SÖYLEŞİ: NURCAN SEVEN-ENDER DİRİL
Yapay zekâ nedir? Yapay zekâ bir sanat eseri üretebilir mi?
Yapay zekaya, insanlardan tamamen farklı deneyimleri olan, insanoğlunun bilinç taklidi diyebiliriz. Böylece yapay zekâ da kendi deneyimleri ve kendi bilgi birikimi üzerinden sanat eseri üretebiliyor.
Siz dijital sanatçı kariyerinize ne zaman başladınız?
2002 yılından beri bu ajanslarda çalışmaya başladığı dönemlerde hem profesyonel sanat hayatım devam etti hem de kreatif direktör olarak çalışmaya devam ettim. 2010 yılından itibaren de kullanıcı deneyimi ve kullanıcı arayüzü tasarımcısı olarak takım liderliği yaptım. Yaklaşık 10 ay önce NFT dünyasına girdim ve ilk koleksiyonunu açtım. Sonrasında yapay zekâ modelleriyle birlikte ortaya çıkan sanat eserinin de farklılaştığını, yapay zekâ modellerinin geliştiğini gördüm. Ve başka bir modelle animasyonlar ürettim, Baharın NFT Hali adlı sergide eserlerim yer aldı. Şimdi de birçok yapay zekâ sanatçısı tarafından takdir edilen bir modelle çalışmalarıma devam ediyorum.
Yapay zekanın her şeyi ele geçireceğinden korkulan bir dünyada yaşıyoruz. Sen yapay zekanın sanatı ele geçirdiğini düşünüyor musun yapay zekâ ile sanat yapan biri olarak?
Aslında yapay zekayla çalışırken sanatçının modellere bir araç olarak bakması gerektiğini düşünüyorum. Youtube’da ve sanatçı arkadaşlarımdan gördüğüm kadarıyla yapay zekanın ürettikleriyle kendi çalışmalarını birleştirip hibrit bir çalışma ortaya çıkarıyorlar. Ben de benzer bir şekilde çalışıyorum. Ama herkesin çalışma sistemi farklı, yapay zekanın çıkardığını hiç değiştirmeden kullanan sanatçılarımız da var. Ama yapay zekanın bizi ele geçirmesi bir durumu görmüyorum ben. Biz yapay zekâ modellerini ne kadar beslersek ne kadar bilgiye bağlarsak aynı şekilde oradan çıktı aldığımız için, yapay zekâ modellerinin şimdilik kontrolümüzde olduğunu tahmin ediyorum.
Ben yapay zekayla kurduğun ilişkiyi de merak ediyorum. Hayatında nereye oturtuyorsun, hayal gücüne, bilgi birikimine bir katkısı var mı?
Aslında çok güzel bir bilgi alışverişi oluyor. Şöyle ki, yapay zekâ ile çalışmak için aslında sanatçının da birçok sanat akımına, terime, hatta kamera lenslerinin bilgilerine kadar giden birçok terminolojiye hâkim olması lazım. Ne kadar çok hâkim olursanız, o kadar güzel hikâye anlatıcılığı yapıp verilerinizi yazabiliyorsunuz. Bunun dışında yapay zekanın insanoğlu gibi tecrübeleri yok, belirli fiziki kanunlara bağlı değil bu da ayrı bir özgürlük alanı sağlıyor yapay zekaya. Bizim birleştiremeyeceğimiz şeyleri çok rahatlıkla birleştirebildiği için sanatçının hayal gücünü açıyor. Sanatçının ve yapay zekanın birbirini karşılıklı tanıma, bilgi alışverişi yapma süreci oluyor. Bir yerden sonra artık sanatçı yapay zekâ modeli ile çalışırken ne yazarsa ne çıktı alacağını bildiği zaman, asıl macera ve serüven orada başlıyor.
Bu durumda sanatçı, yapay zekadan nasıl bir sanat eseri çıkacağını kendi bilgi birikimi ölçüsünde belirliyor. Peki siz yapay zekayla kendi bilgi birikiminiz oranında hem etkilenip hem de onu etkileyecek şekilde mi iletişim kuruyorsunuz?
