GÜNDEM

TİP Genel Başkanı Erkan Baş: Süreç açık ve şeffaf biçimde yürütülmeli

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, DEM Parti heyetinin İmralı görüşmesiyle başlayan gelişmelere ilişkin olarak, "Bu sürecin mümkün olduğunca açık ve şeffaf yürütülmesinin önemli olduğu kanaatindeyiz. Memleketin barış umutlarının, Cumhur İttifakı’nın hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel hesaplarına heba edilmesine müsaade edilemez." ifadesini kullandı.

Abone Ol

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin İstanbul İl Örgütünde açıklama yaptı. Baş, asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan zamma tepki göstererek, "İktidar geleceğimizi karartmak için büyük bir çaba içerisinde. Bütün bu olumsuzluklara rağmen emekçilerimize güveniyoruz, mutlaka değiştireceğiz" dedi. Baş, şunları kaydetti:

"Sokakta, pazarda, çarşıda kiminle konuşsak herkesin tek gündemi ay sonunu nasıl getireceği. Asgari ücret zammından özel sektördeki maaşlara kadar aslında tek bir kesim mutlu: Saray, Sarayın beyzadeleri, patronlar ve uluslararası sermaye kuruluşları. Patronların cebine giren para azalmasın diye Türkiye’de milyonlarca emekçi 22 bin 104 liraya mahkum edilmiş oldu. Açlık sınırının 21 bin 803 lira olduğu bir ülkede bu ücreti işçiye reva görenlere söyleyecek söz bulamıyoruz. Bugün ayın 8’i muhtemelen açlık sınırı asgari ücretin üstüne düşmüş durumda.

Kamu çalışanları ve emekçiler için de durum farklı değil. Bu iktidar bizi çalışırken, emekliyken açlığa mahkum ediyor. Emekli maaşı 14 bin 469 TL oldu, 15 bin TL yapamadılar, 531 TL veremediler. Bugün itibariyle emekli dünden daha yoksul hale gelmiştir. Bir de çıkmış beyefendi fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin çağrısında bulunuyor. Yapılması gereken şey bu iktidarı boykot etmektir, ülkeyi bu iktidarda kurtarmaktır.”

Polonez işçilerinin kazanımla sonuçlanan direnişlerine de değinen Baş, “Kararlı bir direniş sergileyen arkadaşlarımız 6 ay boyunca kar, kış, soğuk, yağmur demeden birbirlerine sahip çıktılar ve hepimize örnek olacak bir zaferle direnişlerini tamamladılar” dedi. Baş, DEM Parti heyetinin İmralı'da görüşmesiyle başlayan gelişmelere ilişkin olarak da şunları kaydetti:

"Ne olursa olsun TİP barıştan, eşitlikten, kardeşlikten ve özgürlükten yana bir tutumla siyasi mücadelesini sürdürecek"

"DEM Parti heyeti ile bir telefon görüşmemiz oldu randevulaşma için. Önümüzdeki günlerde ziyaret edecekler. Dolayısıyla o görüşmelerin ardından sanıyorum daha ayrıntılı değerlendirmeler yapma şansı bulacağız. Kamuoyundan izlediğimiz sürece ilişkin genel tutumumuzu paylaşmak istiyoruz. Türkiye’de kalıcı bir barışın tesis edilmesi, gerçekten demokratikleşme, eşitlik ve özgürlük konusunda en net tutuma sahip siyasi partilerden bir tanesi olduğumuzu düşünüyoruz. En zor zamanlarda hakaretlere uğrayarak, yasaklamalara, engellemelere, baskılara rağmen barışın sesi olmaktan hiç vazgeçmedik. Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, tüm halkların barış içerisinde yaşayacağı bir ülke için her durumda mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne olursa olsun, nereye evrilirse evrilsin TİP barıştan, eşitlikten, kardeşlikten ve özgürlükten yana bir tutumla siyasi mücadelesini sürdürecektir. Karşı karşıya kaldığımız yeni durumla ilgili şeffaflık vurgusunu yeniden tekrar etme ihtiyacı hissediyoruz.

"Süreç açık ve şeffaf biçimde yürütülmeli"

Bu sürecin mümkün olduğunca açık ve şeffaf yürütülmesinin önemli olduğu kanaatindeyiz. Memleketin barış umutlarının, Cumhur İttifakı’nın hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel hesaplarına heba edilmesine müsaade edilemez. Bu ülkede gerçek bir sorun vardır, gerçek bir barış ihtiyacı vardır. İktidarın bunu kendi siyasi amaçları için değerlendirmesine, böyle dar, güncel siyasi hesaplara alet etmesine izin vermemek gerekir. Bu ülkede barış mücadelesinin bir tarihi var, deneyimlerimiz var. Bunu uyarı olarak ifade etmek isterim, önceki süreçte sadece Tayyip Erdoğan’ın keyfi öyle istediği için başlattığı ve buzdolabına kaldırdığı bir sürecin sonraki hamlesinde o görüşmenin karşı masasında oturan Sırrı Süreyya Önder’in, Selahattin Demirtaş’ın cezaevlerinde tutulduğunu, Selahattin Demirtaş’ın hala cezaevinde tutulduğunu unutmamış durumdayız. Dolayısıyla sürecin şeffaflığı, TBMM zemininde sürdürülmesi, yasal düzenlemelerin mutlaka yapılması ve en önemlisi toplumsal bir barışın inşası için tüm toplumsal kesimlerin bu sürecin etkin unsuru haline getirilmesini önemli buluyoruz. Bizim değişmez ilkemiz var, biz iktidar samimi mi değil mi böyle bir tartışmamız yok. Biz bu iktidarı tanıyoruz. Ama Türkiye'de barışın Türk ve Kürt emekçilerinin mücadele birliği ile sağlanacağına ilişkin bir görüşümüz var. Ama kayyumlara işaret etmek gerekir, hala barış istediği için üniversitelerden memuriyetliklerinden çıkartılmış KHK ile işten atılmış arkadaşlarımıza değinmem gerekir. Örneğin ülkede bunlar tartışılırken Ülkü Ocakları ile anlaşma yapılıyor. Ülkü Ocakları’nın okullara girip çocuklarımızı, bu ülkenin geleceğini şekillendirme meşruiyeti kabul edilebilir bir şey değil. Ülkü Ocakları Genel Başkanı sokakta öldürülmüş bu memlekette. Henüz ne olduğunu bilmediğimiz bir örgütlenmeden bahsediyoruz. Derhal bu protokolün iptal edilmesi gerek."