"Bir yürüyüş eylediler sabahtan / Ilgıt ılgıt kan gidiyor loy loy" diye başlayan Ahmet Kaya şarkısına ve bu şarkının bestelendiği Enver Gökçe şiirine esin kaynağı olan Turan Emeksiz, 28 Nisan 1960 günü Beyazıt Meydanı'nda öldürülmüştü.

TURAN EMEKSİZ ÖLDÜĞÜNDE 19 YAŞINDAYDI

Enver Gökçe’nin “28 Nisan’dı yavru hey” ve öldürülüşünü “ham meyveyi kopardılar dalından” diye anlattığı Turan Emeksiz, bir üniversite öğrencisiydi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi önünde dönemin iktidarının hukukdışı ve baskıcı uygulamalarını protesto ederken öldürüldü. İktidar Tahkikat Komisyonu ile bütün muhalifleri fişleyecek yeni bir yasa hazırlıyordu ve üniversiteler bu yasayı protesto ediyordu. Dönemin yetkilileri “kalabalığı dağıtmak için havaya ve çevreye açılan ateşte bir kurşunun tanka çarparak sekmesi sonucu” Turan Emeksiz’in kazayla öldüğünü iddia etti. Öldürüldüğünde 19 yaşındaydı. Aynı eylemde ağır yaralanan, bacağı kesilen öğrenciler oldu.

ÜÇ KEZ GÖMÜLEN YİĞİT

Turan Emeksiz, ölümünün ardından eylem yapılmaması için gizlice gömüldü. 27 Mayıs öncesi Demokrat Parti iktidarına yönelik halk protestolarının simgesi haline gelen Emeksiz, 27 Mayıs sonrası mezarından çıkarıldı, 9 Haziran 1960 günü vurulduğu Beyazıt Meydanı’nda görkemli bir tören yapıldı. Ardından Ankara’ya gönderilerek “Hürriyet Şehidi” sıfatıyla Anıtkabir’deki şehitliğe gömüldü. Adı vapurlara verildi, büstleri dikildi. İstanbul Şehir Hatları’nın Turan Emeksiz Vapuru uzun yıllar hizmet verir. 12 Eylül döneminde üçüncü kez gömülen Turan Emeksiz, bu kez özel yasa ile Cebeci Mezarlığı’na taşındı.

“BEYAZIT MEYDANI’NDAKİ ÖLÜ”

Turan Emeksiz, baskıcı iktidara karşı hürriyet mücadelesinin simgesi sayıldı ve pek çok şair hakkında şiirler yazdı. O dönem Sovyetler Birliği’nde yaşayan Nâzım Hikmet, “Beyazıt Meydanı’ndaki Ölü” şiirini Turan Emeksiz için yazdı: “bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında / İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda. / Bir ölü yatıyor / vurdular / kurşun yarası / kızıl karanfil gibi açmış alnında // İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda. // Bir ölü yatacak // toprağa şıp şıp damlayacak kanı // silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip /zaptedene kadar // büyük meydanı.”

“HAM MEYVEYİ KOPARDILAR DALINDAN”

Dönemin önemli şairlerinden Enver Gökçe’nin şiir ise Ahmet Kaya tarafından “Katlime Ferman” adıyla bestelendi ve dilden dile bugünlere ulaştı. “Bir yürüyüş eylediler sabahtan / Ilgıt ılgıt kan gider loy loy! / Dayan dizlerim dayan! / Ağla gözlerim ağla!” diye başlayan şiirde, “Başı daralınca Yılmaz’ın / Baktı atacak taşı yoktu / Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu / Vurulmuştu. / Çıkardı yüreğini kan içinde / Çarptı kötünün kafasına / Hay bu nasıl devran? 28 Nisandı yavru hey! / Ham meyveyi kopardılar dalından.”

GERİYE ŞARKILAR, ŞİİRLER KALIR

27 Mayıs tarihinin Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlandığı dönemin “Hürriyet Şehidi” olarak en önemli simgelerinden biri olur. 12 Eylül sonrası Turan Emeksiz’in izleri teker teker silinir. Mezarı Cebeci Mezarlığı’na nakledilir, Turan Emeksiz Vapuru emekliye ayrılır, Malatya’daki Turan Emeksiz Lisesi’nin adı değiştirilir. Adının verildiği sokaklara, caddelere yeni adlar konulur. Bazı büstleri parçalanır. Geriye Cahit Külebi’nin “Umut isteriz, özgürlük isteriz yüz yıldan beri / Geçer karşıya dikilirsin” dediği “28 Nisan” şiiri ve Ahmet Kaya’nın gürül gürül sesiyle “Vay anam vay vay, bu belalı başınan ben nere gidem” sesi kalır. Bir de büyük şair Nazım Hikmet’in “Bir ölü yatıyor / on dokuz yaşında bir delikanlı / gündüzleri güneşte / geceleri yıldızların altında / İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda” dizeleri...