Karşılıklı bilgi alışverişinden sonra bir üretim süreci başlıyor, aslında bir arkadaşlık süreci gibi bu. Ama sanatçılar yapay zekayı özgür bıraktığı anlarda onları çok şaşırtan çıktılar da alabiliyorlar ve o anda sanatçılar yöntemlerini değiştirebiliyor. Mesela ben fantastik görsellerle başlamıştım bu sürece, şimdi ise farklı bir alanda çalışıyorum çünkü çalıştığım modelin çıktısı beni etkiledi.
“Yakında tamamen yapay zekadan çıkan bir film, bir roman, bir sergi görebiliriz. Yakın zamanda yapay zekanın şirketlerde CEO olduğu yapılar olduğu, bir partinin başkanı olduğu yapılar gördük. Bu tarz gelişmelerin yakın olduğunu düşünüyorum.”
Şu ana kadar anlattıklarında bu alana dair umutlu, hayal gücümüzün gelişeceği bir süreçten bahsettiğini anlıyorum ben. Ama genel olarak profesyonel sanatçıların, yapay zekânın işlerini ellerinden alabileceğine dair bir kaygısı var. Sen bir dijital artist ve uzun yıllardır bu isle ilgilenen biri olarak hiç kaygılı gözükmüyorsun. Neden bu?
Yapay zekayı aslında çalışma sürecini hızlandıran bir asistan olarak görmek lazım. İnsanın üretmeye, hayal gücünü geliştirmeye ne kadar zamanı kalırsa aslında o kadar iyi işler ortaya çıkıyor. Yapay zekayla çalıştığımda benim hayal dünyamı geniş zamanlı kullanabileceğim bir süre kalıyor elimde.
Bir diğer kaygı ise dezenformasyon ile ilgili. Yanlış bilgi akışında ve arttırımına neden olacağını düşünüyor musun yapay zekanın?
Şu anda dezenformasyonu engelleyecek sınırlamalar var yapay zekâ modellerinde. Ama kendi yapay zekâ modellerini geliştiren kişiler ve sanatçılar da var, onlarda herhangi bir sınırlama olmuyor. Hem yapay zekâ modelinin sorumluluğu hem de sanatçının çıktısının sorumluluğu kendisine ait olmuş oluyor.
SÖYLEŞİ: NURCAN SEVEN-YEŞER SARIYILDIZ
Ender ile dijital sanat, yapay zekâ üzerine sanatı konuştuk. Seninle de aslında hem yapay zekayla algoritmik sanat sergisini hem de aslında algoritmik sanatı konuşmak istiyoruz. Öncelikle kendini tanıtabilir misin?
Ben aslında iletişimciyim. Yani bir dijital iletişim ajansının 11 yıldır kurucu ortağıyım. Bunun yanında da bambaşka şeyler yapıyorum. Küratörlük bunlardan 1 tanesi. Onun dışında teknoloji etkinliklerinde uzun süredir konuşuyorum. Aynı zamanda dokuz8’de köşe yazarıyım.
Senin hayatta böyle birçok şapkanın olması aslında böyle renkli sergiler yapmanın da bence alt zeminini oluşturuyor. Daha önce Baharın NFT Hali serginiz vardı, şimdi de Yapay Zekayla Algoritmik Sanat sergisi düzenledin. Bunların sanatçılar açısından ve senin açından nasıl bir tecrübe olduğundan bahsedebilir misin?
Yapay zekâ NFT dünyasında kullanılan dijital sanat çeşitlerinden sadece bir tanesi. Yapay zekâ araçlarının çok hızlı gelişmesiyle birlikte bu konuda çok fazla eserler çıkmaya ve tartışmalar olmaya başladı. Baharın NFT Hali sergisinde de insanlara NFT’nin ne olduğunu göstererek açıklamayı, yapay zekâ sanatını göstermeyi amaçladık.
İnsanlarda bir yapay zekâ korkusu var ama sergiye bakıp sanat karşılığını gördüğümüzde aslında renkli, özgün; robotik veya tekdüze olmayan hayal güçlerine tanık oluyoruz. Sen de buna katılır mısın?
Yapay zekâ hayatımıza çok gelişmiş, çok hızlı bir araç olarak girdi. Haftalarca çizimle uğraştığımız şeyleri 1 dakika içerisinde yaratabiliyor, 2 dakikada 1500 kelimelik makale yazabiliyor. Eskiden fotoğraf makinesi çıktığında ondan da korkuluyordu ve resim sanatını öldüreceği düşünülüyordu, Photoshop çıktığında da aynı tartışmalar olmuştu. Dolayısıyla bence insanlık şu anda ilk şokunu yaşıyor, yapay zekayı anlamlandırma süreci içerisinde.
