SES, 14 Şubat Cuma günü ağız ve diş sağlığı hizmetleri verilen tüm kamu sağlık kurumlarında iş bırakılacağını açıkladı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Sağlıkta dönüşüm programının sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik etkilerini günümüzde çok daha derinden yaşamaktayız. Ekonomik darboğaz gerekçe gösterilerek tasarrufun öncelikle kamudan ve kamusal hizmet veren emekçilerden başlanarak yapılması sadece özlük ve mali haklarımızı değil nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetini de etkilemektedir. Sağlık emekçisi ve halkı karşı karşıya getiren bu sistemde en çok zarar görenlerin başında ağız ve diş sağlığı alanında çalışan kamu emekçileri gelmektedir. Bu nedenle aşağıdaki sorunların çözülmesi için Sağlık Bakanlığı’nı uyarıyor ve 14 Şubat 2025 tarihinde iş bırakıyoruz.
Mesleki özerklik yitimi; üretilen emeğe yabancılaşma, hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar örgütleri aracılığı ile karar alma süreçlerinde yer alamama, emeğinin karşılığını alamama; emekliliğe yansıyan temel ücretlerdeki düşük oranlar, gelirlerini arttırmak için yaşanan performans baskısı ve fazla çalışma vb. Hal böyleyken birimler arasında teşvik ödenmesinde ki farklılıklar da eşitsizliğin tuzu biberi olmaktadır.
MHRS sisteminin çökmüş olması ve ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşamama; randevu sürelerindeki yetersizlikten kaynaklı nitelikli sağlık hizmeti sunmak imkânsız hale gelmiş durumdadır. Bu aynı zamanda toplumun, sağlık hizmetine erişimine en büyük engel olmaktadır. Bakanlık karşılanamayan randevu talebini randevu süreleri azaltıp daha fazla randevu vererek hem hekimleri çalışamaz duruma getirmekte hem de randevu bekleyen hastalarla, sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmektedir. Sağlıkta şiddetinin önemli nedeni de burada yatmaktadır.
Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde kullanılan malzemelerin kalitesinin düşüklüğü; hem hekimleri hem de toplum sağlığını doğrudan etkilemektedir. Uzun yıllardır sadece erişilebilir sağlık hizmeti sunma hedefinde olan Sağlık Bakanlığı kamusal, erişilebilir, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti görevini yerine getirmelidir.
Alt yapı ve öğretim üyesi olmadan açılan üniversiteler; diş hekimlerinin yeterli eğitimi almadan meslek hayatına başlamalarına neden olmaktadır. Meslek içi eğitimlerle diş hekimlerin eğitim ihtiyacı piyasanın insafına bırakılmıştır. Kamunun, hekimlerin mesleki eğitimi ile ilgili nitelikli eğitim planlanması yapması gerekmektedir.
Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde tedavi edici hizmetler; emeğin yoğun olduğu bu hizmetler aynı zamanda çok fazla bütçeye gereksinim duyar. Koruyucu sağlık hizmetleri perspektifiyle ağız ve diş sağlığı politikası yeniden elen alınmalıdır. Bu planlama yapılırken sağlık emekçileri ve toplumun katılımını artıracak bir yöntem izlenmelidir. Ağız diş sağlığı merkezlerinin yaygınlaştırılması ve bu alanda koruyucu sağlık hizmetlerinin yeterli düzeyde verilmesi toplumsal bilinci yükselteceği gibi iş yükünü ortadan kaldıracaktır.
Popülist sağlık hizmeti sunumları; sağlık turizmi uygulamaları ile paralı hale getirilen, emekçileri ve halkı sömüren hizmet anlayışından vazgeçilmelidir. Bu ülkede yaşayan herkes için ağız ve diş sağlığı hizmetleri ücretsiz hale getirilmelidir.
Ağız ve diş sağlığı birimlerinde eksik istihdam; tüm meslek gruplarını etkilemektedir. Nitelikli sağlık hizmeti önünde en büyük sorunlardan olan eksik istihdam çalışanların iş yükünü arttırdığı gibi iş barışını da bozmaktadır. Bu nedenle kamu ağız ve diş sağlığı merkezlerinde çalışmak, ekonomik, özlük ve demokratik haklar açısından cazip hale getirilmelidir. Kamu ağız ve diş sağlığı kurumlarında diş hekimi ve ağız diş sağlığı teknikerleri başta olmak üzere kadrolu ve güvenceli istihdamla meslek mensuplarının sayısı arttırılmalıdır.
Mesleki gelişimin desteklenmemesi; teknolojinin giderek yaygınlaştığı, bilimsel bilginin giderek güçlendiği günümüzde diş hekimlerinin mesleki gelişimlerinin önündeki engeller kaldırılmalı sürekliliği olan kamusal eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır.
Ücretlerde adaletsizlik; eksik tıbbi malzeme ve cihazlara rağmen artan hasta sayısı ile iş yükü artan sağlık emekçilerinin maaşlarında da adil bir düzenlemeye ihtiyaç duymaktadır. Aynı işi yapmalarına rağmen ADSM’ler ve ilçe devlet hastaneleri başta olmak üzere kamu da farklı kurumlarda farklı ücretlendirmelerle karşı karşıya kalan emekçiler arasındaki bu farklı ücretlendirmeler ortadan kaldırılmalıdır.
Yönetici baskısı, mobbing ve angaryalar, disiplin sopası; ağız ve diş sağlığı birimlerinde emekçiler liyakatsiz yöneticilerin baskı ve mobbingine maruz kalmaktadır. Disiplin cezalarıyla hem maaştan hem teşvikten kesinti yapılması çalışanlar için tehdit oluşturacak boyuttadır. Yine belirli rapor ve yıllık izin günleri üzerinde yapılan kesintiler bir performans baskısı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler sınıfındadır; ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan mekanlar yeterli, standart ve güvenli çalışma koşullarını sağlamamaktadır. Özellikle ortez, protez vb. üretimlerin yapıldığı mekanların birçoğu da emekçilerin sağlığını tehdit eder boyuttadır. Bu nedenle ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan bütün birimlerin işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uygun hale getirilmesi ve işçi sağlığı ve güvenliği komitelerinde emekçilerin örgütlü yapıları aracılığıyla temsiliyetinin sağlandığı, denetimlerin yapılabildiği demokratik mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir.
Mesai kaydırma, mesai dışı vb. esnek çalışma modelleri, son zamanlarda yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Emekçilerin her gün yeniden nitelikli ve güvenli ağız diş sağlığı hizmeti üretebilmesi dinlenme hakkı ile sağlanır. İyi bir sağlık sistemi için bağımsız ve mesleki açıdan, sosyal ve hatta kültürel açıdan kendini geliştirme olanaklarına sahip meslek mensuplarının varlığı kritik önemdedir. Bunun içinde yeterli dinlenme, kendine zaman ayırabilme ve ekonomik açıdan da rahat bir yaşama ihtiyaç vardır. Bu nedenle esnek çalışma modellerinden vazgeçilmelidir.”