Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, tebdirlere uyulmadığı takdirde hem kapalı alanda, hem de açık alan da bulaşmanın yaşanabileceğini belirterek, "Deniz kenarlarında, göl kenarlarında, sokak eğlenceleri gibi açık havada olmak virüsün bulaşmayacağı anlamına gelmiyor" uyarısında bulundu.

Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal, koronavirüs döneminde tatile gideceklere uyarılarda bulundu. "Tatile ihtiyaç var, herkes yoruldu, 1 hafta 10 gün kafa dinlendirici bir şeyler gerektiği ortada. Bunun için insanların tercihleri farklı" diyen Prof. Dr. Ünal, şöyle devam etti: "Kendi memleketinde daha izole, ormanlık, dağlık kesimlerde tatile gidenlerde çok büyük sorun olmayabilir. Çünkü iş kişilerin kapalı alanda bir araya gelmesi, açık alanda da olsa kişilerin bir araya gelmesi. Burada sorun çıkıyor. Yoksa izole bir ormanlık alanda tatilde, çok büyük tehdit görmüyorum. Ama deniz kenarlarında, göl kenarlarında, sokak eğlenceleri gibi açık havada olmak bulaşmayacağı anlamına da gelmiyor."

"KAPALI ALAN DA OLSA AÇIK ALAN DA OLSA BULAŞMA MEYDANA GELİR"

DHA'ya konuşan Prof. Dr. Ünal, kapalı alanda hasta kişinin ağzından burnundan çıkan partiküllerin 1,5-2 metreye kadar havada asılı kaldığını ve o sırada karşısında bu mesafede bir kişi varsa onun burnuna, ağzına, gözüne yapışırsa hastalığın meydana geldiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu olmasın diye çıkışı kapatıyoruz, herkese 'maske tak' diyoruz, gireceği yeri kapatıyoruz 'maske tak' diyoruz. Araya da 1,5-2 metre koyarsak yüzde yüze yakın bir bulaşmama ihtimalini yakalamış oluyoruz. Bunlardan ödün verdiğiniz an kapalı alan da olsa, açık alan da olsa bulaşma meydana gelir. Kapalı alanda daha yoğunlaşacağı için daha çoktur; ama açık alanda olmayacak anlamına gelmez. Farklı kişilerle bir araya gelindiği andan itibaren maske takılacak, mesafeye dikkat edilecek bunları yapıyorsanız tatile de gidin, arabaya da binin, yolculuk da edin. Bunların hiçbirine engel görmüyorum. Ama bu kuralları yerine getirmek kaydıyla."

"TEDBİR UYARILARI CİDDİYE ALINMIYOR"

Prof. Dr. Ünal, bunun da kolay olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplum da bunlardan yoruldu. Uzman arkadaşlarımız çıkıp 'maske, mesafe, el hijyeni' diyor; ama bunun mesajının ne kadarı gerçekten ciddiye alınıyor ve uygulanıyor onu görüyoruz, ortada. Artık daha sosyal bilimlerin içinde olduğu gruplar, Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başladı. İşin insan doğasını inceleyerek, psikolojisini, sosyolojisini anlayarak belki farklı uyarı biçimleri geliştirmek zorundayız ki vatandaşlarımız net mesajı alsın, almakla da kalmayıp uygulayabilsin, uygulasın ki bulaşma meydana gelmesin, bulaşma meydana gelmesin ki yeni vaka sayımız azalsın."

"AYNI EVİN İÇERİSİNDE 20 KİŞİ, 10 KİŞİ OLMAZ"

Bayramda önemli olanın kısıtlama değil, aktivite sırasında kurallara uygun davranmak olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ünal, şu uyarılarda bulundu: "Televizyonlarda seyrettim, bazı vatandaşlarımız diyor ki, 'Evimin kapısına Covid nedeniyle ziyaretçi kabul etmiyorum' yazacağım. Olabilir. Görüntülü telefonlar var. Yan komşuyla balkondan balkona bayramlaşmak var; önemli olan mesafeyi korumak. En iyi mesafe evinizde geçirirsiniz, hiç kimse gelip gitmez. Aynı evin içinde 20 kişi, 10 kişi olmaz. Sayıyı düşürerek, evin içinde de sosyal mesafe sağlanmalı. Herkes maskeli olacak, aradaki mesafe korunacak kucaklaşma, öpüşme, el öpme onları söylemiyorum bile. Kurban kesimlerinde dikkatli olmak lazım, bayram namazında sosyal mesafenin korunacak şekilde düzen olması lazım. Namazdan sonra bayramlaşmayı yapmayacağız artık. Bunun gibi tedbirlerin dikkat edilerek yapılması lazım."