EMEK DÜNYASI

TGS'den 8 Mart raporu: Kadın gazeteciler taciz, şiddet ve ayrımcılıkla karşılaşıyor

TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu kadın gazetecilerin deneyimlerinden hazırladığı raporu paylaştı. Raporda kadın gazeteciler iş yerlerinde ve haberdeyken 'taciz, şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştıklarını' anlattı.

Abone Ol

TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu kadın gazetecilerin deneyimlerinden hazırladığı raporu paylaştı. Raporda kadın gazeteciler iş yerlerinde ve haberdeyken 'taciz, şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştıklarını' anlattı. Komisyon üyesi Gülfem Karataş, “Gazeteci kadınlar kendi yöntemlerini geliştirmeye ve çözüm yolu bulmaya devam ediyor. Birlikte güçlenirsek varız” dedi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, kadın gazetecilerin yaşadıkları sorunlara dair hazırladığı raporu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Cağaloğlu'nda bulunan binalarında basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya sendika üyeleri katıldı. Açıklamayı komisyon adına Gülfem Karataş yaptı.

27 GAZETECİ KADIN KENDİ DENEYİMLERİNİ ANLATTI

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2017 verilerine göre gazete ve dergilerde çalışan personelin cinsiyete göre dağılımına ilişkin bilgi veren Karataş, "Yayın bölümünde 25 bin 115 erkek, 16 bin 40 kadın; basım ve dağıtım bölümünde 5 bin 46 erkek ve 948 kadın çalışıyor" dedi. Karataş, “Sorulara verilen cevaplarda farkına vardık ki; gazeteci kadınlar çeşitli şiddet yöntemleri ve ayrımcılıkla meslekten uzaklaştırılıyor. ‘Gazeteci kadınların sektör için ve özel hayatlarında yaşadıkları mesleklerine nasıl yansıyor?’ sorusuyla yola çıkarak toplantılar düzenledik. Toplantılara katılan 27 gazeteci kadın kendi deneyimlerini anlattı” diye konuştu.

“FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDETE MARUZ BIRAKILIYORLAR”

Psikolog Beyza Bilal’in oturumlarda katılımcılardan açık uçlu sorular yoluyla deneyimlerinin paylaşımını istediğini dile getiren Karataş, deneyimlerin sonuçlarına ilişkin de şu verileri aktardı: * Yaşanılan tacizin çalışılan bölgelere göre farklılık gösterdiğini dillendiren gazeteciler, görece küçük şehirlerde ısrarlı iletişim kurma odaklı olduğunu beyan etti. * Psikolojik şiddet deneyimlerinde gazeteci erkeklerin davranışları ‘şahsına münhasır’ olarak algılanırken kadınların davranışları ise ‘histerik’ olarak algılanabiliyor. * Fiziksel şiddete alanda çalışırken ya erkek meslektaşları ya da kolluk kuvvetleri tarafından maruz bırakılıyorlar. * Sanal (dijital) şiddet son dönemde sosyal medya ağlarının kullanımı nedeniyle giderek artan bir şiddet türü haline geliyor. * Ayrımcılık konusunda ise gazeteci kadınlar kanaat önderleri ya da haber kaynakları eğer kadın bir gazeteci ile muhatap oluyorsa haberin içeriğine daha çok müdahale etmek istiyorlar.”

"KARAR ALMA MEKANİZMALARINDA KADINLAR OLMALI"

Gazeteci kadınların paylaşımları ve sorunlarla baş etme ve güçlenme yöntemlerinin de raporda yer aldığını ifade eden Karataş, kadınların kendi yaşadıkları deneyimleri ve çözüm önerilerini ise şu şekilde belirtti: “* Şiddet ve ayrımcılıkla ilgili gazetecilik alanında tarifli başvuru mekanizmaları olması, böylece bir gazeteci şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştığında destek alabileceği, güçlenebileceği ve şiddet uygulayan kişiye yaptırım-özeleştiri sürecinin işletilebileceği mekanizmanın varlığının şiddet ve ayrımcılığa karşı önleyici ve koruyucu olması * Kurum içinde çalışan sayısında cinsiyet çeşitliliğinin sağlanması için kota uygulamasının getirilmesi * Kadın bakış açısı ile çalışan sayısının arttırılması ve kadın bakış açısının yaygınlaştırılması * Karar alma mekanizmalarında kadın ve kadın bakış açısı ile çalışan yöneticilerin olması * Cinsiyetçiliğin olmaması için eşit işe eşit ücret uygulanması * Kadın emeğinin erkek emeği gibi görünür hale gelmesi * Şiddet haberlerinin cinsiyet bakış açısı olan kişilere danışılması * Natrans kadın ve LGBTİ+ gazeteciler arasında dayanışma ağlarının kurulması."

"BİRLİKTE GÜÇLENİRSEK VARIZ"

Son olarak tüm kadınların 8 Mart’ını kutlayan Karataş, “Gazeteci kadınlar kendi yöntemlerini geliştirmeye ve çözüm yolu bulmaya devam ediyor. Ancak gördük ki birlikte güçlenirsek varız. Bu nedenle tüm gazeteci kadınları TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu’nda yer almaya bekliyoruz” dedi.

