Özdağ kendisi için "Hiçbir zaman milliyetçi daire içerisinde değildi zaten" diyen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'ye çok sert bir yanıt vererek “utanmaz” dedi.

Daha sonra X hesabından Özdağ’a yanıt veren, Desteci “Sadece milliyetçilere ve milliyetçi kuruluşlara hakaretleriyle haber olan ve Türk milliyetçilerinin birlikteliklerinin engellerinden biri haline gelmiş biriyle tartışmaya girmek istemezdim” şeklinde yanıt verdi. 

Ümit Özdağ, bugün X hesabından Mustafa Destici'ye şu yanıtı verdi:

- "Ümit Özdağ hiçbir zaman milliyetçi camia içinde olmadı" demek utanmazlıktır. Mustafa Destici bir utanmazdır. 

- Ama adam diğer açıklamasında haklı. Ben 1980’lerin başında ocaklarda değildim. Yurtdışında üniversite tahsili yapıyordum. 

- Benim ocaklarda olduğum dönemde sen Mustafa suya "gu" diyordun. 1980’lerin sonunda muhtemelen okumayı sevmediğin için Yeni Düşünce ve Bizim Ocak’ta yazdıklarımı okumamışsındır. 

- Ülkü Ocakları genel merkezinde benim ders verdiğim özel eğitim grubunda olmadığın için karşılaşmadık. 

- İlk karşılaşmamız benden BBP’nin bir teşkilatına konferans vermemi istemen ve beni konferansa makam aracın ile götürmen ile oldu. 

- Ama mesele birbirimizi ne zaman gördüğümüz değil. Senin İstiklal Harbimize karşı çıkmış, İngilizlerin yanında durmuş ve sonuçta asılmış bir adamın İskilipli Atıf’ın mezarını ziyaret etmendir.

DESTECİ’NİN YANITI

Yine X hesabından Özdağ’a cevap veren Desteci ise şunları söyledi:  

Siyasete girdikten sonra, sadece milliyetçilere ve milliyetçi kuruluşlara hakaretleriyle haber olan, geçmişte birlikte çalıştıkları tarafından siyasetteki “görev”inin bu olduğu sıklıkla ifade edilen son noktada Türk milliyetçilerinin birlikteliklerinin engellerinden biri haline gelmiş biriyle tartışmaya girmek istemezdim.

Lâkin iftira ve hakarete sessiz kalacak değilim.

Herkese istediği dilden cevap verecek sözümüz de, gücümüz de var. Dünümüzde ve bugünümüzde bu tür iftira ve ithamlara cevap vermemize engel olacak lekeler de bulunmuyor elhamdulillah.

Ümit Özdağ 12 Eylül öncesinde ve sonrasında Ülkücü Hareket’in hiçbir yerinde olmamıştır. Teşkilatların ve verdiğimiz mücadelenin herhangi bir yerinde, kendisini görmedim, görene de rastlamadım.

Merhum Muzaffer Özdağ'ın kişiliğinden bağımsız olarak, Muzaffer Özdağ'ın da 70'li yıllardan vefatına kadar MHP'yle, Ülkücü Hareket'le ve Rahmetli Alparslan Türkeş'le bir bağının kalmadığı, camiadaki herkesin bildiği bir gerçektir.

Tarih tartışmaları bizim işimiz değil. Resmi kayıtlarda ve muteber kaynaklarda İskilipli Atıf Hoca'nın Şapka Kanunu öncesinde yazdığı risale nedeniyle 1926’da idam edildiği yazar.

Açıklananların dışında bir bilgi ve belge ortaya çıkarsa ona göre davranırız.

Milli Mücadele her yönüyle bizimdir.

Bugün, İslam’a düşmanlık etmek için bahane arayanlar, ülkede yaşanan her olayı inançlarımıza saldırmak için malzeme yapanlar, Milli Mücadelenin ve Cumhuriyetin kuruluş döneminin çetin şartlarında idam edilmiş bir mazlumun mezarı üzerinde kendileri gibi tepinmemizi beklemesinler.

Cumhuriyet'in varsa hatalarına da sahip çıkacak kadar devletimize, ülkemize ve milletimize bağlıyız. Ancak ahlaklı olmak zorundayız.

Mensup olduğumuz davaya ve inançlarımıza hizmet etmeye devam edeceğiz.

Türk İslam Ülküsü'nün neferleriyiz.

Davamızdan da ülkemizden de kalbimizden de Türklüğün ve İslam’ın silinmesine izin vermeyeceğiz.

Ülkemize, milletimize, şehitlerimize duyduğumuz sorumlulukla görev yapıyoruz.

Şehitlerimizin hayatlarını feda ettiği mukaddesatımıza savaş açanları ifşa edeceğiz, yan yana gelmeyeceğiz, mücadele etmeye devam edeceğiz.