Salgın önlemlerine ilişkin yeni kararlar açıklayan ve Sağlık Bakanlığı'na TTB tarafından tepki gösterildi. Bakanlığın yaşam hakkını ihlal ettiği belirtilen açıklamada, Bilim Kurulu üyelerine de "mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirme" çağrısı yapıldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Koronavirüs Bilim Kurulu tarafından alınan kararla salgın önlemlerinin gevşetilmesi ve açık havada maske takma zorunluluğu ile HES Kodu uygulamasına son verilmesine tepki gösterdi.
Çevrimiçi yapılan toplantıya Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, üyeler Güçlü Yaman, Esin Davutoğlu Şenol, Levent Akyıldız Meltem Günbegi ve Oğuz Kılınç katıldı.
Fincancı tarafından yapılan açıklamada "Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor, Bilim Kurulu’nda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz" denildi.
"BU ADIM, HALK SAĞLIĞINI GÖZ ARDI EDEN POLİTİKALARIN DEVAMI"
ANKA'nın aktardığına göre, Fincancı, Şubat ayının, ölüm sayısı açısından 24 aydır süren pandeminin en kötü 5. ayı olduğunu belirterek, alınan yeni kararlara ilişkin şunları kaydetti:
"Bilimsel dayanaktan yoksun, salgının ülkemizde verili gerçekliği ile bağdaşmayan düzenlemeler, algı yönetimini merkeze alan tutumunun yeni bir adımıdır. Bu adım, siyasi iradenin salgının başından bu yana halk sağlığını göz ardı eden, fakat ekonomik kaygıları önceleyen politikaların devamıdır. Tamamlanmış aşı oranımız halen toplumsal bağışıklık için gereken düzeyden çok uzakta; bilimsel veriler ise maske, mesafe ve havalandırmanın hâlâ kritik önem taşıdığını göstermektedir. Yapılmakta olan PCR testlerinin pozitiflik oranları, âdeta kaçınılmaz olarak yapılması gerekenler dışında belli sayılara takılıp kalmış olunmasına ve tanısal/tarama amaçlı hızlı antijen testi gibi yöntemlerle desteklenmemesine rağmen oldukça yüksektir.
Semptomu olmayana test yapılmayacağı kararı ve kamusal alanların, toplu yaşam/kullanım alanlarının HES Kodu dahil hiçbir ön tedbire gerek kalmaksızın kısıtlamalardan azade tutulması, hastalık dolaşımının sürmesi ve artması anlamı taşımaktadır. Yeterli aşı korumasına dahil olmayan ülkemizde kaç yurttaşımızın önlenebilir nitelikte ölümünün göze alınabildiği yanıtlanmalıdır. Bu koşullarda maskenin bireysel sorumluluğa terk edilmiş olması ve gerçek dışı bir rehavet yaratılmasını haklı kılabilir bir salgın kontrolüne sahip değiliz. Havalandırma konusunda yapılan açıklamada ise iyi havalandırılan ortamların hangi yolla denetlenebileceği açık değildir. Daha önce yapılmamış denetimlerin nasıl sağlanabileceğine, belirlenebileceğine dair düzenleme, kontrol ve farkındalık konusunda somut herhangi bir adım atılmamışken sadece yurttaşın bunu nasıl belirleyebileceği de yanıtlanması gereken sorulardır."
"SALGININ YETERLİ KONTROLÜ SAĞLANAMADI"
Prof. Dr. Fincancı, açıklamanın devamında alınan kararlarla yeni bir evreye geçildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu evre, göstermelik söylemlerden dahi vazgeçilerek kamusal sorumluluğun alınmadığı ve halk sağlığının geri plana itildiği, salgın yönetiminin salt siyasi öncelikler ve tercihlerle belirlendiği bir aşamadır. Tüm yurttaşlarımızı salgının yeterli kontrolünün sağlanmamış olduğu bilgisiyle uyararak gerek kendileri ve sevdikleri gerek toplumsal bakımdan aşılarını tamamlamaya; maske, mesafe, havalandırma önlemlerinin kritik önemini koruduğu konusunda duyarlı, özenli ve dikkatli olmaya; bilime uygun adımlar atılması için taleplerini yükseltmeye davet ediyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor, Bilim Kurulu’nda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz."