Haber: Atilla Yoğurtçu

Sanat Meclisi yayımladığı açıklamada şu ifadelere yer veridi:


Yeni bir yıla başlamış olsak da sanat alanı için yeni diye bir şey yok… Yasak var, sansür var, nahoşluklar, fıkra gibi şeyler var, tepeden tırnağa dünle dolu bugün var, herkesin kendi başının çaresine baktığı dayanışma ve direniş yoksunu bir ‘yarına Allah kerim’ var. Yeni yılın ilk raporuna hoş geldiniz, içeri buyurun efendim, çekinmeyin: 

• Diyanet İşleri Başkanlığı, yılbaşı fetvasına tepki gösteren paylaşımından dolayı Sanatçı Volkan Konak hakkında suç duyurusunda bulundu. Hakkındaki suç duyurusunda, Konak tarafından paylaşılan, "Atatürk’ün kurduğu diyanetin koltuğunu işgal eden zat; insanlığın hizmetine ücretsiz sunulan dini maaşla icra etmek, eğlence ve de turizm alanında çalışan ve bu sektörlerin vergisinden maaş almayı içine sindirmek ancak sizin gibi bezirgân saltanatı süren kişilere yakışır. Bu akşam maaş ve ödeneklerinize katkı olması için bir kadeh de sizler için içiyorum. Lütfen kabul buyurunuz" seklindeki sözlerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10'uncu maddesi kapsamına uygun düşünce, eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kalmadığı, tahkir edici, sert ve incitici mahiyette İslam dinini ve İslam dinine inananları aşağılayan, İslam dinine saldırı niteliğinde olduğu ve alenen hakaretlerde bulunulduğunun gayet açık olduğu, bu nedenle Volkan Konak hakkında gerekli cezai takibatın yapılması suretiyle kamu davası açılmasını ve neticeden Başkanlığımıza bilgi verilmesini arz ve talep ediyoruz" ifadeleri kullanıldı. Sanatçı, olayın ardından X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Kutsal değerler ücretsiz icra edilir. Sanat ve müzik ise telifleri olan işlerdir. Ayrıca eğlence ve turizm sektöründeki emekçilerin, ekmeğinin üzerine basılmasına izin vermem. Benim ülkem, kimsenin cüzdanına veya makam arabasının bagajına sığmayacak kadar büyük ve kıymetlidir. Dürüst, onurlu, cesur ve uygar insanlara selamlar olsun” ifadelerini kullandı. 

• Tiyatro ve sinema sanatçısı Orhan Aydın, kişisel sosyal medya hesapları üzerinden “Türkiye Yüzyılı şahlandı” notuyla yaptığı paylaşımda, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeye çağrıldığını söyleyen Aydın, “Oyun turnelerim var yollardayım” diyerek, ifade vermeye salı günü gideceğini belirtti. İzmir’den turneye ara vererek İstanbul’a gelen ve 9 Ocak günü ifade veren Aydın, 2016 yılındaki bir sosyal medya mesajı nedeniyle ifadeye çağrıldığını öğrendi. 

• Bazı cemaatlerin hedef göstermesinin ardından 'Kızıl Goncalar' dizisine RTÜK tarafından verilen yayın durdurma kararı mahkeme tarafından onayladı. Yapımcı Faruk Turgut, kararı sosyal medya hesabından duyurdu: "Bu Akşam yayın yok. İdare mahkemesi ve Bölge idare mahkemesi RTÜK, verdiği yayın durdurma kararını onayladı. Kızıl Goncaların yayınını yapamıyoruz." Seküler Atatürkçü Levent (Özcan Deniz) ve tarikat gölgesinde çocuk yaştaki kızı evlendirilen Meryem'in (Özgü Namal) hikayesini anlatan 'Kızıl Goncalar' dizisi tarikat ve cemaatlerin hedefi haline gelmiş, afişlerine de boyalı saldırı düzenlenmişti. 

• Sendikalar, meslek birlikleri, dernekler, kooperatifler, sanat alanında çalışan emekçiler ve sanatçı “sansüre hayır” demek için İstanbul Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde basın açıklaması yaptı. Aralarında Oyuncular Sendikası, Sinema Emekçileri Sendikası, Sinema Oyuncuları Meslek Birliği ve Tiyatro Kooperatifinin de bulunduğu birçok kurumun çağrıcısı olduğu basın açıklamasını Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Ece Dizdar okudu. Eyleme katılanlar “Özgür sanat, özgür sinema”, “Bu daha fragman, film yeni başlıyor”, “Sansüre hayır, yaşasın özgür sanat”, “Susma haykır, sansüre hayır” sloganları attı. Açıklamada “Tiyatro, sinema, dizi film gibi sanatın her alanında sıkça gördüğümüz sansür uygulamalarının normalleştirilmesi, sansürün kendisinden daha tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Cezalandırma, yasaklama, soruşturma, hedef gösterme, tehdit etme, korkutma, aşağılama, engelleme, fiziki ve sözlü saldırı, kriminalize etme, ötekileştirme gibi yöntemlerle karşımıza çıkan sansür ile tüm yaratıcı alanların varoluşu tehdit edilmekte ve bir korku iklimi yaratılmaya çalışılmaktadır” denildi. Sansürün evrensel düzeyde tüm yaratıcı alanların ortak mücadele konusu olduğu belirtilen açıklamada, “Ülkemizde de Anayasa’nın 64. Maddesi açık ve nettir: Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır. Anayasa’da belirtildiği gibi sanat faaliyetleri, bizlerin tabiriyle ‘Sanatsal İfade Özgürlüğü’ yasalarla koruma altındadır. Yıllardır tadilat var gerekçesiyle son dakika iptal edilen tiyatro oyunları, ‘kamu güvenliği’ gerekçe gösterilerek iptal edilen konserler, gösteriler, sergiler, şehirlere girmesi engellenen ekipler, bakanlık tarafından verilen desteklerin geri çekilmesi, gösterimi durdurulan belgeseller ve sinema filmleri, iptal edilen festivaller… Sansürün doğurduğu sonuçlar sadece performansların, eserlerin engellenmesi ile de bitmiyor. Ekipler hedef gösteriliyor, binlerce çalışan ücretlerini alamıyor ve iş kaybına uğruyor” ifadeleri yer aldı. 

