Ankara Barosu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin hazırladığı çalışmayı Venedik Komisyonu'na gönderdi.

Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org Ankara Barosu’nun İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusundaki beyanın Anayasaya aykırılığını tarif etmek amacıyla hazırladığı çalışmayı Venedik Komisyonu’na gönderdi. Konuya ilişkin yazılı bir açıklamada yapan Ankara Barosu, “Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi'nin ‘Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesi’ beyanında bulunulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre Cumhurbaşkanının Büyük Millet Meclisi tarafından kanunlaştırılarak kabul edilen uluslararası sözleşme normuna dair yalnızca bağlı yetkisi -subject authortiy- vardır. Uluslararası sözleşmeyi onaylamak ve yayımlamak. Anayasanın 104'üncü maddesi 11'inci fıkrası açıkça dar ve bağlayıcı şekilde, yetkiden çok görev niteliğinde olup şöyledir: ‘Cumhurbaşkanı…Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar.’ Bu görev diğer bir adlandırmaya anayasanın verdiği emredici kural, olarak tarif  edilebilir. Özetle, Türk anayasa hukukuna göre, Millet Meclisi kanun niteliğinde bir uluslararası sözleşme kabul etmekte, yasamanın bu kanunlaştırma gücüyle kabul ettiği normu, formel olarak uygulanabilir hale getirme emrini Cumhurbaşkanı'na vermektedir" denildi.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

Konuya ilişkin yazılı bir açıklamanın tamamı şu şekilde: “Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi'nin ‘Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesi’ beyanında bulunulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre Cumhurbaşkanının Büyük Millet Meclisi tarafından kanunlaştırılarak kabul edilen uluslararası sözleşme normuna dair yalnızca bağlı yetkisi -subject authortiy- vardır. "Uluslararası sözleşmeyi onaylamak ve yayımlamak. Anayasanın 104'üncü maddesi 11'inci fıkrası açıkça dar ve bağlayıcı şekilde, yetkiden çok görev niteliğinde olup şöyledir: ‘Cumhurbaşkanı…Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar.’ Bu görev diğer bir adlandırmaya anayasanın verdiği emredici kural, olarak tarif  edilebilir. "Özetle, Türk anayasa hukukuna göre, Millet Meclisi kanun niteliğinde bir uluslararası sözleşme kabul etmekte, yasamanın bu kanunlaştırma gücüyle kabul ettiği normu, formel olarak uygulanabilir hale getirme emrini Cumhurbaşkanı'na vermektedir" "Türkiye, temel hukuk kuralı koyma yetkisin Meclis'e ve onun yasama fonksiyonuna vermiştir. Cumhurbaşkanı ise Başkanlık anayasası değişikliği ve rejimine rağmen, halen yürütme fonksiyonunu başıdır ve halen yürütme fonksiyonu, yasama fonksiyonunun emri altındadır. Hukukta ‘her şey bağlandığı şekilde çözülür’. Yani bir işlem hangi usulle tesis edilmiş ise yine ayın usulle feshedilir. Buna ‘yetkide ve usulde paralellik ilkesi’ denir. Bir uluslararası antlaşma, TBMM’nin onaylamayı uygun bulma kanunundan sonra yürürlüğe konulmuş ise, ancak yine kanun ile sona erdirilebilir. Baromuz, İnsan Hakları/Toplumsal Haklar temelli merkezlerimizin ortak çalışma ve değerlendirmeleriyle meselenin bu yönden Avrupa Konseyi’ne izahı ihtiyacını tespit etmişlerdir. “Her koşulda bu sürecin, Türkiye’nin paydaşı olduğu uluslararası hukuk kuruluşları tarafından değerlendirmesinin yapılması gerektiği açıktır. Ankara Barosu kendisine yasa ile verilmiş ‘hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunma, koruma ve bu kavramlara işlerlik kazandırma’ görevi gereğince temel hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaya devam edecektir. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceğiz.”