Emre, “Bu dosya içimizi yakan bir dosyadır, Türkiye'nin alnına sürülmüş bir kara lekedir ve burada Dışişleri Bakanlığı’nın da önemli bir sorumluluğu vardır. Sayın Bakan, şahsınızın da çok önemli bir sorumluluğu vardır; emanete leke düşürdünüz. Milletimizin tertemiz alnına bir kara lekeyi siz çalmış oldunuz, bunun da bir parçasısınız, sizi bunun için suçluyorum Sayın Bakan. Bunun değişmesinin tek yolu vardır, şahsınızın istifa etmesidir, bütün sorumluların istifa etmesidir. Milletimiz bu kara lekeyi hak etmemektedir” dedi.

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam eden Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde söz alan CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, Cemal Kaşıkçı cinayetine dikkat çekti. Emre şunları söyledi:

“KATİLLER ÜLKEMİZE CEPLERİNDE DİPLOMATİK PASAPORTLAR TAŞIYARAK GELİYORLAR”

“Bu olay, topraklarımızda işlenen son derece vahşi bir cinayet dosyasının, Cemal Kaşıkçı'nın cinayet dosyasının Suudi makamlarına devredilmesi olayıdır. Bu olayı gerçekleştiren katiller ülkemize ceplerinde diplomatik pasaportlar taşıyarak geliyorlar, cinayette kullandıkları gereçleri, araçları diplomatik kurye olarak taşıyarak Türkiye'ye geliyorlar ve bu beyanla, bir diplomatik eşya taşıyan uçak beyanıyla ülkemize geliyorlar. Suudi makamlarının bu cinayette sorumluluğunu ispat eden birçok konu olmakla birlikte en başta, gelen kafilede, Veliaht Prensinin koruma ekibinde bulunan 6-7 kişinin bu takımda bulunduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca, içlerinde bulunan bir doktorun insan bedeninin parçalanması konusunda özel ihtisas sahibi olan, İskoçya'da, Avustralya'da bu konu üzerine uzmanlaşmış bir kimse olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Kamuoyuna yansıyan istihbarat raporlarında aralarında geçen konuşmalarda ‘Ya, 1.80 boyunda bir adam, çantaya sığdıramayız, parçalamamız gerekir’ diye daha önceden konuştuklarını yani cinayeti işlemek amacıyla Türkiye'ye geldiklerini belirtmek istiyorum. Bu konuda elimizdeki en kapsamlı rapor Birleşmiş Milletler Raportörü madam Callamard’ın yazdığı rapordur ve bu raporda ‘Bulgular net, Kaşıkçı cinayeti bir devlet cinayeti ve şu ana kadar Suudi Arabistan bu cinayet için bir bedel ödemedi.’ ifadeleri bulunmaktadır. Ayrıca, yine bu raporda ‘Suudi yetkililer hakkında soruşturma açılmalıdır, kişisel mal varlıkları dondurulmalıdır, ekonomik yaptırımlar uygulanmalıdır’ ifadeleri yer alıyor. Peki, bu rapor karşısında Dışişleri Bakanlığı’mızın tutumu ne oluyor? Sayın Bakan diyorlar ki: ‘Birleşmiş Milletler’in Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına, sorumluların hesap vermesine yönelik tavsiyelerini kuvvetle destekliyoruz.’

“PETRODOLARLAR NEDENİYLE BU DOSYA SUUDİ MAKAMLARINA DEVREDİLİYOR”

Dışişleri Bakanlığı’nın hâlihazırda ‘web’ sayfasında bu raporu destekleyen açıklaması duruyor. Şimdi, bunların bulunduğu bir ortamda bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor. Niye devrediliyor? Çünkü Sayın Bakanın da yaptığı sunumda ‘normalleşme’ olarak tanımladığı, bununla övündüğü Suudi Arabistan politikasındaki değişim ve petrodolarlar nedeniyle bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor. Ocak ayında uluslararası basında, Arap basınında çıkan bu yönde haberler var. Nisan başında birkaç gün içerisinde, bakan değişikliğinin hemen arkasından, Adalet Bakanlığı bu dosyayı Suudi makamlarına devrediyor. Dosyanın devrinden birkaç hafta sonra Sayın Cumhurbaşkanı’nın Suudi Arabistan ziyareti gerçekleşiyor ve daha önce Arap basınında çıkan haberlerde zaten ekonomik olarak Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinin önünde bunun bir engel olduğu ve bu nedenle Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretinin gerçekleşemeyeceği haberleri yoluyla aslında Türkiye'ye bu kötü mesaj verilmişti. Sayın Cumhurbaşkanını orada Mekke Vali Yardımcısı karşılarken Veliaht Prens, bu cinayetin uzandığı Veliaht Prens Türkiye'ye geliyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere bütün devlet yetkilileri Veliaht Prensi havalimanından, uçağın kapısından el sallayarak uğurluyorlar, Ankara'da bu kimsenin şerefine sazlı sözlü ziyafet sofraları kuruyorlar.

“EMANETE LEKE DÜŞÜRDÜNÜZ”

Bu dosya içimizi yakan bir dosyadır, Türkiye'nin alnına sürülmüş bir kara lekedir ve burada Dışişleri Bakanlığı’nın da önemli bir sorumluluğu vardır. Sayın Bakan, şahsınızın da çok önemli bir sorumluluğu vardır; emanete leke düşürdünüz bunu belirtmek istiyorum. Milletimizin tertemiz alnına bir kara lekeyi siz çalmış oldunuz, bunun da bir parçasısınız, sizi bunun için suçluyorum Sayın Bakan. Bunun değişmesinin tek yolu vardır, şahsınızın istifa etmesidir, bütün sorumluların istifa etmesidir. Milletimiz bu kara lekeyi hak etmemektedir.”