AKP-MHP’nin yeni seçim yasası tasarısı garip bir telaşa yol açmış durumda. Anketler, anketler… Hesaplar, hesaplar… Bir seçim yasa tasarısından sonra “İşte yine yaptı oyununu” girizgâhı ile başlayan ağıtlar. Gerçekten mi? Sorun oy dağlımı ya da ittifak sorunu mu? Ülke pamuklara sarılmış da muhalefetin tek şansı, seçim yasasının değişmemesi mi? Eğer böyle ise amiyane tabiriyle, çek kuyruğunu gitsin.
Demek her an; DEVA, Gelecek ve Saadet ittifaktan ayrılabilir, yüzde 7 barajını aşabilir ve bütün planlar alt üst olabilir… Demek 20 yıllık iktidarın, özellikle son 10 yılında; içeride, dışarıda, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, turizmde, çevrede yaşanan rezaletler bu üç siyasal İslam tabanlı partinin ittifaktan ayrılması ile unutulacak ve tekrar AKP-MHP’ye mahkûm kalacağız...
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin değil, İYİ Parti ve diğer üç partinin mecburi adayıdır. Zaten dikkat ediliyorsa adaylığına itirazlar diğer ortaklardan değil, CHP seçmeninden gelmektedir. Eğer ortada bir mahkûmiyet var ise o da diğerlerinin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına olan mahkûmiyetidir. Siyasal İslam ve devlet milliyetçisi tayfa sahip olduğu tüm güvenilirliği kaybetmiştir. Mevcut yetkilerle; kendilerine yaşam alanı bırakmayacak, yapılanmadan uzak tutacak bir başkanın seçilmesi halinde hiçbirinin varlığı ayları geçemez. Buna AKP ve MHP de dâhildir.
Bütün araştırmalarda; hem Türk, hem Kürt, hem Alevi hem de Sünni tayfanın üzerinde oydaştığı bir isim var: Ekrem İmamoğlu. Yapısında tıpkı Erdoğan gibi kontrol edilemezlik bulunan, kafasına koyduğunu yapan, ekip çalışması ve kadınlara tanıdığı olanaklarla, AKP-MHP’nin bile seçim yaklaştıkça uzak durmaya çalıştığı popülaritede bir aday.
İttifak bozulur ve Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben elimden geleni yaptım, yumuşak geçiş için çaba gösterdim. Görünen o ki diğer muhalefet partileri Millet İttifakı ile yollarını ayırma kararı vermiş bulunuyor. Bu durumda CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’dur” diye bir açıklama yaparsa, hiçbir siyasal İslamcı liderin şansı kalmaz. İmamoğlu rüzgârı yalnız başkanlığa değil “İBB’de çektiğim sıkıntıları bana yaşatmayın, Meclis desteği verin” çağrısı CHP’nin TBMM’de de güçlenmesine yarar.
Kısacası Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın adaylık açıklamalarının bir türlü resmiyete kavuşmaması -ki Erdoğan’ın aday olmayacağına inancım hala tam- bu satranç oyununun gizli hamleleridir. Millet İttifakı içerisinde, kurucusu CHP dışındaki partilerin rahat hareket etme şansı yoktur. Siyasal İslamcı partiler hesap işlerini iyi bilirler. Kılıçdaroğlu onlar için büyük bir şanstır. İmamoğlu gibi bir kimliğin yönetiminde geçecek iki dönem başkanlıktan sonra kimsenin onları hatırlamayacağını iyi bilirler.
Risk alırlar mı? Ayrılmaları halinde, bugün “ortaklar istiyor” diyerek sakinleştirilmeye çalışılan CHP tabanının, İmamoğlu baskısını şimdikinden çok daha sert yapacağını herkes biliyor. Halep oradaysa, arşın burada.