Sağlık Bakanlığı’na HIV ve AIDS politikası önerileri

Abone Ol

Türkiye’deki ilk olgusu 1985 yılında görülen AIDS ve ona sebep olan HIV, ülkemiz için bir yandan sorunlu bir konu olmaya devam ederken, bir yandan da bilim ile aktivizm arasında verimli iş birliklerine sahne olan bir aktivizm alanı. Ulusal HIV/AIDS 2022 Kongresi’nin çıktısı olan ve tarihi bir belge niteliği taşıyan HIV/AIDS 2022 Kongresi Raporu bu örnek iş birliklerinin güncel ve önemli bir örneği.

24-27 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleşen HIV/AIDS Kongresi’nin ardından, alanın önde gelen bazı bilim insanları ve aktivistlerince Sağlık Bakanlığı’na sunulmak üzere hazırlanan rapor hem sorunları tespit ediyor hem de epidemiye hızlı ve gerektiği şekilde yanıt verebilmek için pratik öneriler sunuyor.

Amacını “Türkiye’deki HIV/AIDS epidemisine verilen yanıtta ön saflarda görev yapan sağlık çalışanları, sağlık otoritesi ve sivil toplum örgütlerince yapılan çalışmaların ve tartışmaların ışığı altında güncel durumu analiz edip, gereksinimleri belirlemek” olarak özetleyen rapordan öne çıkan bazı başlıklar şöyle;

HIV epidemiyolojisi

Pandeminin başından (1981) günümüze dek toplam 84,2 (64,0-113) milyon kişinin HIV ile infekte olduğu bildirilmiş durumda UNAIDS raporuna göre 2021 yılında dünyada 1,5 milyonu yeni infeksiyon olmak üzere 38,4 milyon HIV ile yaşayan kişi (HYK) bulunmakta.

Dünya genelinde uygulanan önlemler ve etkin HIV ilaç tedavisi (ART) ile elde edilen başarılar sayesinde HIV ile infekte yeni olgularda 1996 yılından beri %54, 2010 yılından beri %32 azalma olduğu belirtiliyor.

Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre Kasım 2022 tarihi itibariyle 1985 yılından bu yana 36 630 kişi HIV ile infekte durumda. Yine Kasım 2022 tarihi itibariyle 2022 yılında 2971 yeni tanı bildirimi yapılmış.

Bu verilere göre HIV yayılımı Dünya genelinde yavaşlamış durumdayken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki artış katlanarak devam ediyor. Türkiye, 2020 yılında Orta Avrupa ülkeleri arasında bildirilen yeni tanı sayıları en yüksek olan iki ülkeden biri durumunda. Ülkemizde HIV epidemisine hızlı ve gerektiği şekilde yanıt verebilmek işte tam da bu yüzden her zamankinden daha da çok önem taşıyor.

HIV tanısındaki yetersizlik ve gecikme

Hâlihazırdaki en önemli sorununun, HIV tanısındaki yetersizlik ve gecikme olduğu tespiti ile devam eden rapor, yenilikçi yöntemlerle test yaptırmaya teşvikin önceliklendirmesini talep ediyor.

Bu bağlamda Tüm dünyada özellikle COVID-19 pandemisi döneminde değeri anlaşılmış olan ve yaygın olarak kullanılan “kendin yap” testlerin ülkemizde de kullanıma sunulması ve yaygınlaştırılması öneriliyor.

Ülkemizde geç tanı alan olguların sıklığının %50 civarında olduğu bu durumun son 10 yılda değişiklik göstermediği düşünüldüğünde bu oldukça anlamlı bir öneri.

Çünkü, HIV tanısını takip eden etkin HIV ilaç tedavisi sayesinde vücuttaki virüsü tamamen baskılamak böylece bulaşın engellenmesi dünyada oldukça yaygın bir strateji.

