Türk Tabipler Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu (PCG) 29 Nisan’da başlayan tam kapanma süreci ve sonrasıyla ilgili görüş ve önerilerini bir basın toplantısı ile açıkladı. TTB açıklamasında, “Ölümler yüksek hızda devam ederken, sosyal cinayet tanımı sosyal kırım tanımına dönmüştür” ifadelerine yer verdi.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu (PCG) 29 Nisan’da başlayan tam kapanma süreci ve sonrasıyla ilgili görüş ve önerilerini bir basın toplantısı ile açıkladı. TTB'nin açıklamasında "Çarklar dönerken bulaş zinciri kırılamaz!" görüşü bir kez daha dile getirildi. Bu güne kadar uygulanan politikalarla salgının önlenemeyeceğini hatırlattı.

"SOSYAL CİNAYET TANIMI SOSYAL KIRIM TANIMINA DÖNMÜŞTÜR"

Sözcü'den Latif Sansür'ün haberine göre, TTB Pandemi Çalışma Grubu’nun öneri ve eleştirilerini TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı dile getirdi. 29 Nisan'da başlayan ve büyük bölümü geride bırakılan tam kapanma sürecinde zorunlu olmayan üretime yönelik çarkların dönmesinden bir an bile vazgeçilmediği, hatta salgın fırsata çevrildiği belirtilerek, “Ölümler yüksek hızda devam ederken, sosyal cinayet tanımı sosyal kırım tanımına dönmüştür” ifadeleri kullanıldı.

"MASKE, MESAFE, HİJYEN, MASKE, MESAFE HAVALANDIRMA OLMALI"

Türkiye'de Covid-19 ile ilgili verilerin iktidarın tekelinde tutulduğuna, salgını değil algıyı yönetenlerin ülkeyi karanlıkta bıraktığına yer verilen açıklamada, kapalı mekanların bulaş riskini arttırdığına, “Sağlık Bakanlığı'nın ‘Maske, Mesafe, Hijyen' iletişimi ‘Maske, Mesafe, Havalandırma' şeklinde güncellenmelidir” cümleleriyle dikkat çekildi.

"TOPLUMSAL ÖNLEMLER BÜTÜNCÜL OLMALI"

Salgın ile mücadelede uluslararası sağlık otoritelerince dile getirilen önlemlerin dikkate alınmasını, bilimsel yaklaşımlarla toplumun ikna edilmesini isteyen TTB'nin dile getirdiği öneriler ana başlıklarıyla şöyle:
  • Topluma dayatılan, hakları yok sayan, çoğulcu olmayan, ayrımcı uygulamalar, önlemden çok demokrasinin rafa kaldırılması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu önlemler bulaşı kesmekten ziyade toplumun sindirilmesi işlevi görür.
  • Toplumsal önlemler bütüncül olmalı, ekonomik ve sosyal destek ile yaşama geçirilmeli.  Toplumun önemli bir kısmının önlemlerden yararlanmaması bulaşın bu kesimlerde yoğunlaşmasına ve daha fazla bedel ödetilmesine yol açacaktır.

"EN SON OKULLAR KAPANMALI, EN ERKEN OKULLAR AÇILMALI"

  • Kısıtlamalar belli bir planlama içinde yapılmalı, tüm sınırlamalara rağmen vaka sayıları kontrol altına alınamazsa lise, ortaokul ve ilkokul ve okul öncesi için yüz yüze eğitimin sınırlandırılması düşünülmeli.
  • Kısıtlamaların kaldırılmasında öncelik ilkokullar, okul öncesi eğitim kurumları, köy ve belde okulları ve özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarına verilmeli.
  • Temel geçim araçlarının üretimi ve hizmetini kapsayan zorunlu üretim ve hizmet sektörleri alınan önlemlerle açık tutulmalı.

