Yılın son yazısı ve geride bıraktıklarımız

Abone Ol

Bu yazımda ‘2020’de başımızdan geçenler’ klasiği yapmayacağım sizlere; parçalanmış adalet anlayışından, göz göre göre yitip giden eğitim sisteminden, eşitsizliklerden, kadına şiddetten, çocuk haklarından, hayvan haklarından, ekonomik darboğazdan, yurttaşın umutsuzluğundan, gençlerin mutsuzluğundan, istikrarsızlıktan, çaresizliklerden bahsetmeyeceğim.

Tüm dengelerimizi alt üst eden 2020 yılının son çıkışındayız artık. Nice ayrı umut ve temennilerle başlayan bir yılın sonunda gördük ki elimizde tek kalan dileğimiz ‘sağlık’ olmuş. Tedirginlikler ve endişelerle yüklü zamanın girdabında, kapı eşiğinde parka gitmeye sabırsızlanmış bir çocuk gibi kurduk hayalini özgürce yaşadığımız o eski normalin. ‘Ha geldi ha gelecek’ derken yine olmadı, her defasında iki basamak çıktığımız merdivenin bir basamağını geri döndük, velhasıl hep başa döndük, iki ileri bir geri… Sevdiklerimize hasret, gelecek iyi bir habere özlemle bekledik durduk. Sarılmanın güzelliğine, kucaklaşırken giderilen hasretlerin bitişine kavuşmak için saydık zamanı. Diğer yandan “sevdiklerimizden kötü bir haber gelmesin, aman uzakta da olsalar iyi, sağlıklı olsunlar da” diye teselli ettik birbirimizi, kavuşmalara adım adım biraz daha yaklaştığımızı umarak. Bu yazımda ‘2020’de başımızdan geçenler’ klasiği yapmayacağım sizlere; parçalanmış adalet anlayışından, göz göre göre yitip giden eğitim sisteminden, eşitsizliklerden, kadına şiddetten, çocuk haklarından, hayvan haklarından, ekonomik darboğazdan, yurttaşın umutsuzluğundan, gençlerin mutsuzluğundan, istikrarsızlıktan, çaresizliklerden bahsetmeyeceğim. Keza yıl boyunca zaten her biri ağırlığınca yıkıldı herkesin üzerine, sık sık dert edindik konuştuk ve bu ülkenin makus talihini hiç aşamadık, hep olduğu gibi yine bir ileriyse iki geriydi çözümlerimiz de. Nihayetinde ne yaşadıysak hep birlikte yaşadık, gördük, bağırdık, sustuk ama yine hep birlikte paylaştık. “Zor bir yıldı” demem bir şey değiştirmez, olanı söylemekten ziyade hastayı iyileştirmek için reçeteyi sunmak her zaman daha faydalı gelmiştir bana. Zaten hepimizin üzerinde ağır yükler var, başımızdan geçenleri sıralayarak derdi çoğaltmak değil niyetim. Sadece yılın bu son yazısında şunları söylemek istiyorum sizlere: Tutunun! Hayatta ne olursa olsun hiçbir şey kalıcı değil. Her gece, doğuracağı güneş için hazırlanıyor sadece. O güneş mutlaka doğuyor sonunda. Size hayalperestlik yapın demiyorum ama gerekiyorsa onu da yapacaksınız. Mutluluk bir yolculuk ve bir arayış, arayışınıza ortak olan kimseyi geri çevirmeyin, yol arkadaşlığı iyidir. Bırakın yeni insanlar, yeni dostluklar, yeni sevdalar uzansın yaşamınıza, hepsi yeni bir yaşam enerjisi katacak hayatınıza… Hayatta çözebileceklerinize odaklanın. Kişisel gelişim zırvalarından bir kuple değil yazdıklarım. Bu yıl hissettiklerim ve iyi geldiğine inandığım bazı küçük deneyimler sadece. Yaşam devinim halinde ve sürekli kendini yeniliyor. Durağan kalmayın. Birilerine dokundukça iyileşebilirsiniz ancak, bu zor zamanlarda birilerine dokunun, üşüyen bir çift ele eldiven olun, çaresiz bir köpeğe yuva, umutsuz bir kalbe yoldaş olun. Yalnızlıkla sınandık bu yıl. Hem de en derinden. Evlerimize hapsolduk, o ev ki kimisi için zindan kimisi için bayram yeri oldu. Çünkü hayat herkese aynı güzel filmde rol vermiyor. Kiminin rolleri çok daha ağır. Korkmayın! El uzatın! Siz elinizi uzattınız diye eksilmezsiniz ama zindandaki birinin umudunu çoğaltabilirsiniz, iyileştirebilirsiniz. Varlığınız birileri için bir armağan olur ve dönüp dolaşıp o armağan bir yerlerde en ihtiyacınız olduğu anda yine size dokunur, siz farkında bile olmazsınız. Belki de en güzeli budur. Gördüğünüzde yüz çevirmeyin. Tökezliyorsa, yardımda bulunmaktan çekinmeyin. O konuşmuyorsa onun yerine konuşun, isteyemiyorsa şayet ihtiyacı olduğunu siz görün. Çünkü artık bakmaktan öte görmeye ihtiyacımız var. Konuşulanı duymak kolay, susanlara kulak kabartmakta var ne varsa! Çünkü bu yıl gördüm ki ne kadar el uzattıysak o kadar iyileştik. Küçük büyük demeden ne yapabildiysek o kadar hafiflettik bu zor günleri. Çünkü unuttuklarımızı hatırladık, komşuluğu, dostluğu, çıkarsız ilişkileri, beklentisiz yardımları… Zor bir yıldı evet ama bu zor yıl iyi bir şeye de vesile oldu, unuttuklarımızı hatırlattı, makineleştikçe yitirdiğimiz değerlerimizi, insan olmanın getirdiği duyguları nasıl da görmezden geldiğimizi, manaya değil maddeye, geçiciye, değersize ne kadar anlam yüklediğimizi, yanlışlarımızı hatırlattı. Doğaya verdiğimiz tahribatın, sınırsız tüketimin sonuçlarını gösterdi, elimizdekileri nasıl hoyratça savurduğumuzu hatırlattı. Zor da olsa, sancılı da olsa olması gerekenler her hâlükârda oluyor. Bu noktada her birimizin kendisine sorması gereken yegâne soru şu olmalı: Ben, olması gerekenler gerçekleşirken bunların bir parçası olabiliyor muyum? Birinin hastalığına bir reçete sunabiliyor muyum? Yaptıklarım birine, bir şeylere dokunabiliyor mu? Evetse, sizden mutlusu yok. Ne mutlu varlığınıza! Ama bir cevabınız yoksa sizin de 2021 dileğiniz bu olsun dilerim. Ben mi? 2021’den dilediklerim belli aslında…