Yapay zekanın bu hızı, yapay zekâ ve sanat ilişkisinde hayal gücünü besleyen bir yerde mi duruyor? Yoksa hız açısından yapay zekadan korkulabilir mi?
Bence kesinlikle değil ama her şeye temkinli olmamız gerekiyor. Her seferinde aslında o makinenin, yani o yapay zekanın size verdiği sonucu görmek bir süre sonra o yapay zekayla aranızdaki ilişkinin gelişmesi ve birbirimizden öğrenmeye dönüşüyor. Dolayısıyla bu bence kesinlikle hayal gücünü geliştiren bir şey ve insanlık bunu doğru bir araç olarak kullanmayı başarırsa bence çok bambaşka yerlere gidebiliriz.
Anladığım kadarıyla algoritmik sanatı diğerlerinden ayıran şey sanatçıların kendi algoritmalarını geliştirebiliyor olması. Bunu düşündüğümüzde de sanatçının aslında birçok niteliği olması bambaşka alanlardan beslenmesi gerekiyor değil mi? Sence sanatçı-yapay zekâ ilişkilerinde hangi alanlardan besleniliyor?
Yapay zekâ şu anki haliyle kendi kendine bir şey üretmiyor. Üretmesi için eseri beyninizde görmeniz ve en ince detayına kadar tarif etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla sanat akımlarını, renk kullanımını, ışık kullanımını, kontrastı çok iyi bilmek gerekiyor. Aynı zamanda diğer sanat araçlarını da çok iyi bilmek gerekiyor. Burada çoğunlukla çıkan tartışma, var olan algoritmaları kullananlar ile kendi algoritmalarını yazan sanatçılar arasında fark olup olmadığı üzerine. Bence bunlar arasında sanatsal değer olarak bir fark yok. Klasik sanat akımlarında da bu farkları görüyoruz. Boya kullananlar veya doğadaki malzemeleri boyaya dönüştürenler… Bunların hiçbiri sanat eserinin değerini belirlemiyor. Bu bir tercih sadece.
30 Kasım’a kadar Feriye’de sergilenecek bir serginiz var: Yapay Zekayla Algoritmik Sanat. Sergide neler görebiliriz, hangi sanatçılar, ne tür işler var? Hangi yapay zekâ araçları kullanıldı?
Sergide 7 farklı ülkeden 20 sanatçı var ve toplamda 250’den fazla eser var. Eserlerin olduğu ekranlarda sanatçıların bilgileri ve hangi yapay zekâ araçlarını kullandıkları detaylı bir şekilde yazıyor. İnsanların kahvesini alıp vakit geçirebileceği, bu sırada değişen eserleri izleyebileceği bir deneyimi amaçladık. Hafta sonu da dahil her akşam 21.30’a kadar açık sergimiz. Ayrıca eğer sanatçılarla iletişime geçmek isteyenler olursa platform üzerinden iletişime geçebilirler veya sosyal medyadan ulaşabilirler.
Peki bir iletişimci olarak, yapay zekaya nasıl bakıyorsun?
Ben yapay zekanın hayatımı çok kolaylaştıran bir araç olduğunu düşünüyorum ce böyle bakıyorum. Her gün bu alanda birbirinden çok çılgın şeyler duyuyoruz ve deneyimliyoruz. Türkiye de bu alanda çok geri değil, yapay zekayla çalışan 275 girişim var. Sosyal medya ilk çıktığında da eleştiriliyordu, kripto için de aynı şey geçerli. O yüzden bunları öğrenmeye başlarsak iyi olacağını düşünüyorum. Ama yine de kontrolü elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum.
Burada yapay zekanın profesyonellerin işini elinden alacağını düşünüyor musun?
Bence insanların buradaki temel kaygısı yapay zekanın onlara kazandırdığı zamanda ne yapacaklarını bilmemeleri. Öte yandan özellikle iş dünyasındaki insanların temel kaygısı da zamansızlık. En azından artık bize kendimizi geliştirebilmemiz için zaman kazandıran bir yardımcımız olduğunu düşünebiliriz.