Yeni bir araştırma, telefonla görüşmek, yazışmaya nazaran insanlarda daha güçlü bağların oluştuğu hissini güçlendiriyor.

Austin Teksas Üniversitesi’nin araştırmasına göre telefonla gömrüşme, yazışmaya nazaran insanlarda daha güçlü bağlar oluşturuyor.

TELEFONLA KONUŞMAK UTANDIRIYOR

Aylardır devam eden küresel salgına karşı alınan sosyal mesafe önlemleriyle birlikte sosyal bağ kurma ihtiyacının da ağırlıkla teknoloji yardımıyla karşılanıyor olması akademisyenlerin ilgisini bu alana yöneltti. Austin Teksas Üniversitesi’nde gerçekleştirilen yeni bir araştırma, kişilerin genellikle elektronik posta ve kısa mesaj gibi yazı temelli iletişim yollarını tercih etse de telefon konuşmalarının açlığı duyulan bağlı kalma duygusunu karşılamak için muhtemelen daha başarılı olduğunu gösterdi. Independent Türkçe'de yer alan habere göre; Chicago Üniversitesi’nden Nicholas Epley’le birlikte yeni makalenin ortak yazarı olan UT Austin, McCombs İşletme Fakültesi’nden pazarlama alanında doktor öğretim görevlisi Amit Kumar, yaptıkları çalışmada; kişilerin, telefonla aramak daha utandırıcı bulunduğu için yazışmayı tercih ettiğini fakat çoğunluğun bu konuda yanıldığını ifade etti.

KONUŞMAK BAĞLI HİSSETTİRİYOR

İnsanlar ses temelli ortam aracılığıyla kayda değer ölçüde daha fazla bağlanmış hissediyor ancak bunun uygunsuzluğuyla ilgili korkuları var. Bu da onları yazıya dayalı araçlara doğru itiyor. Hakemli bilim dergisi Journal of Experimental Psychology’de ayrıntılarıyla paylaşılan araştırmadaki deneylerden birinde, araştırmacılar 200 kişiden eski bir arkadaşla e-posta ya da telefon yoluyla yeniden iletişime geçmenin neye benzeyeceğiyle ilgili tahminler yapmasını istedi ve ardından bunları gerçekten yapmaları için katılımcıları rastgele görevlendirdi. Katılımcılar telefonla aramanın daha bağlı hissetmelerini sağlayacağını düşünseler bile yine de e-postayı tercih ettiklerini çünkü aramanın çok uygunsuz kaçacağına inandıklarını söyledi. Ancak araştırma ekibi, telefon konuşmasının bir e-postadan daha iyi olacağı sonucuna ulaştı. Kumar “Sıra gerçek deneyimlere geldiğinde, katılımcılar telefonun e-posta karşısında eski arkadaşlarıyla kayda değer ölçüde daha güçlü bağ kurduğunu ve daha uygunsuz hissetmediklerini bildirdi" dedi.

GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMAYA KARŞI YAZIŞMA

Diğer deneyde araştırmacılar yabancılarla canlı bir sohbette yazışarak, görüntülü konuşmayla veya yalnızca sesle konuşmayla rastgele şekildi iletişim kurmakla görevlendirildi. Katılımcılardan “Uzun süredir hayalini kurduğun bir şey var mı? Neden bunu başaramadın?” veya “Başka birinin önünde ağladığın bir zamanı anlatabilir misin?” gibi bir dizi kişisel soruyu sorması istendi. Katılımcılar deneyde iletişim için kullandıkları ortamın önemli olmadığını ve yazışarak da telefondakiyle aynı düzeyde yabancıyla bağ kurma hissedeceklerini tahmin etti. Ancak ekip, tahminlerin aksine gerçekten etkileşime geçtiklerinde kişilerin konuşarak yazışmaya göre kayda değer ölçüde daha fazla bağ kurduğu sonucuna ulaştı. Aynı şekilde yine birbirlerinin seslerini duymanın daha tuhaf hissettirmediğini gözlemlediler. Araştırmacılara göre, sesin kendisi herhangi bir görsel unsur bulunmasa bile bağ kurmanın vazgeçilmez bir parçası gibi duruyor. Kumar “Fiziksel mesafenin korunmasını istiyoruz ancak bu sağlığımız için olsa bile hala esenliğimizi korumak için sosyal bağlara ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. Sese dayalı ortamla ilgili başka bir söylentinin de üzerine giden araştırmacılar, katılımcıların eski arkadaşlarıyla yeniden bağ kurma süresini ölçtü. Ekip, telefon görüşmesinin e-postayı okuma ve yanıtlamayla aynı miktarda zaman aldığını ortaya koydu. Araştırmacılar, ilişkilerin teknolojiyle yürütülmesinin bilhassa önemli olduğu böyle bir zamanda, elde ettikleri sonuçların iletişim ortamlarıyla ilgili genel varsayımları hem açıklığa kavuşturduğunu ve sorguladığını bilhassa önemli olduğunu düşünüyor.