Moderatör: Nurcan SEVEN
Konuklar: Mustafa Uğur Yağcıoğlu & Cengiz Çalışkan
Değerli okurlarımız dokuz8HABER Hypatia Bilim ortak programımızdan biriyle daha sizlerleyiz.
Yerli Bilim Kurgu filmi “An” 7 Haziran’da vizyona giriyor. Bizlerin de ilgi alanı bilim iletişimi ve sinema olduğu için sizlerle ara ara sanatla ilgili de konuşmak istiyoruz. Dolayısıyla bugün çok heyecanlıyım. Filmin senaristi ve yönetmeni Uğur Yağcıoğlu konuğumuz. Hemen söyleşimize başlayalım.
Hoş geldiniz Uğur Bey. Türkiye’de bilim kurgu bizi heyecanlandırıyor ve daha fazla olmasını istiyoruz. İzleyicilerimizle biraz film yolculuğunuzu paylaşabilir misiniz? Öncelikle filmin fikri nasıl ortaya çıktı ve sizin yönetmenlik maceranızdan bahsedebilir misiniz? Neler yaptınız bugüne kadar?
2000 yılında ilk senaryo yazarak sektörde profesyonel olarak çalışmaya başladım. Üniversitedeki amatör tiyatro maceram 1997’de başlamıştı ama profesyonel kariyerim 2000’de televizyon için senaryo yazarak başladı. 2008’de “Son Ders” filmiyle sinemaya adım attım. Ferhan Şensoy, Kaan Urgancıoğlu, Ekin Türkmen, Ege Aydan, Birce Akalay, ve Aylin Contente gibi isimler bu filmde yer aldı. İzleyiciler “Dünya’nın En Güzel Kokusu” serisi ve “Masallardan Geriye Kalan” gibi projelerden de beni tanıyabilirler. Ayrıca 80’ler ve 90’lar dizilerinde de senaryo ve yönetmenlik yaptım.
Bilimkurguya hep merakınız var mıydı? Bu fikir nasıl oluştu ve nasıl pişti? Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Bilimkurguya her zaman merakım vardı. Kendi meraklarının peşinden gitmeyi seven biriyim. İlk filmim “Son Ders” de “Carpe Diem” meselesiyle alakalıydı. “An” filmi de zamanla alakalı. Kurguyla ve zaman meselesiyle ilgileniyorum. Öncelikle bu konunun meraklısıyım. Tıpkı şu anda bizi izleyenler gibi. Ben burada olmasaydım kuvvetle muhtemel bu yayını izliyor olurdum.
Senaryolaştırma ve fikri pişirme sürecinde nasıl kaynaklardan beslendiniz? Bu süreç nasıl oluştu?
Birçok kaynaktan beslendim ve profesyonel olarak işin içerisine dahil ettiğim arkadaşlar oldu. Beş altı senelik bir süreç bu. Filmi yapmadan önce uzun bir hazırlık süreci geçirdik. Kuantum fiziği alanına girdik ve yanlış bir şey yapmamak için hocalarla temasta olduk. Kuantum eğitimleri aldım. Kanada’da fizikçi Göksel İnşen’den eğitim aldım. Türkçe kaynaklar aradım ama bulamadım. Bu yüzden Bebar’la Cengiz’le çalıştık. Kuantum fiziği konusunda yaptığımız ön çalışmaları bir belgesele dönüştürmeye karar verdik.
Sevgili Cengiz Çalışkan, kendisi Bebar Bilim'in kurucusu. Söyleşimize hoş geldin! Katıldığın için öncelikle teşekkürler. Okurlarımıza bir ön bilgi verecek olursam AN filmine sen de danışmanlık veren önemli isimlerden birisin. Süreci senin perspektifinden dinlemek isterim. Bu süreç sizin için nasıldı?
