Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, "Türkiye'deki vakalar büyük ölçüde Güneydoğu kaynaklı olmaya başlayacak" diyerek önlem alınması uyarısında bulundu. Prof. Dr. Erkan, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep ve Batman'da yoğunluğun fazla olduğunu belirtti.

Normalleşme sürecinin başlamasının ardından Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hem koronavirüs vakaları hem de temaslı kişilerin pozitif vakaya dönüşme oranı arttı. Artışların bölgenin sosyolojik yapısından kaynaklandığını söyleyen Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, okulların açılmasıyla bölgeden diğer bölgelere doğru öğrenci akışıyla birlikte Türkiye'deki vakaların büyük ölçüde Güneydoğu kaynaklı olmaya başlayacağı uyarısında bulundu. DHA’nın haberine göre, bölgedeki genç nüfus oranının diğer bölgelere oranla yüksek olması ve akraba yoğunluğunun fazla oluşu, düğün, taziye ve mevlit gibi kümelenme yoluyla vaka artışlarını tırmandırdığını belirten Prof. Erkan, bölge sosyolojisinin göz önünde bulundurularak ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti.

"ÇOĞU DIŞ BÖLGE KAYNAKLIYDI"

Erkan, bölgenin sosyolojisinin göz önünde bulundurularak bölgeye yönelik ciddi tedbirlerin alınması gerektiği önerisinde bulunarak, "Bölgede temaslı sayısındaki pozitif oranı ve bulaş oranı diğer bölgelere göre yüksek. Diyarbakır'da şimdi şöyle bir süreç başladı. Aslında ilk başta Diyarbakır'daki vakaların çoğu bölge dışı kaynaklıydı. Bir kısım umre kaynaklı, bir kısmı İstanbul kaynaklıydı. Ama bugün gelinen noktada artık giderek Türkiye'deki vakalar büyük ölçüde Güneydoğu kaynaklı olmaya başlayacak. Buna herkesin dikkat etmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

"KONTROL ALTINA ALINAMAZ HALE GELECEK"

Okulların açılmasıyla vakalarda artış yaşanacağını vurgulayan Prof. Dr. Erkan, şu ifadeleri kullandı: "Yani okulların açılmasıyla belli bir süre sonra bölgeden diğer bölgelere doğru bir öğrenci akışı olmaya başladığı zaman, Türkiye'deki diğer yörelerde belli bir ölçüde kontrol altına alınamaz hale gelecek. Şimdi bunun meselesi anlaşılabilir bir durum. Hepimiz biliyoruz; hem bölgedeki genç nüfus oranı Türkiye'nin diğer yörelerine göre çok yüksek hem de bölgedeki akraba yoğunluğu çok fazla yüksek. Uzmanların söylediği burada daha çok belli bir kümelemeden kaynaklanıyor. Yani bu da ilk başlarda belli bir ölçüde taziye ve mevlitlerle başladı, ama şu an bölgede bir düğün mevsimi var hepimizin bildiği gibi. Hafta sonu yüzlerce düğün vardı. Her tarafta müzik sesleri. Bu düğünler kontrol altına alınmadığı sürece bölgede ciddi sorunlar yaşayacağız diye düşünüyorum. Bölgedeki düğünlerin özelliği ve diğer yörelerdeki düğünlerden farkı, katılımın çok fazla olması. Hem katılım hem halay hem oyunlar, bu kontrolden çıkar bir duruma dönüşebilir. Bölgede kontrolden çıkması Türkiye'de de kontrolden çıkması durumuna yol açabilir. Bölge sosyolojisini göz önünde bulundurularak bölgeye yönelik ciddi tedbirlerin alınması gerekir."

"HEM BİLGİLENDİRME HEM YAPTIRIM GEREK"

Erkan, koronavirüs vakalarının artmasıyla sağlık sisteminin çökmesine ve sürdürülebilir bir durum olmaktan çıkmasına neden olmakla kalmayacağını, aynı zamanda ekonomik ve siyasal sonuçlar ortaya çıkaracağını belirterek, şöyle devam etti: "Sadece sağlık sisteminin çökmesini veya sürdürülebilir bir durum olmaktan çıkmasına neden olmaz. Bunun artık giderek gerek ekonomik, gerek siyasal sonuçları da ortaya çıkmaya başlar. Onun için bence bir an önce bölgenin bu sosyo-ekonomik yapısı göz önünde bulundurularak gerek aile yapısı, gerek aşiret yapısı, yani nüfusun kalabalık olması göz önünde bulundurularak ciddi tedbirler alınması gerekir. Bu tedbirler hem bilgilendirme anlamında hem de belli bir ölçüde yaptırım olması gerekir."

"CİDDİ TEDBİRLER YOK"

Bölgede sadece sağlık çalışanlarının denetleyeceği veya önlem alacağı durumlar dışında bölgenin genel toplumsal yapısını bilen bir kurul oluşturulmasının gerekli olduğunu aktaran Prof. Dr. Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hala bölgede ciddi bir tedbir olduğunu sokakta göremiyoruz belli bir ölçüde. Bunu hem sivil toplum örgütleri, diğer kuruluşlar, işletmeler ciddi denetim yapmıyor. Örneğin bölgede birçok zincir mağazaya bakıyorum çalışanlarında ciddi tedbir yok. Dolayısıyla herkesin elini taşın altına sokması gerekir. Bu açıklanan günlük 15-16 ölüm oranları belki insanları rahatlatıyor gibi bir durum ortaya çıkıyor ama yani 15, 16'nın altı da olsa bir can. Onun dışında giderek hasta sayısı artınca giderek ölümler de artacaktır. Dolayısıyla önemli sonuçlar olacaktır. Bence bölgede sadece sağlıkçıların denetleyeceği veya önlem alacağı durumlar dışında bir de bölgenin genel toplumsal yapısını bilen bir kurul oluşturulmalı. Başta Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep, Batman'da yoğunluk fazla. Bu illerin birbirine benzer yanları var. Bunların hepsi göz önünde bulundurularak ciddi tedbirler alınması lazım. Bu giderek bölgeyle sınırlı kalmayacak. Başta Çukurova olmak üzere Türkiye'nin büyükşehirleri ile ciddi ilişkisi var. Bu bir süre sonra diğer bölgeleri de etkileyecek duruma gelecek."