Bingöl'de son dönemlerde artan kadın intiharlarına ilişkin Bingöl Barosu harekete geçti. Baro bu intiharları araştırmak için avukat görevlendirdi. Hak ve Adalet Platformu Aktivisti Nurten Ertuğrul ise şiddet ve baskının genç kadınları intihara sürüklediğini belirterek, önlem alınmasını istedi.

Bingöl Barosu, 2018’de 41, 2019’da 50, 2020’nin ilk üç ayında ise 12 intihar veya girişim vakası için avukat görevlendirdi. Kentte üstü örtülenler de göz önünde bulundurulduğunda vaka sayısının çok fazla olduğu belirtilirken, Baro Başkanı Hanifi Budancamanak, önümüzdeki günlerde başta Bingöl Üniversitesi olmak üzere, birçok resmi ve sivil toplum kuruluşuna intihar konusunun ortak bir mekanizmayla araştırılması için çağrıda bulundu. Budancamanak, bu çağrılarını dilekçeyle söz konu kurumlara ileteceklerini söyledi.

2018'DE 41 VAKA VAR

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre İntihar vakalarında kolluk kuvvetlerinin avukat istemesi halinde atama yaptıklarını belirten Budancamanak, “Baro kayıtlarında 2018 yılında kolluk kuvvetlerinin bizden istediği ve bizim atadığımız 41 vaka var. Bu vakaların hepsi kolluk kuvvetleri tarafından intihar vakası olarak kayda geçirildiği için biz de avukat ataması yapmışız. 2019 yılında ise bu sayı 50 ye çıkmış. 2020’nin ilk üç ayında ise bu sayı 12 olarak yansımış. Fakat bunların hepsine intihar vakası diyebilmemiz için dosyaları tek tek incelememiz gerekir. Çünkü bazen yanlış ilaç kullanımı da kolluk kuvvetleri tarafından intihar diye kayıtlara geçiriliyor. Tabi buna rağmen çok büyük bir sayı. Bingöl gibi bir yerde bu kadar çok intihara teşebbüs vakasının olması bizi üzüyor. Bu vakalardan, kaçının ölümle sonuçlandığını da bilmiyoruz” dedi.

SAHA ARAŞTIRMASI YAPILMAMIŞ

Yaşanan intihar vakalarının nedenleri ile ilgili şu ana kadar saha araştırılmasının yapılmadığını belirten Budancamanak, “Elimizde bir saha araştırması yok. Araştırmayı ancak diğer kurumlarla koordineli çalışarak yapabiliriz. Bilimsel bir araştırma şart. Biz Bingöl Barosu olarak başta Bingöl Üniversitesi olmak üzere, valilik, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ile kentte bulunan diğer sivil toplum örgütleri ile koordineli bir saha araştırması yapması çağrısı yapıyoruz. Baro olarak bu çağrımızı da önümüzdeki günlerde bu kurumlara resmi olarak ileteceğiz. Herkesin elini taşın altına koyması gerektiği görüşündeyiz. Araştırma sonucunda çözüm önerileri oluşturulabilir. Saha araştırmasıyla intihara teşebbüs edenlerle ve aileleri ile görüşülerek neden intihara teşebbüs ettikleri konusunda fikir sahibi olunabilir” diye belirtti.

‘AİLE VE TOPLUMSAL BASKI’

Yaşanan intihar vakalarını tam olarak kategorize edilemeyeceğini ifade eden Budancamanak, “Bingöl toplumu yapısı gereği muhafazakar bir toplumdur. Gençler çoğu zaman kendini ifade edemiyor. Zaman zaman aile baskısı, zaman zaman toplumsal baskının altında kalıyorlar. Yine bunun yanında ekonomik sebepler ve bireye bağlı kişisel sebepler intihar vakalarını tetikliyor” diye konuştu.

İNTİHARLARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ RUHSAL NEDENLERDEN KAYNAKLANIYOR

Hak ve Adalet Platformu aktivisti Nurten Ertuğrul ise Bingöl’de yaşanan intihar vakalarının büyük bir bölümünün ruhsal nedenlerden kaynaklandığını ifade ederek, “Bölgesel intiharları değerlendirirken bölgenin etnik, dinsel, tarihsel ve siyasal yapısına bakılmalıdır. İntihar vakasının gerçekleştiği toplumun sosyolojik zeminini hesaba katmamak, görmezden gelmek, meseleyi özünden uzaklaştırma anlamına gelir. Daha çok kadınların gördüğü aile için şiddet ve baskı, genç kadınların yaşlı veya istemediği erkeklerle evlendirmeye zorlanması, işsizlik, yoksulluk gibi nedenlerden dolayı genç kadınlar intihara sürüklenmektedir” şeklinde konuştu.

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Her intihar vakasının derinlemesine analiz edilmesi ve travma merkezlerinin oluşturulması gerektiğine işaret eden Ertuğrul, koruyucu önlemlerin devreye sokulması için belediye ve merkezi yönetime iş düştüğünü söyledi. Ertuğrul, “Bu riski taşıyan bireyler yakından takip edilmelidir. İşsizliğin kalıcı yöntemlerle çözülmesi için istihdam alanları yaratılmalıdır. Çocukları her türlü bağımlılıktan kurtaracak kültür, sanat, spor merkezleri açılmalıdır. Evlilik öncesi ve sonrası danışmanlık hizmetleri ve seminerleri verilmelidir. Ailelerle irtibata geçip, çocuklarının intihar sebeplerini öğrenip doğrudan onların belirttiği sorunlar doğrultusunda önlem almak gerekir. İstanbul Sözleşmesi'nde sağlanan kadın kazanımlarının tekrar topluma kazandırmamız gerekir” dedi.