MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının ertesi günü Ankara’da stratejik önemdeki TUSAŞ’a gerçekleştirilen ve beş kişinin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin yeni bir iddia gündeme geldi. T24‘ten Tolga Şardan’ın haberine göre, TUSAŞ’a yönelik saldırı istihbaratı tam iki ay önce gelmiş.

Şardan, “İstihbarat bilgisi, geçen ağustosun ortasında, tam tarih vermek gerekirse; 17 Ağustos’ta elde edildi. İstihbarat birimlerinin ortak yürüttüğü operasyonda yakalanan PKK’lıdan elde edilen veriler, bölgedeki jandarma komutanlıklarına bildirildi. Gerek Van’a konuşlu Jandarma Asayiş Komutanlığı, gerekse Şırnak’taki İl Jandarma Komutanlığı, kısa sürede gelişmelerden haberdar edildi. Tabii aynı bilgiler, Ankara’ya da ulaştırıldı. MİT’in ulaştığı veriler, İçişleri Bakanlığı’nın çatısı altındaki Emniyet ve Jandarma’ya gönderildi. Şimdi; bu aşamada artık kimsenin ‘gerekli istihbarat alınamadı’ mazeretine sığınma şansı kalmadı maalesef” dedi.

İstihbarat bilgisinin elde edilmesiyle, eylemin gerçekleştirilmesi arasında yaklaşık iki ay olduğunu belirten Şardan, şu bilgileri aktardı:

“İster istemez, “İki ayda ne yapıldı?” sorusu akıllara geliyor kuşkusuz. Sorunun yanıtını adli yönden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, idari yönden ise İçişleri Bakanlığı verecek. Ancak sorunun yanıtı kadar, sorunun kimlere yöneltilmesi gerektiği de en az adli soruşturma kadar önemli. Öncelikle Jandarma Genel Komutanlığı merkez yönetimi sorunun asıl muhatabı. Elde edilen ciddi istihbarata karşı yapılması gerekenler, Jandarma’nın sorumluluğunda. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ali Çardakçı’dan itibaren görev alan istihbarat, terörle mücadele ve asayiş birimlerinden sorumlu komutanlar ile alt kadrolarının soruşturmaya alınması şart.

Hatta daha ilerisi, Jandarma’nın faaliyet ve çalışmalarını yöneten İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın da direkt olmamakla birlikte dolaylı sorumluluğu var. Aktaş’ın her şeyden önce denetim görevini yeteri kadar yerine getirmediğini söylemek mümkün.

Şırnak’ta elde edilen önemli istihbarata karşı eylemin nasıl gerçekleştirildiği ve gerçekleşmesine izin verilmesi, basit şekilde geçiştirilebilecek bir durum değil. İki ay boyunca eylemin önlenmesine yönelik yapılanların mercek altına alınması gerekiyor.”