TACİZE MARUZ BIRAKILAN GAZETECİ İŞTEN AYRILMAK ZORUNDA KALIYOR

Rapora göre gazeteciler, yöneticileri ve patronları, haber kaynakları ve haberini yaptıkları kişiler tarafından tacize uğruyor. Oturuma katılan kadın gazeteciler, tacizi kurumlarına bildirmelerine rağmen dikkate alınmadığının altını çiziyor. Rapora göre taciz olayları sonrası genellikle olay, kadın gazetecinin işten ayrılması ile sonuçlanıyor. Raporda yer verilen bir kadın gazetecinin anlatımı şöyle: “Bu durum (taciz) yönetim kuruluna aktarılmasına rağmen dikkate alınmadı. Üstü kapatıldı. 2 ay içinde işten ayrıldım.” Stajyerken tacize uğradığını anlatan bir kadın gazeteci de olay sonrası işi bırakmak zorunda kaldığının altını çiziyor. Raporda bir başka kadın gazeteci ise taciz sonrası genel müdürün kendisini “Sesini çıkartırsan sen bilirsin” şeklinde tehdit ettiğine yer veriliyor.

HABER KAYNAKLARININ TACİZİ

Rapora göre kadın gazeteciler, yöneticilerin tacizleri dışında, haber kaynakları tarafından da tacize maruz bırakılıyor. Kadınların anlatımları şöyle: “Gereksiz iletişim kurmalar, geç saatte işten alakasız mesaj atmalar, sosyal medyadan eklemeler oluyor. Açık bir durum olmasa bile hissediliyor. Bariz bir şey olmasa bile rahatsız edici.” “Haber amaçlı iletişime geçtiğim biri konu kapanmasına rağmen 2-3 gün boyunca sürekli yazdı. Mesajlarına hiç yanıt vermeyerek önüne geçtim.”

PSİKOLOJİK ŞİDDET BİÇİMLERİ

Raporda çalışmaya katılan gazeteci kadınların, özellikle birlikte çalıştıkları meslektaşları tarafından yaşadıkları psikolojik şiddet biçimleri de yer alıyor. Özellikle erkek meslektaşları tarafından küçük görülme, ciddiye alınmama, dalga geçilme gibi durumlarla sıklıkla karşılaştıklarını belirten katılımcılar, gazetecilik becerilerinin küçümsenmesi yoluyla kendilerini değersiz ve yetersiz hissettirmeye yönelik olduğunu paylaşıyor. Ayrıca katılımcılar kadın ve erkek gazetecilerin bir habere tepkilerinin de farklı şekillerde değerlendirildiğini şöyle örneklendiriyor: “Erkek bir gazetecinin tepkisi şahsına münhasır olarak tanımlanırken kadın gazetecinin tepkisi histerik olarak tanımlanabiliyor. Kendimizi de suçlamaya başlıyoruz.”

EKONOMİK ŞİDDET

Rapora göre gazetecilik alanında kadın gazetecilerin terfi etmeleri de oldukça zor, kadın gazeteciler gelişime açık olmalarına rağmen kendilerine hep aynı işin yaptırıldığını vurguluyor. Raporda önce kadın gazetecilerin işsiz bırakıldığına da dikkat çekiliyor: “Kurumdaki bir serviste çalışan kadın elemanların tümü işten çıkarılırken erkekler çalışmaya devam etti.” İş alanlarında ilerlemelerinin önüne geçilmesiyle birlikte kendilerinin ve meslektaşlarının özellikle patron ya da yöneticileri tarafından mobbinge maruz bırakıldıklarına anlatan kadınlar bu nedenle işsiz kaldıklarını da ekliyorlar. Rapora göre kadın gazetecilerin bir bölümü mobbing sürecinin teşhir edilmesi gerektiğini düşünseler de ekonomik kriz sebebiyle ister istemez taviz verildiğini aktarıyor.

FİZİKSEL ŞİDDET

Raporda özellikle alanda muhabir olarak çalışan kadın gazetecilerin fiziksel şiddete de maruz kaldığına yer veriliyor, kadın gazetecilerin kolluk kuvvetleri tarafından sıklıkla şiddete maruz bırakıldığına dikkat çekiliyor. Ancak kolluk güçlerinin yanı sıra kadınlar meslektaşları tarafından da fiziksel şiddet görüyor. Raporda kadın gazetecilerin özellikle haberlerin fotoğraflarını çekmeye çalışırken foto muhabirlerden çok kez şiddet yaşadıkları aktarılıyor: “Haber takibi sırasında erkek kameraman kadın gazetecileri iterek şiddet gösterdi. Daha sonra o kameramanın çalıştığı kanal önünde eylem yapıldı, bir kadın dayanışması vardı. Sonuç alınamasa da sesleri duyulmuş oldu.”

DİJİTAL ŞİDDET

İnternet basını ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile birlikte dijital şiddetin de arttığını aktaran katılımcılar şiddetin boyutunun çeşitlendiğini şu şekilde anlattı: “Sanal şiddet çok fazla olabiliyor, sosyal medya üzerinden kadın gazetecilere yönelik hakaret, tehdidin çok fazla hatta can güvenliği tehlikesi söz konusu olabiliyor.”

AYRIMCILIK

Raporda, gazetecilerin medyada cinsiyetçilik, cinsiyetçi iş bölümü ve toplum tarafından cinsiyet kimliğine atfedilen normların tekrarı olduğuna işaret ettiğine dikkat çekiliyor. Rapor kadın gazetecilerin hem haber kaynaklarından hem de birlikte çalıştıkları meslektaşlarının cinsiyetçi söylemleriyle sürekli karşılaştıklarını gösteriyor. Kadın gazetecilerin anlatımlarından oluşan şu alıntılar ise yaşananları gözler önüne seriyor: “Meslek, erkek mesleği olarak görülüyor. Erkekler de tacizle, parayla seni sindirip görünmez hale getiriyor. Kadınlarla bir yarış içindeler.” “Aynı pozisyonda çalışan bir kadınla erkeği kıyasladığımızda, erkeğin sözü daha çok geçiyor.” “Meslektaşlar arasındaki tartışmalarda kadın editörlerin sözleri kolayca kesilebiliyor. Özellikle konu siyaset, dış politika ya da ekonomi gibi konularsa dışarıda bırakılabiliyoruz.”