Gezi Direnişi Davası’ndan tutuklu bulunan Can Atalay 14 Mayıs seçimlerinde TİP vekili seçildi. Mazbatasını alan Atalay’ın avukatları tahliye için mahkemeye başvurmuş, ancak kabul edilmedi. Hukuk yollarının tükenmesi üzerine AYM’ye başvuru sonucunda Atalay hakkında hak ihlali kararı verildi.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi kararı uygulamayıp Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’ne gönderdi. Ceza dairesi de ‘karara uymama’ kararı almış ve hak ihlali yönünde oy kullanan dokuz AYM üyesi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
Mevzuat gereği AYM’ye gönderildi
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, suç duyurusu dilekçesini Yargıtay başsavcılığına göndermişti. Başsavcılık konuya ilişkin bir savcı görevlendirmiş ve savcı suç duyurusu için mevzuat çalışmaya başlamıştı.
PolitikYol’dan Altan Sancar'ın haberine göre; mevzuat çalışması sonucunda dilekçe Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi. AYM, suç duyurusuna ilişkin çalışma yürüttü ve idari karar alarak suç duyurusunu işleme almadı.
Mevzuat ne diyor?
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 16’ncı maddesi, başkan ve üyelerin görevlerinden doğan suçları için soruşturma açılmasının Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu kararına bağlı olduğunu hüküm altına alıyor.
Buna göre haklarında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilen üyelerle ilgili soruşturma açılmasına yer olup olmadığının belirlenmesi konusunun Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nda görüşülmesi gerekiyor. Ancak hakkında işlem yapılan üye veya üyeler görüşmeye katılamıyor.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun, başkan, iki başkanvekili dahil 15 üyesi bulunuyor.
Can Atalay hakkındaki ihlal kararı, Anayasa Mahkemesi’nin dokuz üyesinin oy çokluğuyla alınmıştı. Çoğunluk görüşüne, beş üye karşı oy kullanmış, bir üye ise karar günü Genel Kurula mazeret bildirerek katılmamıştı.
Genel kurulun, başkan veya başkanvekilinin başkanlığında en az 10 üye ile toplanması gerekiyor. Genel Kurul salt çoğunlukla karar alıyor.