Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Ergün Atalay, Türkiye Gıda ve Şeker Sanayicileri İşçileri Sendikası'nca (Şeker-İş) Antalya'nın Manavgat ilçesinde bu sene 7'ncisi düzenlenen basın buluşmasına katıldı. Burada konuşan Atalay, Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen ve 41 işçinin hayatını kaybettiği faciayı da hatırlatarak, Türkiye'deki maden kazalarına değindi.

"BU SİSTEMİ TÜM OCAKLARA KURMAK LAZIM"

Türkiye'de an itibarıyla 35 bin maden işçisinin yer altında, 110 bin işçinin de yer üstünde çalıştığını belirten Atalay, "Şu anda hastanede 6 arkadaşımız tedavi görüyor, ikisinin durumu ağır. Bir an önce o arkadaşlarımızın da sağlıklarına ve ailelerine kavuşmaları için dua ediyoruz. Bu işin sebebinin ortaya çıkarılması için TBMM'de araştırma komisyonu kuruldu. Olayın meydana geldiği ocak, devletin kömür ocağı. Türkiye Kömür İşletmeleri'nin ocağı; en güvenilir ocaklardan bir tanesi" dedi.  

Atalay, şöyle devam etti:

"Aşağısı 350 metre, 2,5 kilometrelik bir alan var. Bu madenin tavanlarında su torbaları var naylondan. O su torbaları olmasa daha vahim olurdu. Çünkü ateşi gördüğü zaman su torbaları patlıyor. Madeni, kömürü, su, çamur yapıyor. Bu sistemi Türkiye'deki bütün maden ocaklarına kurmak lazım. Maden ocağının olduğu yerlerdeki üniversite hastanelerine yanık tedavi merkezi de kurulması gerekiyor."

Türkiye'de daha önce Soma, Ermenek ve Siirt Maden köyü gibi yerlerde maden facialarının olduğunu dile getiren Atalay, "Kahramanmaraş'ta o dağ çöktü, hala altında şehitler yatıyor. Bir madende gaz durduk yere patlamaz. Araştırma komisyonu bir an önce bunun sebebini bulsun, sorumlularını bir an önce kamuoyunun önüne çıkarsın" diye konuştu. 

Türkiye'de madencilik zirvesi yapılması gerektiğini kaydeden Atalay, "Maden zirvesini yıllardır dillendiriyoruz. Bunun içinde iktidar ve muhalefet, maden mühendisleri, işçiler, sendikalar ve üniversiteler olsun. A'dan Z'ye bu konuyu ülke gündemine getirip, çözümünü bulalım. İnsanların hayatını kaybetmesi kabul edilebilecek bir durum değil. 301 kişi, 18 kişi, 41 kişi, her gün 1- 2 kişi şehit oluyor, iş cinayetine kurban gidiyor, onu kimse görmüyor. Bu işi tamamen çözüme kavuşturup, ülkemiz gündeminden çıkarmalıyız" dedi.

Gelişen teknolojiyle tüm maden ocaklarının daha güvenilir hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Atalay, şöyle devam etti:

"Aslında Amasra'daki kömür ocağında bizim iyi de bir teknolojimiz var. Aşağısı 350 metre, 2,5 kilometrelik bir alan var. Bu madenin tavanlarında su torbaları var naylondan. O su torbaları olmasa daha vahim olurdu. Çünkü ateşi gördüğü zaman su torbaları patlıyor. Madeni, kömürü, su, çamur yapıyor. Bu sistemi Türkiye'deki bütün maden ocaklarına kurmak lazım. Maden ocağının olduğu yerlerdeki üniversite hastanelerine yanık tedavi merkezi de kurulması gerekiyor."

"EYT ÜLKE GÜNDEMİNE GELMEMEK ÜZERE ÇÖZÜLMELİ"

Çalışma hayatıyla ilgili gündemde olan konulara da değinen Atalay, "3600 konusu bitti gibi. Şimdi gündemde EYT, taşeron işçiler, örgütlenme ve vergi konusu var. Yıllardır vergi konusunda uyarıda buluyoruz. Diyoruz ki; ocak ayında aldığımızı aralık ayında da verin. Maalesef vergi dilimi sebebiyle vergi dilimine giren işçilerin 1 aylık kazançları ekstra vergi olarak gidiyor" diye konuştu. Sendikal örgütlenme konusunda sıkıntılar yaşandığını anlatan Atalay, sermaye sahiplerinin sendikal örgütlenmeye izin vermemek için çok çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyledi. EYT konusunda yaşananları mağduriyet olarak nitelendiren Atalay, "Bu konu bir an önce, bir daha ülke gündemine gelmemek üzere kökten hallolsun. Bunu bakana da söylüyorum, bunu ülkeyi yönetenlere de söylüyorum. EYT bir daha gündeme gelmesin. O tarihte devlet bir akit yapmış, demiş ki; sen bu yaşta emekli olacaksın. O akde kim giriyorsa, o tarihte herkes emekli olsun. Benim talebim bu" ifadelerini kullandı. Başkan Atalay, emeklilik yaşı konusunda herkesin net olması gerektiğini belirterek, "Bazıları 'Emeklilik yaşını yükseltmeyelim' diyor. Fakat diğer taraftan da 'Emekli yaşı gelenleri emekli etmeyelim' diyorlar. Burada nerede duracağız? İlkeli ve tutarlı olmak gerekiyor" dedi.

"TAŞERON ÇALIŞTIRMA, KURALSIZ ÇALIŞTIRMADIR"

Türkiye'de yarım asırdır taşeron çalışma sisteminin olduğunu ve 700 bin kişinin kadroya alındığını, şu anda halen 250 bin kişinin taşeron çalıştığını anlatan Atalay, "Taşeron çalıştırma, kuralsız bir çalıştırma. Bu sistemi bitirmek lazım. Bir ülkede kamuda taşeron çalışma sistemi neden uygulansın ki? Devlet, kendi işçisini memurunu çalıştırsın" dedi. Şeker-İş Başkanı İsa Gök de Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın çok zor olduğunu belirterek, "Etrafımızda İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Ermenistan gibi ülkeler var. Çevremizde savaş devam ediyor. Bu coğrafyada, bu ateş ortamında ayakta durmak hayli zor. Hepimize ayrı ayrı görevler düşüyor" diye konuştu.