Haber: Sabri Kırdar
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan çağrıyla Attalos Heykeli önünde toplanan yüzlerce Antalyalı Reşit Kibar’ın öldürülmesini protesto etti.
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Kadriye Tuğcu okudu.
Kadriye Tuğcu; Dün sabah saatlerinde Artvin’in Hopa ilçesi Cankurtaran Mevkiinde devleti 600 milyon zarara uğratması ile tanınan EFOR maden şirketi'nin sahibinin diğer şirketi olan Yapı-Soy Beton’un ormanlara yönelik saldırısı ve ağaç kesim işlemlerine başlamasını engellemeye çalışan halka silahlı saldırıda bulunulmuştur. Ormanına, ağacına, deresine suyuna sahip çıkan halka ateş açılmıştır. Yapı Soy Beton şirketinin yöneticisinin şirket adına kayıtlı silahıyla şirket çalışanı katliamı gerçekleştirmiştir. Açılan ateş sonucunda Reşit Kibar hayatını kaybederken bölge halkından Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu’da yaralanmıştır.
Tüm bu yaşananlar iktidar ve sermayenin kar hırsının bir sonucudur. Bu kar hırsıyla yıllardır ormanlarımıza derelerimize, vadilerimize saldıran sermaye, doğamızı katlettiği gibi canlarımızı da almaktadır. AKP iktidarının talan ve yağma politikalarının bir sonucu olarak yaşam alanlarımızı yok etmek isteyen sermaye doğayı ve yaşamı savunan köylüleri gözaltılar, tutuklamalar ve tehditlerle yıldırmaya çalışmış, yıldıramadığını anlayınca da doğrudan hedef gözeterek silahlı saldırılarla mücadelemizi geriletmeye çalışmaktadır” dedi.
Bizler biliyoruz ki; bu saldırı ilk değil son da olmayacak diyen …………………….. açıklamasının devamında şunları ifade etti; 2011'de yine Hopa’da doğasını ve yaşam alanını savunduğu için katledilen Metin Lokumcu'nun, 2017 yılında Finike’de ormanları yok eden mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadele sonucunda katledilen Ali Ulvi- Aysin Büyüknohutçu’nun deliller ortada iken bir türlü sonuçlanmayan dava süreçleri devam ederken, dün yine Hopa’dan açık bir cinayet haberiyle sarsıldık.
Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Artvin'de Cerattepenin kalbini söken, İşkencedere vadisini talana açan, Akbelen'i yağmalayan, Heslerle, Jeslerle, derelerimizi kurutan, maden faaliyetleri ile sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların karlarına kar katması için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılmaktadır.
Bugün sadece tetikçinin tutuklandığını, silahın sahibinin ise serbest bırakıldığını öğrendik. Ali Ulvi-Ayşin Büyüknohutçu cinayetinden de biliyoruz ki bu tür girişimler asıl azmettiriciyi ört bas etme ve koruma girişimleridir. Sadece tetikçi değil cinayet işlenen silahın sahibi ve firmanın da sahipleri olanlar esas suçlulardır ve hesap vermelidirler.
Ormanlarımızı, vadilerimizi, derelerimizi, topraklarımızı, maden şirketlerine, yağmacılara, talancılara ve AKP'ye teslim etmeyecek sermayenin saldırısına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede, katledilen bütün arkadaşlarımızın bütün çevre savunucularının hesabını hem AKP'den hem de şirketlerinden soracağız.
Ama hem yaşam alanlarımızı kar uğruna talan edip hem de doğasını korumak isteyen halkın, yaşam savunucularının üzerine ateş açarak katleden çeteler bilsin ki; bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde karşınızda duracağız. Güvendiğiniz siyasi iktidar, onun işbirlikçileri, iş makinalarınız, silahlarınız, joplarınız ve kalkanlarınızla yaşam alanlarımızdan defolup gideceksiniz.