Sağlık Bakanlığı’nın yerli test kit üreten 12 firmadan yalnızca bir firmayla anlaşması tartışmalara neden olurken, kitlerin güvenilirliğinin ise düşük olduğu iddia edildi.

Sağlık Bakanlığı'nın yerli test kitlerini Bioksen isimli tek bir firmadan aldığı, bu kitlerin doğruluk oranının ise yüzde 40 olduğu iddiası ortaya çıktı. Bioksen isimli firma ise söz konusu iddiaları yalanlayan ve kitlerin yüzde 99 sonuç uyumluluğu olduğunu belirten bir basın açıklaması yayınladı. DW Türkçe’den Pelin Ünker’in aktardığına göre, Sağlık Bakanı Yardımcısı Emine Alp Meşe de TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, PCR testinin güvenilirliğiyle ilgili hiçbir sorun bulunmadığını belirterek testin yüzde 90'ın üzerinde duyarlılığı olduğunu söylemişti.

"GERÇEĞİ YANSITMIYOR"

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan Halk Sağlığı Uzmanı ve Kocaeli Üniversitesi Barış imzacılarından Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Bakanlığın ya da Bioksen’in yaptığı açıklamaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Bir testin geçerliliğinin testin duyarlılığı ve testin seçiciliği ile alakalı olduğunu ifade eden Hamzaoğlu, "Hastalar içerisinde ne kadarının hasta olduğunu testin ortaya çıkarması duyarlılık, sağlıklı olanlar arasında ne kadarının sağlıklı olduğunu belirlemesi de seçicilik olarak tanımlanıyor. Buna göre test yapılan 100 hastadan 98’i pozitif çıkarsa testin duyarlılığı yüzde 98, 100 sağlıklı kişiden 93’ü negatif çıktığında ise testin seçiciliği yüzde 93 demek oluyor" ifadelerini kullandı.

"DÜNYA GENELİNDE YÜZDE 40-60"

Prof. Dr. Hamzaoğlu sözlerinin devamında, PCR tekniğinde duyarlılık oranının yüzde 98’in üzerinde olduğu, ancak Covid-19 özelinde testlerin duyarlılığının dünya genelinde yüzde 40-60 arasında değiştiğini vurguladı. Söz konusu oranların Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından açıklandığını ifade eden Hamzaoğlu, "PCR testi, dünya genelinde teknik olarak moleküler biyoloji alanında üretilmiş ve tanı koyma gücü en yüksek testlerden biri. Ancak Covid-19’a ilişkin testlerin duyarlılığı dünyanın hiçbir yerinde yüzde 90 değil" şeklinde açıklamalarda bulundu.

"TESTLERİN DUYARLILIĞININ NASIL ARTIRILACAĞI KONUŞULUYOR"

Hamzaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Birincisi, hastaların ağız ya da burnundan devamlı salınım olmuyor. Test yapılması bu döneme rastlayabiliyor. İkincisi, etkenin oldukça kırılgan olması nedeniyle bütün RNA’yı çıkaramıyorsunuz. Sonuçta klinik olarak tanı konup tedavisi başlayan Covid-19 hastalarında semptom bulguları olmasına, akciğer tomografisi çekilmesine, Covid-19’u gösteren uzun süreli zatürresi var olmasına rağmen 100 kişinin ancak 40’ı ya da 60’ında test pozitif çıkıyor. Bu nedenle dünya bunun üzerinden testlerin duyarlılığının nasıl artırılabileceğini tartışıyor."