DEM Parti İstanbul milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Türkiye siyasetinin en önemli ve renkli isimlerinden biri olarak yeniden gündemde. Senaristlik, yönetmenlik ve yazarlık gibi çok yönlü kimliğiyle tanınan Önder, "çözüm süreci"nin kilit aktörlerinden biri olarak, PKK lideri Abdullah Öcalan ve hükümet arasındaki görüşmeleri yürüten İmralı heyetinde yer alıyor.

Çözüm Sürecinin Önemli İsimlerinden:

Şubat 2025'te Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" adlı basın açıklamasının açılış konuşmasını yapan Önder, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde önemli bir yere sahip.

Tbmm'de Kürtçe Tartışması! Sırrı Süreyya Önder Tbmm Başkanı'nın Sünnetine Uydum

Çocukluktan Siyasete Uzanan Yolculuk:

1962'de Adıyaman'da doğan Önder, sosyalist bir ailede büyüdü. Babası TİP Adıyaman kurucularından, dayısı ise Said-i Nursi'nin talebesiydi. Kürtçe konuşulan bir çevrede Türkmen bir aileye mensup olması, "Kürt sorunu"na farklı bir perspektiften bakmasını sağladı. Ortaöğretim yıllarında sosyalist fikirlere yönelen Önder, 1978'de Maraş Katliamı protestosunda tutuklandı.

O, çevresindeki hemen hemen herkesin ana dilinin Kürtçe olduğu Adıyaman'da Türkmen bir ailenin mensubuydu.

İlerideki röportajlarında Kürtler arasında Türkçe'yle derin bir ilişki kuramamasının, kendisinin "Kürt sorunu"na bakışını etkilediğini söyleyecekti.

Anlattığına göre, orta öğretim yıllarında, babasından kalan bazı edebiyat kitaplarını bulup okumaya başlamasıyla sosyalist fikirlere yöneldi.

Gençliğinde devrimci, sosyalist gruplar içinde yer aldı.

1978 yılında Adıyaman Lisesi'nde öğrenciyken Maraş Katliamı'nı protesto için düzenlenen gösteriye katıldığı için tutuklandı. Bu ilk tutuklanması olacaktı.

sırrı sureyya onder

CEZAEVİNDE GEÇEN GENÇLİK YILLARI

Liseyi bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanıp başkentin yolunu tuttu.

Burada devrimci siyaset içinde yer almaya devam etti.

12 Eylül 1980 darbesi olduğunda 18 yaşındaydı.

Ertesi yıl siyasi çalışmalarından dolayı gözaltına alındı, işkence gördü ve Mamak Cezaevi'ne gönderildi.

Yedi yıl hapis yattı.

Cezaevinden sonra değişmiş bir Türkiye'de dışarı çıktı.

İstanbul'a giderek kamyon şoförlüğü dahil çeşitli işlerde çalıştı. Bir dönem yurt dışında kaldı.

SİNEMA VE YAZARLIKLA TANINMASI

Babasını kaybettikten sonra kentin tek fotoğrafçısında çırak olarak çalışmaya başlaması, fotoğrafçılık ve dolaylı olarak sinemaya adım atmasını sağlamıştı.

Sinemaya, okumaya, yazmaya ilgisi hep büyüktü.

Cezaevi sonrası bir yandan farklı işlerde çalışırken bir yandan sinema ve yazarlığa ilgisini sürdürdü.

Bu dönemde edebi metinler kaleme aldı. Barış Pirhasan'ın senaryo kursuna katıldıktan sonra senaryo yazarlığına yoğunlaştı.

2006'da "Beynelmilel" filminin senaryosunu yazdı. Filmin yönetmenlerinden biriydi.

Önder'in hayatından esintiler taşıyan ve kendisinin de küçük bir rol oynadığı film, farklı festivallerde beğeni kazandı.

Bunu 2008'deki "O… Çocukları" filminin senaryosu izledi.

"Emret Komutanım", "Sis ve Gece", "Ada: Zombilerin Düğünü", "F Tipi Film", "Ejder Kapanı", "Mar", "Düğün Dernek" ve "Yeraltı" gibi filmlerde senarist, yönetmen, senaryo danışmanı ve oyuncu olarak yer aldı.

ÜLKE TV VE KANAL 24'TEKİ PERFORMANSI

Türkiye kamuoyu artık onun adını duymaya başlamıştı.

2010'da Birgün ve ardından Radikal gazetesinde köşe yazıları yazdı.

Önder, farklı bir solcu profili çiziyordu.

İslamcı-muhafazakâr kesimle de diyalog geliştirebilen biriydi. Bu kesimin TV'lerine çıkıyor, gazetelerine röportaj veriyordu.

Özellikle Ülke TV'de yayımlanan "Meksika Sınırı" programında konuk ve Kanal 24'teki "Kafa Dengi" programında programcı olarak performansı, muhafazakâr çevrelerde de dikkat çekmesi açısından önemli oldu.