• Ağrı’nın Patnos ilçesinde 17 Ocak’ta oynanmak istenen “Qral û Travis” adlı Kürtçe oyun, kaymakamlık kararıyla engellendi. Yönetmen Selimoğlu, resmî kurumların böylesi kararlarla "gülünç duruma" düştüğünü söyledi. Selimoğlu, "Bugün Türkiye'nin onlarca kentinde aynı anda onlarca Kürtçe tiyatro oyunu oynanmaktadır. Her bir yasak kendi içinde onlarca Kürtçe oyun doğuruyor” dedi. Oyuncu Özer ise, söz konusu oyunun daha önce birçok dilde yayınlandığını ancak yasaklanmadığını ifade etti. Özer, "Tiyatro oyununun Kürtçe olması onlar için yeterli. Kürt kültürü ve diline karşı alınmış bir karar bu. İçeriğe bakmadan hemen yasaklama kararı verildi. Oyun Amerika'da geçen bir olayı anlatıyor. Bu karara karşın daha çok Kürtçe, daha çok Kürtçe tiyatro, daha çok kültür ve sanat çalışması yürüteceğiz” ifadelerini kullandı. 

• Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı kırsal Taşköprü Mahallesi yakınında Silvan, Hazro ve Lice ilçelerini Kulp ilçesinden Muş’a bağlayacak olan 700 metrelik viyadük yapımı için yapılan çalışmalarda yüklenici firma tarafından dinamit kullanılınca 2. Abdülhamid zamanında yapılan tarihi Taşköprü zarar gördü. Köprü ulaşıma kapatılırken, kırsal Taşköprü Mahallesi Muhtarı Kazım Aydın konuya ilişkin, "Yetkililer, 2-3 gün içinde çalışmalara başlayarak köprünün onarılacağını söyledi. Geçtiğimiz aylarda da köyümde birkaç ev bu şekilde dinamit patlatılması sonucu zarar gördüğü için vatandaşlarımız mağdur edildiklerini belirterek dilekçe verip şikayetçi oldular" dedi. 

• Gazeteci-yazar Mine Kırıkkanat, yazar Elif Şafak aleyhine açtığı intihal davasını kazandı. Kırıkkanat, Şafak'ın Bit Palas romanının 12 yıl önce yazdığı Sinek Sarayı romanından intihal olduğu gerekçesiyle dava açmıştı. İki yıl süren dava sonunda mahkeme Kırıkkanat'ın açtığı davayı kabul etti. Mahkeme, Elif Şafak'ın Mine Kırıkkanat'a maddi ve manevi tazminat ödemesine karar verdi. Kırıkkanat, mahkemenin bu kararını sosyal medya hesabından duyurdu. 

• İstanbul Avcılar’da Sanat Meclisi ve Avcılar Belediyesi tarafından organize edilen “Mehmet Esatoğlu 55. Sanat Yılı” etkinliği polis ablukası altında gerçekleşebildi. Etkinlik başlamadan saatler önce Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi kapısını tutan güvenlik kuvvetleri izleyicilerin birçoğunu kimlik araştırması yaparak etkinlik salonuna almadı. Üç yüzün üzerinde izleyicinin katıldığı etkinlikte onlarca yurttaş kapıdan geri çevrildi. Etkinliği haber yapmak için salona girmeye çalışan Can TV kameramanları da belirsiz gerekçelerle salona alınmadılar. 

Gözlerinizi bir an kapatın, eğitime dair sorunların okulları tümden kapatarak kökten çözüldüğü fantastik bir ülkeye ait bir film canlandırın kafanızda. Bakarsınız ilginç gelir; sağlık, ulaşım, adalet, sanat ve hayatın her alanına bu pratik çözümle yaklaşan yeni eserler sıralanır arkasından, köşeyi dönersiniz. “Kalk evladım üşüteceksin, yerine geç” diyen ninenizin dürtmesiyle rüyanız bölünür belki ama yapacak bir şey yok, ayrıca bunun konumuzla da ilgisi yok.