T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre, Tarihe “faili meçhul cinayetler davası” olarak geçen, özellikle organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaları sırasında büyük tartışma yaratan davada, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların beraatini kararlaştırmış, bu kararı istinaf mahkemesi bozmuştu. İkinci yargılama sonrasında da yerel mahkeme beraat kararı vermişti. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (istinaf) ikinci beraat kararına ilişkin itirazını tamamladı ve bu kez beraat kararını yerinde buldu. Mahkeme, Behçet Cantürk ve Abdülmecit Baskın cinayetleri yönünden, dosyaların zamanaşımına girdiğine hükmederken, diğer cinayetler için beraat kararının yerinde olduğunu belirtti.
Tarihe karıştı
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, bu kararlarla ilgili temyiz incelemesini tamamladı. Bazı cinayetler yönünden zamanaşımı kararı verilmesi gerektiğini belirten daire, dosyanın bu kısmını düzelterek onadı ve bu durumu bozma nedeni saymadı.
Daire, oybirliğiyle aldığı kararda, beraat hükümlerini de şu gerekçeyle yerinde buldu:
“Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, soruşturma ve kovuşturma aşamasında delillerin toplandığı bu haliyle eksik incelemenin bulunmadığı, hükme esas alınan raporların yeterli olduğu, deliller ile desteklenemeyen duyuma dayalı, soyut ve çelişkili beyanlar ile delil niteliğine haiz olmayacak belgeler dışında başkaca delil bulunmaması nazara alınarak, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, sanıkların üzerine atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından şüphe sanıklar lehine değerlendirilerek atılı suçlardan beraat kararları verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmakla, temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.”