Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala Türkiye'nin koronavirüs kodlarının Dünya Sağlık Örgütü standartlarında olmadığını ve hala birçok Covid-19 vakasının kuş gribi veya MERS olarak kayıtlara geçtiğini iddia etti.

Türkiye'de koronavirüsle mücadele sürecinin şeffaf yönetilmediği eleştirileri gelmeye devam ederken, Prof. Dr. Kayıhan Pala tartışmayı alevlendirecek verilerle birlikte bir iddia ortaya attı. Kaya, Türkiye'nin vaka kaydı aşamalarında DSÖ standartlarını değil kendi standartlarını kullanarak vaka sayısını az gösterdiğini iddia etti.

"COVID-19 VAKALARI KUŞ GRİBİ OLARAK KAYDA GEÇİYOR"

Birçok doktor yetiştiren Kayıhan, salgın sürecinde eski öğrencilerinden aldığı dönütlerin kodlama sisteminin farklı olduğunu ortaya çıkardığını belirtti. DW Tütkçe'ye konuşan Pala, "Mezun ettiğimiz öğrencilerimiz ve meslektaşlarımız baktıkları hastaları kayıtlara geçirmeye çalışırken kodlarla ilgili bazı sıkıntılarını bizimle paylaştılar. Bu sıkıntılardan bir tanesi, bazı hastalarının Covid-19 olarak düşünüldüğü halde Avian Influenza (kuş gribi) diye bilinen başka bir hastalık olarak girilmesiydi" dedi. Sonrasında bu verileri Dünya Sağlık Örgütü'nün kodlama verileriyle karşılaştıran Kayıhan, Türkiye'nin kodlama sisteminin uluslararası standartlara uymadığını keşfettiğini söyledi.

KODLAMA SİSTEMLERİ

Dünya Sağlık Örgütü'nün tüm ülkelerdeki verileri toplayabilmek ve hastalığın boyutlarını netleştirmek için kullandığı kodlama sistemi şu şekilde:
  • U07.1: Covid-19 Virüs tanımlanmış (PCR testiyle kesinleşmiş)
  • U07.2: Virüs PCR testiyle tanımlanmamış fakat klinik tanı mevcut, olası Covid-19, kuşkulu Covid-19
Pala'nın aktardığına göre Türkiye'nin kodlama sistemi ise şu şekilde:
  • U07.1: Mers Cov hastalığı
  • U07.2: Avian Influenza enfeksiyonu (kuş gribi olarak biliniyor)
  • U07.3: Covid-19
PCR testinin yüzde 100 sonuç vermediğini belirten Kayıhan, "Şu ana kadar yapılan çalışmalar PCR testinin yüzde 60-70 oranında güvenilir olduğunu ortaya koydu. Bu nedenle DSÖ, mart ayında yaklaşımını değiştirdi ve U07.1 ile U07.2 kodlarını önerdi. Buna göre PCR doğrulaması olmasa bile hastada klinik bulgular ve epidemiyolojik veriler ışığında (akciğer tomografisi gibi), Covid-19 olduğu düşünülüyorsa bunun tanı kriteri ya da olası ve kuşkulu olarak U07.2 koduyla kayıtlara geçmesini istiyor. DSÖ bu kodun hem hastalıklarda hem de ölümlerde girilmesini istiyor ki pandeminin yol açtığı sağlık sonuçları çok daha net ortaya konabilsin ve ülkeler bazında kıyaslanabilsin" ifadelerini kullandı.

"İVEDİLİKLE ULUSLARARASI STANDARTLARA GEÇİLMELİ"

DSÖ kodlamalarının vaka kayıt sürecinde kullanılmamasının büyük sorunlara yol açacağını söyleyen Kayıhan, "Bu sorunlardan birincisi kıyaslama yapmakta zorlanabiliriz. İkincisi, bence en az birinci kadar önemli, Türkiye doğrulanmamış diye kabul ettiği, yani PCR testi pozitif olmayan vakaları kayıtlarına geçirmiyor. Oysa bize sahadan gelen bilgiler, çok sayıda Covid-19 hastası olduğu halde değişik gerekçelerle PCR sonuçları ya gelmeyen ya da pozitif olarak gelmeyen olguların varlığına işaret ediyor. Derhal DSÖ standartlarına geçmeliyiz" dedi.

KAYIHAN PALA KİMDİR?

Prof. Dr. Kayıhan Pala, 1964 yılında Erzincan’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1988 yılında mezun oldu. Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’ndeki Halk Sağlığı doktorasını 1997 yılında bitirdi. 2000 yılında yardımcı doçent, 2004 yılında doçent ve 2010 yılında profesör unvanı aldı. Pala, halen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda çalışmalarını yürütüyor. https://dokuz8haber.net/toplum-yasam/saglik/turkiyede-covid-19-olum-ve-test-sayilari-gercegi-yansitmiyor/