Muazzez Akkaya, Mülkiye Mektebi'nin 1950'li yıllardaki öğrencisi olarak Cemal Süreya ve Sezai Karakoç'un ilgisini çekti. İki ünlü şair, Muazzez Akkaya'yı etkilemek adına bir iddiaya girdi. İddiaya göre, Muazzez'in gönlünü kazanan şair, diğerinden soy ismindeki bir harfi sildirecekti. Bu iddiayı Cemal Süreya kaybetti ve "y" harfini soy isminden çıkardı. Sezai Karakoç ise Akkaya için "Mona Roza" adlı şiiri kaleme aldı. Akkaya, o döneme ışık tutarak, yaşamı hakkında Anadolu Ajansı'na açıklamalarda bulundu. Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç ve Cemal Süreya'nın sevgilerine karşılık vermediğini belirterek, sonraki yıllarda evlenip aile kurduğunu ve uzun yıllar mutlu bir yaşam sürdüğünü paylaştı.
Akkaya, özetle şunları dile getirdi:
"SÜREYYA CEBİME ŞİİRLER KOYARDI"
"Cemal Süreya daha çok cebime şiirler koyardı. Sonra sınıfa girince aynı şiiri tahtada da görürdüm. Şiirlerin ona ait olduğunu sonradan öğrendim. Ben o dönem bu şekilde bir arkadaş edinmeyi, ilerletmeyi hiç düşünmedim.
"KARAKOÇ BENDEN KÜÇÜKTÜ İLK HANDİKAP OYDU"
"Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktıkları bazı fikirler var, 'erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı' gibi. Annem-babam, çevremdeki herkes de böyleydi. Sezai Karakoç da benden 1-2 yaş kadar küçüktü, benim için ilk handikap oydu zaten. Bu nedenle ihtimalini bile düşünmedim çünkü kafamda yaş konusu yerleşmişti."
"SOY İSMİNDEN BİR HARFİ AYNI MASADA OLDUĞUMUZ İÇİN SİLDİRDİ"
"Benimle gelip konuşmaya hiç çalışmadı. Bir iddiaya girmişler, onun sonucu soy isminden bir harfi attığı doğru. Hangimiz daha ileride olursak, diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye iddiaya girmişler. Bu olay olduğunda Mülkiye'nin kafesinde arkadaşlarımızla oturuyorduk. Arkadaşlarım yanlarında Sezai Karakoç'la gelmişti. Aynı masadaydık. Sonra diğer arkadaşlar kalkıp gidince ve sadece Sezai Karakoç'la benim masada kaldığım anı görünce Cemal Süreya, soy isminden bir harfi sildirmiş. Bana böyle izah etmişlerdi."
"EŞİMLE MUTLU BİR HAYATIM OLDU"
"Üniversite 2. sınıftaydık. Yazdığı şiirleri bana vermek için çok uğraşıyordu, ben mecburen tekrar ısrar etmesin diye alıyordum. Ama dediğim gibi o zamanlar okuldan biriyle arkadaş olmayı, ikisinden birini tercih etmeyi hiç düşünmedim. Okul sonrası seçtiğim eşim, o da Mülkiye mezunu olan rahmetli Orhan Giray'la çok mutlu bir hayatım oldu, 4 güzel evlat yetiştirdik."
"KEŞKE O ŞİİRLERİ SAKLASAYDIM"
"Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum. Evlenirken problem olmasın diye düşünerek ablamın evinde bir yere koymuştum. Sonra da eşimle bir sorun yaşamayalım diye geri almadım. Maalesef orada da şiirler zamanla telef oldu. Buna gerçekten üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım."
"KARAKOÇ'U VEFATINDAN BİR AY ÖNCE GÖRDÜM"
"Böyle bir duruma sebep verdiysem diye üzülüyorum ama bir yerden de teselli oluyorum çünkü hiçbir yakınlık göstermedim, umut vermedim. Ancak üzüldüğüm bir şey var, Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Ama beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim."
"EŞİMİN YAZDIĞI ŞİİR HEP HATRIMDA"
"Rahmetli eşimle çok mutlu günler geçirdik, iyi ki de onu seçmişim. Eşimle bu konuları hiç konuşmadık ama belki de haberi vardı. Çünkü bana küçük bir şiir de yazmıştı. Dizeleri hatırımda, ezberimde, 'İsterim ömrümce, buldum ben gönlümce/Gözlerimde yaş, arzuyla demlenince' böyle bir şiirdi. Belki çok küçük bir şiir ama emek verip, buna uğraşması benim için çok kıymetliydi."