Gazeteci Sedef Kabaş 49 gündür cezaevinde. "Cumhurbaşkanına hakaret", "kamu görevlisine hakaret" gerekçesiyle en uzun tutukluluk süresi gazeteci Sedef Kabaş'ın dosyası oldu. 

Bugün yapılacak duruşmaya RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Sanatçı Melike Demirağ, Sedef Kabaş'ın avukatları Doğuşcan Aydın Aygün ile Uğur Poyraz ve çok sayıda gazeteci katıldı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve CHP Milletvekili Utku Çakırözer de duruşmayı takip ediyor.

Duruşma salonu küçük olduğundan içeriye çok az kişi girebildi.

Gazeteci Sedef Kabaş ve Cumhurbaşkanı avukatları duruşmada hazır bulundu.

"GERÇEKLERİ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM"

Duruşma Sedef Kabaş'ın savunmasıyla başladı:

"Mevcut iktidarın bana ve bize yaşattıklarına rağmen gerçekleri söylemeye devam edeceğim." Hakim, “kendini anlatma” diyerek savunmasını kesti.

Sedef Kabaş savunmasına devam ediyor:

"Hakkımda açılmış tek bir dava yoktur. Gazeteci olmak dışında bir eğitmen olarak öğrenciler yetiştirdim, konferanslar vermiş, danışmanlık yapmış biriyim.Geçtiğimiz yıllarda başka bir konuşmam AKP'liler tarafından montajlanarak yayınlanmıştır. Konuşmamın içeriği kasıtlı bir şekilde çarpıtılmış ve kamuoyuna izletilmiştir. Merak ediyorum acaba hukuk karşısında hakkımı aramak bu husumetin sebebi midir?

Bu kişiler şimdi de atasözünden hakaret çıkarıp cezalandırılmamı istiyorlar. Ben bugün IŞİD üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde olsaydım serbest olacaktım, uyuşturucu ticareti yapsaydım rahat rahat dolaşacaktım. Öcalan'la görüşüp mektubunu okusaydım görüşleri referans alınan bir akademisyen olacaktım, Fethullah Gülen ile fotoğraf çektikseydim gözde bir bakan olacaktım. Otele çöküp, devlet ihalelerine çöküp millete ana avrat küfretseydim suçlu olmayacaktım."

"CUMHURBAŞKANINA HAKARET ETMEDİM, EDİLMESİNİ DE ONAYLAMAM"

Sedef Kabaş, ifade özgürlüğü ile ilgili AİHM kararlarından örnekler veriyor savunmasında.

"Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm ve takdir edersiniz ki bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir.

Konuşmasını özetleyen Kabaş, "Malum atasözünü kendimce yumuşatarak örnek verdim. Hakaret kastım olsa sözün orjinalini kullanırdım. Uğur Dündar da tereddütsüz müdahale ederdi. İzleyicilerden de bu yorumda ikaz, uyarı, eleştiri yapan olmadı. Hatta 6 gün boyunca RTÜK'ten de ses çıkmadı.

Takvim gazetesi manşetten beni açıkça hedef göstererek ilk kurşun atıldı. Polisler gözaltına aldı ama çağırsalardı giderdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı insan hakları eylem bildirgesine göre insanlar artık gece yarısı gözalına alınmayacaktı. Söz başka eylem başka.

Koro halinde bakanlar, RTÜK başkanı, AKP'liler beni suçlu ilan etti, mahkeme kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti. Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonra epey bekletildik, insan ister istemez düşünüyor acaba göklerden gelen bir emir mi var diye.

Günümüz Türkiye’sinde hukukun tersten işletildiği bir tablo var karşımızda. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar. Sözlerimde Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan'ın ismini bile kullanmadım ama üzerine alındı. Bunların hepsi eleştiri, hakaret olarak kabul edilemez. Aksi halkın haber alma hakkını gasp etmek anlamına gelir bunları anayasamız ve AİHM diyor. 

"DÜNYANIN HİÇ BİR HUKUK DEVLETİNDE YAŞANMAYACAKLARI YAŞATTILAR BANA"

Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana. Sözü ve kalemi dışında gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum. Sizce bir atasözünden zorlama bir şekilde hakaret suçu çıkaranların hakaret sicilinin bu kadar kalabalık olması garip değil mi?

Hakaret edenlere 'iyi bir ivme yakaladık' diyenlerin yaptığı suça teşvik değil midir? Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin sürekli hedef gösterilmesi gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını engellemek değil midir? Bir gazetecinin karşısına çıkmadan suçlu ilan edilmesi, siyasi erki elinde tutanlar tarafından yapılması hukuka bir hakaret değil midir? Bir şiir yüzünden hapis yatmış birinin atasözü nedeniyle bir gazetecinin hapis yatmasını istemesi hayatın bir cilvesi değil mi? İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatımı ve tahliye edilmeyi talep ediyorum."

Sedef Kabaş, hakimin sorusu üzerine "Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum, çünkü suçsuzum" dedi.

