Koronavirüs Covid-19 salgını, geçmişte bu topraklarda yaşanmış salgınları tekrar gündeme getirdi. Daha önce İstanbul'da yaşanmış, onbinlerce insanın ölümüne yol açmış, hatta bazı semtlerin isminin değiştirilmesine neden olmuş salgınları sizin için derledik.

İstanbul tarihiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, yıllar boyu milyonlarca insanın gelip geçtiği, ticaret rotalarının üstünde yer alan, doğu ile batıyı bağlayan bir şehir. Bu özelliği sebebiyle birçok farklı medeniyetten zenginlikler geldiği gibi, birçok hastalık da İstanbul üzerinden Avrupa'ya veya Ortadoğu'ya yayıldı. Peki İstanbul'un yaşadığı salgınlar hangileri? Hangi tarihlerde İstanbul'da salgın hastalık görüldü? İstanbul'a veba ne zaman geldi? Salgın hastalık ve İstanbul kelimeleri ilk kez yan yana gelmiyor. İşte İstanbul'da yaşanmış ve kayıtlara geçmiş en etkili 8 salgın:

JÜSTİNYEN VEBASI: 541-750

İstanbul'da bilinen ilk salgın olan Jüstinyen vebasının nedeni olarak sadece Mısır'dan gelen fareler gösteriliyordu. Sonradan yapılan araştırmalara göre ise, farelerin yanı sıra Avrupa Hunları'nın vebanın yayılmasına önemli etken olduğunu gösterdi. Hunlar tarafından nehirlere atılan at ölüleri, vebanın Avrupa'ya yayılmasındaki en önemli etken olarak gösteriliyor. 541'deki vebaya Jüstinyen vebası denmesinin sebebi ise imparator Jüstiyen'in de hastalığa yakalanmasıydı. Mısır'dan Karaköy limanına gelen gemilerdeki farelerin taşıdığı veba, kısa sürede kenti ele geçirdi. Ölü sayısının artmasıyla birlikte kent karantinaya alınırken hastaneler yetersiz kalıyordu. Günlük ölü sayısının 5 bini bulduğu Jüstinyen Vebası'nda İstanbul'da yaşayan 240 bin kişi hayatını kaybetti. Veba belirli aralıklarla 200 yıl boyunca İstanbul'da can almaya devam etti.

FETİHTEN SONRA İLK SALGIN: 1467 VEBA SALGINI

Avrupa'yı kasıp kavuran veba salgını 1467 yılında İstanbul'a sıçradı. O tarihte herhangi bir kayıt tutulamadığı için günlük ölü sayısına dair bir veriye ulaşamıyoruz. Fakat kentte hayatın durduğu ve ölülerin bedenlerinin dahi bir süre sokaklardan kaldırılamadığı iddia ediliyor. Tarihçilerin tahminlerine göre o tarihte 100 binin üzerinde İstanbullu hayatını kaybetti. Veba kentte yayılırken Rumeli seferinden dönen Fatih Sultan Mehmet, salgın haberini alınca İstanbul'a değil Sırbistan'ın Misya kentine geçti. Veba bitene kadar Misya'da bulunan Fatih, İstanbul'a döndüğünde nüfusun önemli bir bölümü hayatını kaybetmişti.

1491 VEBA SALGINI

İstanbul'da yaşanan önemli salgınlardan biri olan 1491 veba salgını, kentteki gündelik yaşamı felç etmiş ve kısa süreli kıtlığa neden olmuştu. Sultan 2. Beyazıt, vebadan dolayı kentteki ölümlerin artması üzerine hastalığın kendisine bulaşmasından korkup Edirne'ye kaçmıştı. Bu vebada İstanbul'da toplamda 80 binden fazla insan hayatını kaybetmişti. O dönem kentin nüfusu 200 bin kişiydi.

1591 VEBA SALGINI: SALGIN NEDENİYLE AF ÇIKARTILDI

Salgın 1591 yılının Ekim ayı içinde İstanbul'un henüz bilinmeyen bir semtinde ortaya çıktı ve hızla yayıldı. Öldürme oranı oldukça yüksek olan salgın, pik noktasına ulaştığında günde 500 kişiyi öldürüyordu. İstanbul'un o dönemki nüfusu için oldukça ağır olan bu tablo, dönemin padişahı 3. Murat'ı da korkutmuş ve padişah, haremini de alarak Boğaziçi Kasrı'na çekilmişti. 3. Murat aynı dönemde cezaevlerindeki tüm mahkumlara salgın dolayısıyla af çıkarmıştı. Salgın 6 ay boyunca İstanbul'da etkili oldu. Bu süre zarfında üretim ve ticaret durma noktasına gelirken şehirde kıtlık baş gösterdi. Salgın bittiğinde İstanbul'da 100 bine yakın insan hayatını kaybetmişti. 1566 yılındaki nüfus sayımına göre İstanbul'un nüfusunun 600 bin olduğu düşünüldüğünde bilançonun ne kadar ağır olduğu görülüyor. Bu tarihten sonra veba salgını İstanbul'da sıkça görülen bir durum haline geldi. Kentin Karaköy gibi işlek bir limana sahip olması ve dönemin hijyen alışkanlıkları nedeniyle kentte defalarca veba ve kolera salgını yaşandı. Tarihçi Halil İnalcık'ın verdiği bilgiye göre 1625, 1637, 1648, 1653, 1673, 1765, 1792, 1812, 1837 ve 1845 ile 1847 yıllarında İstanbul'da salgın hastalıklar görüldü. Bu salgınlarda en az kayıp 4 bin civarı iken en yüksek kayıp ise 80 bin civarı oldu.