  • Ütopyalar güzeldir, ama bu ülke ütopyalar için fazla gerçek. Dilerim ki her şeyin görsel yansımadan ibaret olduğu piksel dünyadan çıkalım, sınırsız dilek ve istek dolu yeni yıl ritüellerinin sembolikliğini geride bırakıp, artık gerçek hislere ve değerlere odaklanalım.
  • Sadece maddeler değil mânâlar da sınırsız tüketilir. Duyguları da insanları sınırsız tüketmeyelim.
  • Minimal olanın peşinde olalım, abartı, bolluk yokluk getirir. Bolluğu paylaşıp yokluğu unutalım bu ülkede artık. “Mükemmel-kötü”nün uç ikilemi olacağına “İyi-İyi” ikilemi olsun ama herkes eşit yaşasın isterim.
  • Kimsenin, yüzü gülerken gözlerinin içi ağlamasın, çaresizlikle sınanmasın. Çaresizsek birbirimize çare olalım, başka türlü aşamayız!
  • Mutlu mu değiliz! Ağaç da değiliz, olduğumuz yere kök salmayalım, ki zorunda da değiliz. Değişelim, değiştirelim. Şartlarımızı değiştirebilmek için aradığımız o gücü önce içimizde sonra bize uzanan bir elde bulalım.
  • Haklarımızı arayalım, hakkını arayanın da yanında olalım. Sesimizi çıkaralım. Sesini çıkaranın yanında olalım, sesini çıkaramayanın da sesi olalım.

Bu temenniler uzar gider ama kısacası sen ve ben dostum, birlikte ayrışmadan, savaşmadan, yarışmadan sadece biz olalım! Umutla, sağlıkla, adaletle, barışla… En güzel halinle gel 2021…  

Nagihan Alan-Yiğit