Temas öncesi profilaksi (TÖP - PrEP)

Raporun, HIV bulaşını önleme konusunda etkinliği kanıtlanmış olmasına rağmen Türkiye’de hâlâ yaygın biçimde kullanılmayan temas öncesi profilaksi (TÖP-PrEP) ile ilgili talepleri şöyle;

  1. Temas öncesi profilaksiye ilişkin önerilerin Sağlık Bakanlığı HIV/AIDS Tanı ve Tedavi Rehberi’ne eklenmesi,
  2. Günlük kullanılan temas öncesi profilaksinin lisans alması için çalışmaların yürütülmesi,
  3. Temas öncesi profilaksinin maliyetinin azaltılması (düşük fiyatlandırma, tam veya kısmi geri ödeme) için girişimlerde bulunulması,
  4. Toplumda temas öncesi profilaksiyi tanıtacak kampanyaların yapılması

(Bkz: PrEP, TÖP. www.kirmizikurdele.org/prep - www.kirmizikurdele.org/töp)

Raporda *Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B vurgusu 

Raporun, Dünya çapında 110’a yakın ülkeye yaygınlaşmış durumda olan ve Türkiye'de sivil toplumun ısrarlı çalışmalarıyla Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B adıyla kabul gören bulaş önleyici konsept ile ilgili paragrafı ise şöyle:

“Belirlenemeyen = Bulaştırmayan (B=B) özellikle sağlık sisteminde yaygın olarak bilinmemektedir. DSÖ, UNAIDS gibi saygın otoritelerce kabul edilen ve bazı ülkelerin ulusal HIV tedavi kılavuzlarına da dâhil edilen “(B=B)”, hem bulaşın önlenmesi açısından güçlü bir halk sağlığı mesajı hem de tedaviye uyumu güçlendiren bir unsur olarak HIV'e verilen ortak cevabın temel ögelerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda Belirlenemeyen = Bulaştırmayan’ın, ulusal HIV tedavi kılavuzuna dâhil edilmesi ve bu mesajın yaygınlaştırılmasına ilişkin çeşitli çalışmaların yapılması önerilir."

Etkin HIV ilaç tedavisine bağlı olarak vücutlarındaki HIV belirlenemeyen seviyeye baskılanan HIV pozitiflerin cinsel yolla –kondomsuz ilişkilerde bile- HIV bulaştırmayacaklarının bilimsel kanıtı anlamına gelen Belirlenemeyen = Bulaştırmayan (B=B, B eşittir B) önemli bir halk sağlığı argümanı olarak değerlendiriliyor ve ulusal HIV/AIDS stratejilerinin hayati bir unsuru.
(Orijinal adı U=U. Detaylı bilgi için; www.kirmizikurdele.org/dokuz-soruda-b-esittir-b)

İşe girişlerde zorunlu HIV testi uygulaması

Rapordaki bir diğer önemli tespit ve öneri ise işe girişlerde zorunlu HIV testi hakkında; "İşe girişlerde sağlık raporunun işin gereklilikleri gözetilerek tasarlanması ve zorunlu HIV testinin kaldırılması gerekmektedir. Bunun önünün açılması amacıyla iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının değiştirilmesi konusunda çalışmalar yürütülerek HIV ile yaşayan kişilerin temel haklarına erişmeleri sağlanmalıdır.

HIV pozitif bireylerin sosyal hayata eşit katılımları önünde büyük bir engel ve sorun alanı olan çalışma hayatı hakkında daha detaylı edinmek isterseniz dokuz8haber için yazdığım Çalışma hayatında HIV ile yaşayanlara karşı ayrımcılık ve damgalama artarak devam ediyor!” başlıklı #hivbilgisi yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Ulusal HIV/AIDS Kongresi 2022 düzenleme kurulu adına nihai şekli Prof. Dr. Süda Tekin, Prof. Dr. Hayat Kumbasar-Karaosmanoğlu, Doç. Dr Asuman İnan, Prof. Dr. Deniz Gökengin, Prof. Dr. Halis Akalın, Prof. Dr. Behice Kurtaran, Prof. Dr. Fehmi Tabak, Prof. Dr. Yeşim Taşova ve aktivistler Canberk Harmancı, Çiğdem Şimşek ve Arda Karapınar tarafından verilen ve Sağlık Bakanlığı’na sunulacak olan raporun tam versiyonu buraya tıklanarak okunabilir.

Türkiye'nin HIV ve AIDS ve sebep olduğu sorunlarla mücadelesi tarihinde çok önemli bir işlevi olacağına inandığım belgeye katkı sunmaktan ötürü duyduğum mutluluğu da paylaşarak, rapora emek veren tüm bilim insanları ve aktivistlere teşekkür ediyorum.