele etmeye devam etmeliyiz. Barışın olduğu yerde refah, gelişmişlik artacak ve doğrudan turistik hareketliliği de etkileyecektir.