Ya kayyum rejimi ve mutlak AKP iktidarı, ya demokrasi

Abone Ol

Malum bu sabah uyandığımızda, Hakkari Belediye Başkanı’nın gözaltına alındığı haberiyle uyandık. Sonra Hakkari Belediyesi’nin polis tarafından ablukaya alındığı haberleri geldi. Belediyeye çalışanlar dahil kimse alınmıyordu. Hemen ardından İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Hakkari Valisi Ali Çelik’in belediyeye kayyum olarak atandığı duyuruldu.

İki dönemdir Kürt kentlerine kayyum atanıyor, bir sonraki seçimde halk tepkisini sandıkta gösterip, görevden alınan siyasi hareketin devamı partiye oy veriyordu. 31 Mart yerel seçimlerinde de aynısı oldu kayyum atanan birçok yeri Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tekrar kazandı. Seçim sonrası acaba DEM Partili belediyelere tekrar kayyum atanır mı? Soruları soruluyor, iktidarın “normalleşme” girişimleri ve defalarca denenmiş kayyumculuğun çözümsüzlüğü, “Bu kez olmaz, yapmazlar” iyimserliğine götürüyordu. Van’daki girişim kamuoyunda oluşan büyük tepki sonucu geri çekildi. Buda o umudun biraz daha sürmesine neden oldu.

Fakat iktidar cenahının kayyum niyeti hiç bitmedi, iktidar ortakları ve iktidara yakın medya bunu sürekli dillendiriyor, en ufak bir haberi ters yüz ederek kayyum atanması çağrıları yapıyordu.

Hakkari Belediyesi’ne kayyum atama açıklamasında, 2014 yılındaki bir soruşturma gerekçe olarak gösteriliyordu. Yani başvuru, seçilme sürecinde sorun yok, seçildikten sonra sorun olmuş 2014 yılındaki soruşturma.

“SÜLEYMAN BEN ÇOK RAHATSIZIM”

Aslında kayyum atama sürecini eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıklamış, insanları acaba suçu ne? Sorgulamasından kurtarmıştı. Soylu, seçim çalışmaları kapsamında Gaziosmanpaşa'nın Yıldıztabya Mahallesi'nde konuşmuş, "Ben İçişleri Bakanı oldum. Cumhurbaşkanımız beni çağırdı. 'Süleyman, ben bu Güneydoğu'daki HDP'nin, PKK'nın belediyelerinden rahatsızım. Çünkü bunlar çocukları alıp dağa götürüyorlar. Devletin vergilerini PKK'ya gönderiyorlar. Onlar da kurşun olarak bizim Mehmetçiğimize dönüyor. Bunları derhal görevden alacaksın.' dedi. İki gün geçti, hepsini görevden aldık" diye konuşmuştu.

Yani soruşturma, hukuk falan hak getire, iktidar ve ortaklarından birinin rahatsızlığı yetiyor kayyum atanmasına. Sunulan görevden alınma gerekçesi, yandaş medya ve sosyal medya trolleri için propaganda malzemesi.

31 Mart yerel seçimlerinde hemen sonra kayyum ve iktidar partilerinin kaybettiği yerlerde belediyelere yolsuzluk afişleri asılmıştı. Büyük bir yağma söz konusuydu, normal bir ülkede hemen soruşturma başlatılmalı, kamu malını yağmalayanlar soruşturulmalıydı. Elbette burası çoktan normal bir ülke olma şansını kaçırdı.

Görevden alınan Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış da seçim sonrası basın toplantısı düzenlemiş ve önemli iddialarda bulunmuştu, “Hakkari halkının iradesine atanan kayyım, mülki idare amiri olarak bütün Hakkari halkını eşit temsil etmesi gerekirken, bir siyasi parti il başkanı gibi çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Bu dönem zarfında iktidar partisinde yönetici konumunda bulunan birçok şahsı, Gençlik Kolları Başkanı, kimi kadın kolları yöneticisi, il başkan yardımcıları ve AKP belediye meclis üyeleri gibi, belediyemizin HAK-BEL A.Ş. üzerinden işe aldığı tespit edilmiştir. Belediye ihalelerinin çoğunun AKP’ye yakın firmalara verildiği, belediyeye ait taşınmaz ve iş yerlerinin cüzi miktarlarda kiralarla AKP yönetici ve üyelerine verildiği saptanmıştır. Bununla birlikte girilen seçim sürecinde AKP adayı için yapılan kampanyaların tamamının belediye bütçesiyle yapıldığı tespit edilmiş, bu kapsamda spor yardımı, engelli yardımı, öğrenci yardımı, gıda paket yardımı ve doğalgaz yardımı su depoları belediye kasasından 29 milyon 939 bin 764 TL para çıkışı olduğu, tespit edilmiştir. Seçim arifesinde yapılan ihalelerin toplam bedelinin 25 milyon 820 bin lira harcandığı saptanmıştır.”

AKP VE MHP'Lİ YÖNETİCİLER İŞE GELMEDEN MAAŞ ALMIŞ

Mehmet Sıddık Akış, işe gelemeden maaş alanları tespit ettiklerini belirterek, bu kişilerin AKP ve MHP’li yöneticiler olduğunu söyledi. Akış, “Söz konusu alımlara karşı ihtiyaç gereği yapılan görevlendirmeler sonrasında yıllardır işe gelmeden belediyeden maaş alanlar bu durumları görmezden gelip belediyemizi hedef almaktadırlar. Kayyımlar tarafından işe alımların objektif kriterlere göre objektif değerlendirmelerle alınmadıkları tüm halkımız tarafından bilinmektedir. Hiçbirisi ihtiyaç dâhilinde işe alınmış değil. Mülakatların usulen yapılmadığı resmi işlemlerde yaptığımızı incelemelerde açığa çıkmış bulunmaktadır” şeklinde konuşmuştu.

“CHP’NİN TAVRI ÖNEMLİ”

İktidar, 2015'te Türkiye'de, 2019'da büyükşehirlerde, 2023'te ülkenin yarısında, referandum mahiyetindeki 2024 seçimlerinde Türkiye'nin tamamında kaybetti. Buna rağmen muhalefeti ‘milli hassasiyetler’le hizaya çekip kendine boyun eğdirdi. Bu kez de böyle olup olmayacağını DEM Parti dışında, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) vereceği yüksek perdeden tepki çok önemli. Bu kayyum kararı, iktidar tarafından CHP’ye de verilmiş bir uyarı ve ona kurulmuş bir tuzak. İktidar, olası bir seçimde, kazanması olası CHP ile onu kitlesel olarak iktidara taşıyacak Kürt seçmenle bağını koparmak istiyor. CHP’nin yaklaşımı iktidar olmak isteyip istemediğinin de testi olacaktır. Muhalefet için, ya kayyum rejimi ve mutlak AKP iktidarı, ya da demokrasi arasında tercih yapmak zorunluluğu doğdu, tepkiler nasıl bir yarın istendiğinin de ipucu olacak.