TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın 12 Kasım 1999 Düzce depremine ilişkin yaptığı açıklamada, “Sağlıklı, güvenli, yaşanabilir bir kent yerine; günü kurtaran bir anlayışla üretilen yapılar ve ortaya çıkan kentler, ülkemizi sürekli olarak afetlere açık bir hale getirmiştir” denildi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]T[/mks_dropcap]MMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 12 Kasım 1999’da Düzce’de yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depreme ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 70’inin birinci ve ikinci derecede öneme sahip deprem tehlikesi altında bulunduğuna dikkat çekilerek, “Nüfusumuzun ve sanayi tesislerimizin çok büyük çoğunluğu da deprem riski yüksek olan bölgelerde bulunuyor. Bilim ve mühendislik dışı yapılaşmayı bir tarafa bırakarak günü kurtaran bir anlayışla üretilen yapılar ve ortaya çıkan kentler, ülkemizi sürekli olarak afetlere açık bir hale getirmiştir” denildi. ‘100 YILDA 150’DEN FAZLA DEPREM YAŞANDI’ Kuzey Anadolu Fay hattının sürekli olarak deprem üreten bir fay hattı olduğu hatırlatılan açıklamada, “Bu Fayın ürettiği ve yaklaşık 33 bin insanımızı toprağa gömen 1939 Erzincan Depremi hafızalarda yer etmese de tarihin tozlu sayfaları arasında varlığını sürdürüyor. Ülkemiz topraklarında 100 yıl içerisinde büyüklüğü altı ve üzeri olan 150 den fazla depremin yaşandığı deprem kataloglarında yer almıştır. 100 binden fazla insanımız yaşamını yitirmiş, binlerce insanımız yaralanmış,700 bin mertebesinde yapımızda yıkılmış veya önemli ölçü de hasar görmüştür. 30 SANİYE’DE 710 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ Açıklamada, 12 Kasım 1999 Düzce depreminin 710 yurttaşın yaşamını yitirmesine neden olduğu kaydedilerek, “Kayıtlara geçen yaralı insan sayısı ise 3bine yakındır. 30 saniye süren deprem, Düzce Devlet Hastanesinin ve yüzlerce yapının yıkılıp hasar görmesinin yanında, Ankara-İstanbul yolu da hasar görmüştür. Bu nedenle yardım ekiplerinin ve Ambulansların Düzce`ye ulaşması büyük bir soruna dönüşmüştür.17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli deprem; Düzce`de 270 insanımızın yaşamını yitirmesine, 1157 insanımızın da yaralanmasına neden olmuştu. Bu depremin yaraları daha kurumadan Düzce`nin yeni bir depremle sarsılması, sorunları oldukça büyütmüştür” diye belirtildi. ‘RANT EKSENLİ İNŞAAT SEKTÖRÜ HAKİM OLDU’ Türkiye’nin mekansal planlama sistemini yeniden düzenlenmesinin zorunlu olduğuna işaret edilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Oysa 2004 yılında yapılan ‘Deprem Şurası’, 2009 yılında yapılan ‘Kentleşme Şurası’ doküman ve sonuç kararlarına rağmen büyük kentlerimiz başta olmak üzere ülkemizin toprakları ‘inşaat sektörünün bir arazisi’ olarak görülmüştür. Sağlıklı, güvenli, yaşanabilir bir kent yerine; ne yazık ki rant eksenli bir yapı anlayışı inşaat sektörüne hakim olmuştur. Kentlerde yaşayanların yaşam standartlarının yükseltilmesini ve sürdürülebilir gelişmenin sağlanmasını öncelikli bir politika haline getirmeyi amaçlayan şura çalışmaları ve sonuçları dikkate alınmamıştır.” ‘AHLAKİ ANLAYIŞI YÜKSEK MÜHENDİSLER ÜRETİMDE OLMALI’ Açıklamada, son olarak kentleri ve yapıları depreme hazırlamak için yapılan öneriler şöyle sıralandı: “*Mevcut yapı stokumuzun iyileştirilmesi, onarılması ve güçlendirilmesi gerekir. *Yeni yapılacak olan yapıları bilimin, tekniğin ve mühendisliğin ortaya koyduğu ilkeleri yapı üretim sürecinin içine sokarak, proje üretim sürecinden başlayıp yapı üretim sürecinin tüm evrelerini bilgi derinliği olan, etik ve ahlaki anlayışı yüksek sertifikalı mühendislere teslim etmek gerekir. *Ortaya çıkacak riskleri azaltmak için yapıları ve meslek insanlarını sigorta kapsamına almak gerekir.”