SAVCI TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLMESİNİ İSTEDİ

Savcı mütalaasında Sedef Kabaş'ın cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Karar için ara verildi. 

Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz, müştekilerin avukatlarının salonda bulunması nedeniyle “neden salondalar, beyanlarının alınmasını istiyoruz” dedi. Bu sırada Cumhurbaşkanı’nın avukatı Ferah Yıldız "Siz mi biliyorsunuz" diye karşılık verdi.

Avukat Poyraz’ın sözleri üzerine Cumhurbaşkanı'nın avukatlarından biri “Oldu, Cumhurbaşkanı salona mı gelsin?” diye karşılık verdi.

Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı'nın avukatları şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini söyledi. Soylu’nun avukatı Kabaş’ın biraz önceki savunmasında geçen “Soylu'nun soyadına ihanet edercesine” sözlerinden dolayı da şikayetçi olduklarını belirtti.

Duruşma savcısı, müştekilerin suçtan zarar görme ihtimaline karşın davaya katılması talebinin kabulüne karar verilmesini istedi.

"BU ÜLKEDE ERDOĞAN'IN TALEBİNE KARŞI DURACAK HAKİM VAR MIDIR?"

Avukat Uğur Poyraz beyanda bulunuyor: 

"Bu ülkede Tayyip Erdoğan’ın talebine karşı duracak bir hakim var mıdır? Bu kararı verecek hakimin sürülmeyi göze alması gerekir. Ülkede hukuk olmayınca matufiyet şartı mı anlatıyorsun diyebilirsiniz. Bu dava burada bitmeyecek. Hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’e de başvuracağız. Ben hiç güce tapmadım, sizin de güce tapmamanızı temenni ederim.

Kabaş'ın avukatı Kerem Altıparmak, "Cumhurbaşkanı’nın avukatı müvekkilinin buraya gelmeyeceğini söyleyerek açıkça ayrıcalık istiyor" dedi. Bu sırada avukat “ne alakası var ya” diyerek Altıparmak’ın sözünü kesti.

Altıparmak, zarar gören kişilerin gelip mahkeme salonunda şikayetini anlatması gerektiğini söyledi:

"Eğer Anayasayayı ve AİHS’i tanıyorsanız bu katılma taleplerini kabul edemezsiniz."

Hakim, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu davaya katılma taleplerini kabul etti. Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Kabaş'ın programda Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili yorumlarda bulunduğu, konuşmasını bitirmeden dava konusu sözleri sarfettiği, akabinde Twitter'dan tekrarladığı, Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı makamı ve Beştepe'yi kast ettiği, bu nedenle savunmasının cezadan kurtulma amacı taşıdığı, sanığın suç işleme icrası kapsamında alenen Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu işlediği ve 299/1-2 kapsamında cezalandırılması, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik “soyadına ihanet içinde olduğu” sözlerinden dolayı 125/1-2-3/a kapsamında cezalandırmasını, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

"EN ÜST SINIRDAN CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUZ"

Cumhurbaşkanı ’nın avukatı Ferah Yıldız, "Sanık daha önce de Cumhurbaşkanı'na hakaret etmiştir, bu nedenle en üst sınırdan cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.

Süleyman Soylu’nun avukatı, "İfade özgürlüğünün sınırı başkalarının itibarının korunması hakkıyla sınırlıdır. Somut olayda bir kamu yararı yoktur, müvekkilime soyadı üzerinden hakaret edilmiştir. Avukatlar, aihm’e gideceklerini söyleyerek Mahkemeyi etkilemeye yönelik sözler etmiştir. Biz de takip edeceğiz. Her platformda izah edeceğiz. Bizim müvekkillerimiz kamuya maloldu diye şeref ve haysiyetleri de ortada değildir. Sanığın üst sınırdan cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi.

"YETER Kİ ADALET TESİS OLSUN"

Savcı mütalaasını üzerine Sedef Kabaş'ın beyanı soruldu.

Kabaş, "Yargılanmaktan korkmuyorum yeter ki adalet tesis olsun. Bu suçu işleyen herkes eşit şekilde cezalandırılsın, suçtan zarar görenler eşit şekilde korunsun. Bizi kutuplaştırıcı bir dil kullanmaması gerektiğini söylediğim sözlerimden hakaret çıkarmak da ironidir. Tweet meselesinde bir link kampanyası oluşturuldu, bu yüzden hiçbir yorum yazmadan bunun atasözü olduğunun bilinmesi için tweet attım. O sırada hakkımda ana avrat küfür ediliyordu. 25 yıldır canlı yayın yapıyorum, bir tek kez herhangi birine hakaret ettiğimi kimse söyleyemez" dedi.

Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

SEDEF KABAŞ TAHLİYE EDİLDİ

Gazeteci Sedef Kabaş'a "Cumhurbaşkanına hakaret"ten 2 yıl 4 ay ceza verildi. Sedef Kabaş tahliye edildi.