Türkiye’de Roman çocukların eğitime erişimi için yapılan ilerleme Kovid-19 pandemisi tarafından yok edildi.

Şinnik Ailesi için Kovid-19 pandemisi sadece ekonomik ve sağlık konularında endişeye neden olmadı. Aynı zamanda, 9 yaşındaki Özberk’in okul eğitimini de elinden aldı. Türkiye’deki birçok diğer Roman aile gibi Şinnikler de pandemi süresince bilgisayar, akıllı telefon ve internet ağı gibi evden eğitim için gerekli imkanları karşılayabilecek durumda değiller. Bu nedenle, pandemiyle mücadele önlemleri kapsamında okullar tamamen uzaktan eğitime geçtiğinde, İstanbul’da ilkokul dördüncü sınıf eğitimi alan Özberk de kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı. Özberk, evde bulunan televizyondan sadece bazı dersleri dinleyebiliyor. 6 kişinin yaşadığı evde bulunan diğer cihaz ise Özberk’in dedesi Fahrettin Bey’in kullandığı eski model bir cep telefonu. Fahrettin Bey telefonu şehrin varoş mahallelerinden olan Kuştepe’den şehir merkezine çiçek satmaya gittiğinde yanında götürüyor. Ailenin aktardığına göre mahalledeki bir dernek tarafından temin edilen bir bilgisayar ise kısa zamanda bozulmuş ve mahalleliler ile Derin Yoksulluk Ağı adlı dernek tarafından ortaklaşa verilen sınırlı eğitimler ise gerçek bir okul eğitiminin yerine geçmiyor. Özberk, online olarak derslere katılamadığı ve arkadaşlarıyla oyun oynayamadığı için “çok üzgün” olduğunu söylerken dedesi Fahrettin Bey ise “Şu an çocuğun kullanması için hiçbir elektronik cihaz yok,” şeklinde konuşuyor. Diğer temel haklar konusunda dahi sorunları olan Türkiyeli Romanların eğitime erişememeleri çok yaygın bir problem. Film yönetmeni ve Roman toplumuna destek sunan Sıfır Tolerans Derneği Başkanı Elmas Arus “Çabalarımız 10 yıla mal oldu,” şeklinde konuşurken sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Eğitime erişmelerine çalıştığımız ve çabalarımızın odak noktasında bulunan bu çocuklar şu an eğitimden tamamen kopmuş durumdalar”.

BİTİRİLEMEYEN EĞİTİM İYİLEŞTİRME PROJESİ

Türkiye’de toplumdan dışlanan ve sıklıkla ayrımcılık kurbanı olan Romanların tümünün sayısının 2 ila 5 milyon arasında olduğuna inanılıyor. Yerel ve uluslararası örgütler bu grubun yazgılarını değiştirmek için mücadele ediyorlar ancak bugüne kadar eğitime erişim bağlamında gerçekleşen tüm gelişme, hükümetin Mart 2020’de tüm okul ve üniversiteleri pandemi tedbirleri kapsamında kapatması neticesinde geri alınmış oldu. Eylül ayında okullar yeniden açılsa da Kovid-19 vakalarının yeniden artışa geçmesi sonucunda 20 Kasım’da bir kez daha uzaktan eğitime geçildi. Uzaktan eğitim için gerekli olan teknolojik imkanların birçok Roman toplumu mensubu için erişilemez durumda olduğunu söyleyen Arus, “Halihazırda, yüz yüze eğitime erişim noktasında üzerinde durulması gereken problemler varken Roman çocukların uzaktan eğitime erişmesi mümkün değil,” şeklinde konuşuyor. Internet ve bilgisayara erişimi olan Roman çocuklar ise okuma-yazma oranı son derece düşük olan anne babaları nedeniyle halen bazı sorunlar ile karşılaşıyor. Romanların yüzleştiği bu durum, 2010 yılında başlayan ve ülkedeki tüm çocuklara interaktif akıllı tahtalar ve tabletler de dahil olmak üzere son teknoloji cihazlar temin etmeyi amaçlayan başarısız hükümet projesini bir kez daha açığa çıkardı. ‘Fatih Projesi’ olarak bilinen bu projenin 4 yıl sürmesi planlanıyordu ancak proje halen bitirilebilmiş değil. Sayıştay raporlarına da konu olan açıklanamayan harcamalar ve idari personelin, bakanların sürekli değişmesi gibi problemlerle karşılaşan projenin fiili olarak ölmüş olduğuna inanılıyor. Geçtiğimiz yılın devlet bütçesinde yer almayan proje 2021 ve 2022 yılı kamusal harcama planlamalarında da yer bulabilmiş değil. İstanbul genelinde 51 Roman çocuğa tablet dağıtan Derin Yoksulluk Ağı gibi kuruluşlar aradaki uçurumun kapanması için çalışıyor. Derin Yoksulluk Ağı Derneği’nin Açık Alan Derneği ve Heinrich Böll Vakfı Türkiye şubesi ile işbirliği içerisinde geçtiğimiz kasım ayında yayımladığı “Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve Haklara Erişim Araştırması” adlı çalışma, Kovid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana Türkiye’de yoksulluğun nasıl arttığını gösteriyor. Görüşmeye katılan 103 Roman ailede, aile üyesi yetişkin bireylerin yüzde 13’ünün hasta olması, çalışamayacak durumda olması ya da diğer nedenlerden dolayı çocukların çalışmaya zorlanması araştırmada öne çıkan çarpıcı bir unsur. Bununla birlikte, çocukların yüzde 6’sı ailenin ekonomik yükünü üstleniyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu Hacer Foggo, Türkiye’de pandemi süresince kamusal eğitimdeki başarısızlığın sadece yoksulluğu arttırmadığını, aynı zamanda bu yoksulluğun gelecekte kalıcı olmasına neden olduğunu söylüyor. Foggo, BIRN’a verdiği demeçte “Ağır yoksulluğun en önemli belirtisi, insanların gelecek umudunu kaybetmesi ve bu yoksulluğu çocuklarına miras bırakması,” diyor.

