Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Akça, meme kanserinin tedavi edilebildiğini vurgulayarak, “20 yaşından itibaren her kadının kendi kendini muayene etmesini istiyoruz. 40’tan itibaren 69 yaşına kadar hiçbir sorunu olmayan kadınların da iki yılda bir tarama mamografisine girmelerini talep ediyoruz” dedi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi, “1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” kapsamında Engelliler ve Sağlık Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nda görev yapan Dr. Bahar Çat Bakır’ın moderatörlüğünde vatandaşları meme kanseri hakkında bilinçlendirmek amacıyla bir program hazırladı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Akça’nın konuk olduğu programda meme kanseri hakkında doğru bilinen yanlışlardan hastalığa yakalanıldığında neler yapılması gerektiğine kadar birçok konu açıklığa kavuşturuldu.

"KİŞİNİN KENDİ KENDİNE MUAYENE ETMESİ YETERLİ DEĞİL"

Erken teşhiste kişinin kendi kendini muayene etmesinin yeterli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tamer Akça, meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve üzerine gidilmesi gerektiğini vurguladı. Akça, “20 yaşından itibaren bütün dünyada her kadının kendi kendini muayene etmesini istiyoruz. 40’tan itibaren 69 yaşına kadar hiçbir sorunu olmayan kadınların da iki yılda bir tarama mamografisine girmelerini talep ediyoruz. Taramada herhangi bir şikayeti olan her kadının bir genel cerraha başvurmasını istiyoruz” dedi. İnsanların radyasyon sebebiyle kanser taramalarına girmekten çekindiğini belirten Akça, “Mamografi kanser yapmaz. Planlı bir şekilde yapıldığı için mamografiden dolayı bir kadının meme kanserini yakalanması görülmüş değildir” diye konuştu.

"BİYOPSİ YAPMAK KANSERİ VÜCUDA YAYMAZ"

Prof. Dr. Akça, meme kanseri teşhisinde biyopsi yaptırmanın insanlarda soru işareti yarattığını ifade ederek, bu düşüncenin kendi içinde çelişkili olduğunu söyledi. Akça, “Eğer bizim şüphe ettiğimiz bir kitle varsa tanıdan emin olmanın tek yolu iğneyle veya cerrahi olarak biyopsi yaptırmaktır. Endişe etmeyin biyopsi yaptırmak kanseri vücuda yaymaz. Korkmayın, biyopsi yaptırın, ameliyat gerekiyorsa yaptırın çünkü tedavi için gereklidir” dedi.

"AİLESEL GEÇİŞ YÜZDE 8"

Meme kanserinin genetik yanının çok önemli olduğunu söyleyen Akça, “Bizim genlerimizde yarın bir gün meme kanseri olabileceğimize dair bir yazılım olabiliyor. Ailesel geçiş konusu aslında % 8 civarındadır. Bugün Türkiye’de ortalama 100 bin kadından 50 civarında meme kanseri çıkıyor. O yüzden de oranlara baktığımızda ciddi bir oran olduğunu görüyoruz” ifadelerine yer verdi. Doğum yapmanın meme kanseri riskini azalttığının bir şehir efsanesi olduğunu söyleyen Akça, bir diğer doğru bilinen yanlışın da menopozdan önce meme kanserine yakalanılmadığı düşüncesi olduğunu kaydetti. Meme kanserinin sadece kadınlarda görülmediğini, düşük bir oran da olsa erkeklerin de bu hastalığa yakalandıklarını anlatan Akça, “Meme kanserine yakalananların yaklaşık yüzde 1’i erkeklerdir. Sebep basit, meme dokunuz varsa meme dokusuna ilişkin her türlü hastalık sizde görülebilir. Yüzde 1 olduğu için görülmez zannediliyor ama aslında daha acı sonuçlarla ilerliyor çünkü insanlar bunu kendilerine kondurmuyorlar, ben de çıkmaz diyorlar, erkek ar meselesi yapıyor ve o yüzden çok daha hızlı ilerlediğini görebiliyoruz” dedi.