PARLAMENTER SİYASETE YÖNELİŞ

2011'de ise hayatı parlamenter siyasete doğru evrildi.

Önder, o yıl yapılan genel seçimlerde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku'nun bağımsız adayı olarak İstanbul milletvekili seçildi.

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) öncüsü ve Kürt siyasi hareketinin o dönemdeki temsilcisi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) saflarında yerini aldı.

2013'te, Kürt siyasetini ve Türkiye'nin sol muhalefetini aynı çatı altında birleştirmeyi hedefleyen HDP'nin kurulmasıyla daha da önemli bir isim haline geldi.

HDP'nin eş genel başkan yardımcısı oldu.

GEZİ EYLEMLERİNDEKİ ROLÜ: 'AĞAÇLARIN DA VEKİLİ'

Önder, HDP'nin kurulması öncesi 2013'teki Gezi Parkı eylemlerinde yer alan ilk milletvekiliydi.

Eylemlerin ilk günlerinde diğer göstericilerle biber gazına maruz kaldı, hatta omzuna biber gazı kapsülü isabet etti ve hastaneye kaldırıldı.

İlk günlerde Gezi Parkı'na giren iş makinalarının önüne geçip görevlilerle tartışmaya girdiğinde "Ben ağaçların da vekiliyim" demişti.

Ancak ilerleyen günlerde BDP'lilere eylemlere yeterli katılım göstermeme eleştirisi getirildi ve bu, o dönem devam eden "çözüm süreci" görüşmelerine yoruldu.

Önder ise Nuçe TV'ye çıktığında Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) atfen "Türkiye yanıyor, dünyanın en büyük isyanlarından biri... DTK tek cümleyle destek açıklaması yapmadı" diyerek içinde yer aldığı hareketi eleştirmişti.

Bununla birlikte Önder, o dönem "Kürtler Gezi'ye katılmadı" eleştirilerini de doğru bulmadığını söyledi.

Eleştirileri, "Çok değil, daha bundan bir, bir buçuk yıl önce Roboski Katliamı oldu. Gezi Parkı eylemi etrafında örgütlenen vicdanın yüzde biri buna bir tepki gösterseydi eğer, bugün Kürtlerin yüzde yüzü üzerinde, Kürt halkının genelinde karşılık bulurdu" diye yanıtladı.

İMRALI, KANDİL, DOLMABAHÇE…

Sırrı Süreyya Önder, Türkiye'de 2013-2015 arasındaki "çözüm süreci" olarak adlandırılan dönemin en önemli isimlerden biriydi.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın hapis yattığı İmralı Cezaevi'ne ve Kandil'e giden ekipler içinde yer aldı.

Avrupa'da Kürt hareketine yakın bir yayınevi tarafından İmralı görüşmelerinin tutanakları olduğu söylenerek yayımlanan kitaptaki diyaloglar, Önder'in bu görüşmelerde önemli bir rol oynadığına işaret ediyordu.

2013'te Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında Öcalan'ın "Silahlı unsurlarımız sınır ötesine çekilsin" çağrısını yaptığı mektubunun Türkçe metnini okuyan Önder'di.

2014 ve 2015'teki Nevruz kutlamalarında Öcalan'ın yolladığı mektupların Türkçesini okuyan da yine o oldu.

'AFEDERSİNİZ TÜRK'ÜM'

Bu süreçte Önder artık genel kamuoyunda çok iyi tanınan bir isim olmuştu. Onun siyasi tartışmalardaki esprili konuşma tarzı da bunu besliyordu.

2014'teki Çankaya resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Siz nerelisiniz?" diye sorduğu Önder'in, "Adıyamanlıyım, Çok afedersiniz Türk'üm, tedavi oluyorum" yanıtını vermesi ve esprinin Erdoğan çiftini güldürmesi gibi haberler sürekli medyada yer buluyordu.

"Çözüm sürecinin" en üst noktası "Dolmabahçe Mutabakatı" oldu.

"Dolmabahçe Mutabakatı", 28 Şubat 2015'te dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP'nin İmralı heyeti arasında yapılan görüşme sonrasında açıklanan ortak metindi.

10 maddelik başlıkları okuyan Önder'di.

Bu süreçte Önder, aradaki 2014 yerel seçimlerinde HDP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu ancak oyu yüzde 4,7'de kaldı.

ÇÖZÜM SÜRECİNİN SONLANMASI VE HAPİS YOLU

HDP 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde Türkiye çapında meclise girebilmek için yüzde 10 barajını aştığı gibi, yüzde 13'ten fazla oyla 80 milletvekili çıkararak AKP'nin hedeflediği yeni Anayasa'yı geçirmek için gerekli gördüğü meclis çoğunluğunu elde etmesini engellemiş oldu.