PANDEMİ, AZINLIK GRUPLARININ DURUMUNU KÖTÜLEŞTİRİYOR

Roman çocuklar, uzaktan eğitime düzgün bir şekilde dahil olma noktasında yaşanılan zorluklarda yalnız değil. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, OECD, tarafından geçtiğimiz yıl yayımlanan bir rapora göre okul çağında olan çocukların sadece yüzde 67’si uzaktan eğitim için gerekli olan bir bilgisayara erişebiliyor. Bu, raporda yer alan 77 ülkenin ortalaması olan yüzde 89’un oldukça altında. Ancak bu durum, derin sosyo-ekonomik eşitsizlikler göz önüne alındığında azınlık grupları için çok daha kötü. Halkların Demokratik Partisi, HDP, Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki’nin Ekim 2020’de yayımladığı bir rapora göre ülke genelinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın online eğitim platformu EBA’ya erişim yüzde 80,9 iken bu oran ülkenin güneydoğusu gibi özellikle maddi olanakları kısıtlı etnik azınlıkların yaşadığı bölgelerde yüzde 22,2’ye düşüyor. Rapor, “Türkiye’de eğitim gören çocukların neredeyse yüzde 25’i hiçbir eğitim materyaline erişemiyor ve eğitim alamıyor,” tespitinde bulunuyor. Sonuç bölümünde ise pandemi boyunca Kürt, Suriyeli, Arap ve Roman çocukların büyük çoğunluğunun mülteci ve özel ihtiyaçları bulunan çocuklarla beraber eğitimden neredeyse tamamen yoksun bırakıldığı belirtiliyor. 13 yaşındaki Calibe Sultan da bu çocuklardan biri. Calibe, tek odalı odun sobası ile ısınan sadece bir piknik tüpünün ve küçük bir lavabonun bulunduğu bir evde dedesi Salih ve anneannesi Calibe Kaynak ile beraber yaşıyor. Bir masaları veya sandalyeleri dahi yok ve ailesi eski kağıtları toplayıp satarak hayatlarına devam etme mücadelesi veriyor. “Torunum bir bilgisayara, internete sahip değil; hiçbir şeye sahip değil,” diyen Calibe Hanım sözlerine şöyle devam ediyor: “Evde sadece eski bir televizyon var ve bu da EBA için uygun değil. Bir telefonumuz dahi yok ve bu konuda yapacağımız hiçbir şey de yok. Günümüzde eğitim maddi imkanlar ile alakalı. Kısa bir süre öncesine kadar evimizin üzerinde bir çatı bile yoktu. Çocuğumuzun eğitim almasını istiyoruz ancak bunun için imkânımız yok.” Küçük Calibe ise okuldan sürekli “geri kaldığını” söylüyor ve “Bu arayı nasıl kapatacağımı bilmiyorum. Bir tablete ihtiyacım var ama buna sahip olmam mümkün değil,” şeklinde konuşarak sözlerini sonlandırıyor.  
Bu yazı Balkan Insight için Güliz Vural tarafından yazılmıştır.
Görsel Kaynağı: BIRN, Igor Vujcic