Cengiz Çalışkan: Benim için çok keyifli bir süreçti. Uğur’la çalışmak ve bir belgesel yapmak için bir araya geldik. Senaryo yazmak ve bilimsel arka plan oluşturmak açısından önemli bir deneyim oldu. Film çekmek zordu ama Uğur’un karakteri işleri kolaylaştırdı. Bu süreç benim için çok öğreticiydi. Uğur bana kısa bir mail attı ve birlikte çalışmak istediğini söyledi. İlk buluşmamızda hemen bir video çektik ve o andan itibaren işin içerisine dahil oldum.
Filmde zamanın lineer akmadığı gibi iddialı bir şey anlatıyorsunuz. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Zamanın lineer olmadığını ve anlardan ibaret olduğunu anlatıyoruz. İnsan zihni zamanı lineer algılıyor ama biz anlardan oluşan bir hikaye anlatıyoruz. Zamanın lineer olmadığını göstermek için bilimsel gerçekleri ve kurgusal öğeleri birleştirdik. Bu, zamanın lineer akmadığı ve anların bir arada bulunduğu bir evrende geçtiğimizi anlatan bir hikaye. Filmdeki ana karakterimiz bu kavramla ilgili derin bir sorgulama yaşıyor.
Filmde nörolojik ve psikolojik hastalıkların anomali olmadığını vurguluyorsunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Evet, filmde nörolojik ve psikolojik hastalıkların aslında bir farklılık olduğunu vurguluyoruz. Tarihte büyük insanların yaşadığı sıkıntılar ve farklılıklar üzerinden bu konuyu işliyoruz. Normallik ve anormallik kavramlarını sorguluyoruz. Örneğin, Isaac Newton, Dostoyevski ve Da Vinci gibi isimler kendi zamanlarında “sıra dışı” olarak nitelendirildi. Bu farklılıkların bazen bir avantaj olduğunu anlatıyoruz. Anormallik dediğimiz şey bazen fazlalık olabilir ve bu insanlar toplumda önemli katkılar yapabilirler.
Bilim kurguya devam mı? “An” filminin ikinci bir partını görebilecek miyiz?
Bilim kurguya devam. “An” filminin seyircisiyle buluşmasını bekliyoruz. Filmi aldıktan sonra yeni projelere de odaklanacağız. Bizim işimiz bu, yeni hikayeler yaratmaya devam edeceğiz. Ayrıca, Cengiz’le birlikte kuantum fiziği üzerine yaptığımız ön çalışmaları bir belgesel olarak da yayınlayacağız. Bu belgesel, filmimizin arka planını ve bilimsel temellerini daha iyi anlamak için izleyicilere önemli bir kaynak olacak.
Bilim kurgu çekmenin zorlukları nelerdi ve bu süreç sizin yaratıcılığınızı nasıl etkiledi?
Bilim kurgu çekmek birçok açıdan zorlu bir süreçti. Hem bilimsel doğruluk sağlamak hem de izleyiciye hitap eden bir hikaye oluşturmak gerekiyordu. Ancak bu zorluklar, aynı zamanda yaratıcılığımı da tetikledi. Yeni şeyler öğrenmek ve bunları hikayeye entegre etmek büyük bir motivasyon kaynağıydı. Einstein’ın “Bana dahi diyorlar, ben sadece uslanmaz bir meraklıyım” sözü benim için ilham vericiydi. Bu merak beni yeni şeyler keşfetmeye ve bunları hikayeme yansıtmaya yöneltti.
Dün de ön gösteriminiz vardı. İzleyici geri bildirimleri nasıldı?
Ön gösterim çok olumlu geçti. İzleyicilerden gelen sorular ve yorumlar beni çok mutlu etti. İnsanların filmi beğenmesi ve merak uyandırması en büyük ödül. Soru sordurmak ve izleyicileri düşünmeye sevk etmek bizim için çok önemliydi. Bu süreçte izleyicilerle etkileşimde bulunmak ve onların geri bildirimlerini almak, gelecekteki projelerimiz için de değerli bir rehber olacak.
Değerli okurlarımız bu söyleşinin tamamını YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz. dokuz8HABER-Hypatia Bilim ortak bilim iletişimi program ve söyleşileri her hafta sizlerle buluşmaya devam edecek. Bizleri takip etmeyi unutmayın.