SAĞLIK

Yenidoğan çetesi iddianamesi: Kamera kayıtları silinmiş, İstanbul dışına sevk iddiası bulunuyor

En az 12 bebeğin ölümüne neden olan "Yenidoğan Çetesi"ne ilişkin iddianamede, "şüphelilerin hastanelere yapılacak denetimleri önceden haber aldığı" ifadesi yer aldı. Yenidoğan çetesiyle ilgili detaylar...

Abone Ol

SGK'den haksız kazanç elde etmek için yenidoğan bebeklerin ölümüne neden olan çeteye ilişkin detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Yenidoğan çetesinin iddianamesinde, bebeklerin ölümüne giden süreç ve kamera kayıtlarının silinmesine kadar pek çok ayrıntı yer alıyor.

Cumhuriyet'in aktardığına göre; şu ana kadar öldüğü belirlenen 12 bebekten birinin yaşadıkları anlatıldı. Buna göre, Özel Güney Hastanesi’nde üç gün boyunca uygun müdahale yapılmadığı için ölen Kaya bebeğin yaşamını yitirdiği gece, hastanenin sahibi olan ve dosyadaki şüpheliler arasında yer alan Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu’nun bilgisi dahilinde, yenidoğan bölümünde sadece tıbbi müdahale uygulama yetkisi olmayan hemşire yardımcısı Damla Atak bulunuyordu.

Kamera Kayıtları Silinmiş

Yurtoğlu’nun bu durumu önemsemediği belirtilirken, hastanenin mesul müdürü Ali Dirik’in de durumdan haberdar olduğu iddianameye yansıdı. Durumu örtbas etmek isteyen hastane yönetiminin ayrıca kamera kayıtlarını yok ettiği belirlendi. İddianamede, Yurtoğlu’nun sahibi olduğu hastaneye yapılan incelemeler öncesinde savcının geleceğini duyduğuna da yer verildi. Buna göre Yurtoğlu, “Büyükçekmece savcısının benim hastanemde ne işi var? Bebek gece öldü. 500 gramdı, zaten ölecekti” dedi.

"İlaçlarla Bebek 1,5 Ay Tutuldu"

Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan şüpheli hemşire Hasan Basri Gök ise iddianamedeki ifadesinde şunları söyledi:

“Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının ikinci ya da üçüncü gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesi’ne sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmıştı. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu.”

İstanbul Dışı Sevk İddiası

Taşçı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’i, CİMER’e kendisinin şikayet ettiğini anlattı:

“Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı” ifadesini kullandı. Taşçı, “Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastane müdürleri ile anlaşarak, hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin yatışını yaptırıyor ve bu işten kâr elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan, sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. İstanbul dışı sevk organizasyonu için de Serdar Yüksel isimli şahsı kullanıyor."

"Denetimleri Önceden Haber Aldılar"

İddianamede, şüphelilerin hastanelere yapılacak denetimlerin önceden haber alındığı ifade edildi.

Şüpheli ifadelerinde psikolojik tedavi için kullanılan ve uyuşturucu etkisi yaratan ilaçların da “el altından” temin ederek sattıkları iddianameye yansıdı. İddianamenin ilgili bölümünde, Özel Güney Hastanesi’nden ilaç kaçırılıp satıldığı belirtildi.

İddianamede yer alan bir ifadede şöyle denildi:

“Konuşma içeriklerinden geçen konular ile ilgili olarak Renas ve Fehmi isimli şahıslar ortak olarak çalışıyor ve birbirlerine bebek yönlendirmesi yapıyorlardı. Hüseyin ve Doğukan 2022-2023 yılları arasında Güney Hastanesi’nden ilaç kaçırıp sattılar. Bu sattıkları ilaçlardan da elde ettikleri gelir yaklaşık olarak 1000 TL civarındadır. Doğukan’a bu durumu sorduğumda hastanenin psikiatri bölümün muayene ücretini 1500 TL yaptığını ve el altından Lyrica isimli ilacı sattığını, aynı zamanda hastane sahibi olan Müzeyyen isimli şahsın (Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu) akrabası olan hastanenin kendi içerisindeki eczanede çalışan bir erkek şahsın da bu şekilde ilaç sattığını bana söyledi” denildi.

İddianamede yer alan başka bir ifadede ise yine uyuşturucu etkisi yaratan psikolojik bir ilaç kullanıldığına ilişkin ifadelere yer verildi. Söz konusu ifadede, “Reyap Hastanesi’nde Fırat Sarı’nın talimatlarıyla Sümeyye Nur Aslan ve hastanenin bilgi işlemi olan bir şahsın erkek bir şahsın değiştirdiği bir grafik ile ilgili yapılan konuşmalardır. Konuşma içeriklerinde geçen Aldolan ibaresi ile ilgili olarak Hakan Doğukan Taçcı isimli şahıs uyuşturucu madde etkisi yaratan bir ilaç olan Aldolan kullanmaktaydı. Bu ilaç sanıyorum ki kırmızı reçete ile satılan bir ilaçtır. Bu ilacı sürekli kullanıyordu. İlacı da arkadaşı olan Osman ve Yalçın isimli şahıslardan temin ediyordu. İstanbul’da oturduğunu söylediği Osman’dan kurye vasıtasıyla ilacı temin ederek satın alıyordu” denildi.