"ZORUNLU OLMAYAN SEKTÖRLERDE KISITLAMA SÜRMELİ"

  • Zorunlu olmayan üretim ve hizmetler; meta üretimin olduğu sanayi, konaklama-eğlence, kapalı ve uygun havalandırma olanakları bulunmayan AVM'ler, açık havada dahi bulaşmanın yaygın olduğu bilimsel çalışmalarda da belirtilmiş inşaat sektörü gibi sektörlerde sınırlanmalara devam edilmeli.
  • Beyaz yakalıların görev aldığı zorunlu olmayan üretim ve hizmet alanlarında uzaktan çalışma esas olmalı.
  • Restoran gibi işletmelerde maske de uygulanmadığı için toplumda salgın kontrolü tam sağlanana kadar kapalı ortamlar açılmamalı.
  • Kapalı tutulan ya da kapasitesi sınırlanan tüm sektörler ve bu sektörlerde çalışanlara temel ücret sağlanarak ekonomik destek verilmeli.

"TOPLUMUN ADALET DUYGUSUNU SARSMAKTAN KAÇINMALI"

  • Özellikle toplu katılım olan etkinlikler ve toplantılar salgın yönetiminde tam bir kontrole ulaşılana kadar çok büyük oranda sınırlanmalı. Kongreler ve açılışlardan mutlaka kaçınılmalı. Cenazelerde kişi sınırlamasına mutlaka riayet edilmeli, nüfuzlu kişilerin yakınları için istisna yapılmamalı. Bu tür uygulamalar adalet duygusunu sarsarak, toplumun kurallara uyumunu azaltmaktadır.
  • Toplumda salgın kontrolü kısmen sağlanana kadar şehirler arası seyahat sınırlamaları devam etmeli, uluslararası seyahatlerde test ve karantina uygulamaları ülkelerin verileri ve bilimsel bilgi ışığında değerlendirilmeli.
  • Tam kapanma öncesinde büyük şehirlerden insanlar memleketlerine ve yazlıklarına akın edenlerin büyük şehirlere dönüşünde tüm toplu ulaşım araçlarının kapasitesinin sınırlandırılması, aynı aileden olmayan kişilerin yan yana oturtulmaması, havalandırmanın mutlaka dışarıdan içeriye hava girecek şekilde düzenlenmesi, maske kullanımına mutlaka uyulması gereklidir.
  • Yurtlar, işçi yatakhaneleri gibi toplu yaşam alanları, ancak aynı odada birden fazla kişi uyumayacak şekilde düzenlenirse açılmalıdır. Koğuş usulü yatakhaneler pandemi süresince kapalı tutulmalıdır.

"SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI ETKİLİ DEĞİL"

  • Sokağa çıkma yasakları gibi bireysel özgürlükleri sınırlayan uygulamaların Covid-19'un yayılmasını önlemede de etkili olmadığı bilinmektedir. Açık alanlarda toplanma sınırlandırılabilir, ancak bu alanlar hiçbir zaman tam olarak sınırlandırılmamalıdır. Her zaman parklara, bahçelere, mesafeye uygun bir şekilde erişim devam etmelidir.
  • İnsanları eve hapsetmenin bedeli, kaslarda ve kemiklerde erime, vücut yağ oranında artış, ruh sağlığında bozulma, bilişsel fonksiyonlarda gerileme gibi sağlık sorunlarının artmasıdır. Genel toplum için bunların kısmen geri dönüşü olabilse de fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlığı halihazırda gri bölgede bulunan yaşlılar, kronik hastalar ve özel ihtiyaçları olan çocuk ve yetişkinler için eve kapanma döneminde yaşanan zararların geri dönüşü olmayabilir.
  • İnsanların çalıştığı, yani işverenlerine ait olan zamanlarında dışarıda olmasına izin verilirken kendilerine ve ailelerine ait olan hafta tatillerinde eve hapsedilmeleri ancak ekonominin öncelendiği, insanın ötelendiği bir düzenin uygulaması olabilir.