İLK ÖNLEMLER

İstanbul'da salgın hastalıklara karşı alınan ilk tıbbi önlem 1831 yılında Doktor Mustafa Behçet tarafından hayata geçirildi. Yaşanan salgının kolera salgını olduğunu tespit eden Behçet, İstanbul'a gelen ticaret gemilerinin Büyükdere açıklarında karantinaya alınmasını sağlayarak hastalığın yayılmasını engelledi. Behçet halka ve kurumlara dağıttığı ücretsiz broşürlerle ve kapı kapı dolaşan görevlilerle hijyenin salgını önlemede ne kadar önemli olduğunu halka anlattı. İstanbul tarihindeki ilk kurul ise, 1838 yılında kuruldu. Kurul, kentteki faaliyetleri ile sürekli yaşanan salgınlardaki ölü sayısını aşağı çekti.

1859: SAĞLIK KURULU YERİNE ŞEYHLERİ DİNLEYEN HALK BÜYÜK BEDEL ÖDEDİ

Sultan Abdülmecid zamanında 1859 yılında yaşanan kolera salgını, kentte büyük paniğe yol açtı. O tarihe kadar sağlık kurulunun etkisiyle salgından korunduğunu düşünen halk, yeni br salgının çıkmasıyla kurulun tavsiyelerini dinlememeye başladı. Kişisel hijyen kurallarını ve sağlık kurulunun uyarılarını takip etmek yerine şeyhlerin dualarıyla salgından korunmaya çalışan İstanbul halkı ağır bedeller ödedi. Kentte kısa süreli kıtlık yaşanırken, 10 bin kişi hayatını kaybetti. Mezarlarda yer kalmaması dolayısıyla ölüler kireç kuyularına atıldı.

1877: AVRUPA'DAN YARDIM GELDİ İLK BAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI KURULDU

Yıl 1877'ye geldiğinde İstanbul, yeni bir kolera salgınıyla alt üst oldu. Halkta yaşanan panik, İstanbul dışına göçlere neden oldu. Tek başına salgınla baş edemeyen Osmanlı Devleti, Pasteur Enstitüsü'nden yardım istedi. İstanbul'a gelen Mauriece Nicolle ve ekibi, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin bahçesine ülkenin ilk bakteriyolojihanesini kurarak çalışmalara başladı. Ölü sayısının hızla artma süreci Nicolle'ün çabalarıyla durdu. Toplamda 15 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan salgın, bilimsel yola başvurmanın salgınla mücadeledeki önemini Osmanlı Devleti'ne bir kere daha gösterdi.

1912 KOLERA SALGINI

İstanbul'da 1912 yılında meydana gelen kolera salgınında çoğunluğu asker olan 10 bin kişi hayatını kaybetti. Patlıcan tüketimi nedeniyle salgının çıktığı iddiaları patlıcan satışlarını dibe çekerken, hastalık teşhisi konulanlar Sarayburnu'nda karantinaya alındı. Karantina bölgesinin Yeşilköy ilan edilmesiyle birlikte, Yeşilköy'de yaşayanlar İstanbul'u terk etti. Salgın 3 ay içerisinde kontrol altına alınırken ortaya çıkan bilanço geçmiş salgınlara göre nüfusa oranla daha az oldu. 1912 yılında İstanbul'un nüfusunun 700 bin civarı olduğu tahmin ediliyor.  

1970 İLÇE ADI DEĞİŞTİRTEN SALGIN: SAĞMALCILAR SALGINI

İstanbul'un Sağmalcılar ilçesinde 1970 yılının yaz aylarında, eski su yollarının kirletilmesi ve bu kirli suyun içme suyu şebekesine karışmasıyla birlikte yeni bir kolera salgını yaşandı. Durumun fark edilmesiyle birlikte Sağlık Bakanı Vedat Ali Özkan, hastalığın kolera olmadığını açıkladı. Bunun sebebi Avrupa'da yıllarca süren salgın hastalıkların ticaret protokolünde yarattığı değişiklikti. Pek çok ülke kolera salgını olan ülkelerle ticareti, salgının yayılmasını önlemek amacıyla doğrudan kesiyordu. Ticari kaygılar nedeniyle Türkiye'nin Para-Kolera olarak adlandırdığı hastalık kısa sürede ilçede yayıldı. Esenler ve Sağmalcılar, karantinaya alınırken Sağmalcılar Cezaevi'nin hastanesi dahil olmak üzere bölgedeki tüm hastaneler karantina hastanesi ilan edildi. Buna ek olarak Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi de 400 yataklı karantina hastanesine çevrildi. [caption id="attachment_30068" align="aligncenter" width="783"] Dönemin Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinin konuyla ilgili başlıkları[/caption] Sağmalcılar ve Esenler ilçelerinde etkili olan salgın, 1500 kişiye yayılırken toplamda 52 kişinin ölümüne neden oldu. Salgının yaşandığı yıl, Türkiye Avrupa basınında geniş yer bulurken, tüm ülkeler Türkiye ile olan sınır kapılarını kısa süreyle kapattı. Türkiye'de yeni gelişen turizm sektörü büyük yara aldı. Sağlık Bakanı'nın kolera ifadesini kullanmaması salgının ekonomik etkilerini azaltmaya yetmedi. 1978 yılında Sağmalcılar ilçesinin adı, "kötü hatıraları silmek" amacıyla Bayrampaşa olarak değiştirildi. [caption id="attachment_30069" align="aligncenter" width="840"] 1970 tarihli Mikrobiyoloji bülteninde yayınlanan Sağmalcılar Kolera Salgını grafiği[/caption]