Haber: Av. Elifsu Dilek Şen

Adana, tarihsel Kilikya’nın bir parçasıdır. Seyhan, en kuzeydeki ilçe olan Tufanbeyli-Şar’dan gelip, Saimbeyli-Hacın ve Feke-Vahka’dan ilerler, Aladağ’da Zamantı Irmağı’yla birleşerek, şehrin ortasından geçip Akdeniz’e dökülür. Ceyhan ise ile doğudan girer, Ceyhan ilçesinden ve ardından Misis’ten geçerek, yine Akdeniz’e dökülür.
1960-1975 yılları arasında Adana’da sinemanın son derece devingen ve yoğun bir iş koludur. Bu yoğunluğun arkasındaki temel neden, şehrin çoğunlukla insan emeğine dayanan ekonomik düzenidir. Adana’nın merkezinde olduğu Çukurova Bölgesi Amerikan İç Savaşı yüzünden hammadde sıkıntısı çeken Britanya sanayisine pamuk üretebilecek bölge olarak belirlenir.

Bir zamanlar çekilen filmler ilk kez Adana seyircisi ile buluşturulur Adana halkının onayından geçen filmler Anadolu'da gösterime girermiş. Adanada kentte 70'li, 80'li yıllarda çok sayıda film şirketinin kurulduğunu, bazı film şirketlerinin ise şubeler açmıştır.

Adanada özellikle kadim şehirde Çarçabuk mahallesi olarak adlandırılan bölgede aralarında sadece çok kısa mesafelerin olduğu yaklaşık 150 tane sinema bulunmaktadır.
Şöyle ki Adana'da 1909 katliamında önce sözlü tarih çalışmalarıyla tespit edilen bir Ermeni sineması bulunmaktadır. 1909 katliamları, Adana’yı değiştiren, kültürel yapısı içinde bir dönüm noktası teşkil eder .Her ne kadar sinema tarihinde Yeşilçamdan bahsedilse de Çukurova Bölgesi, sadece ekonomik olarak değil, kültürel ve toplumsal olarak da ulusal sinemada merkezi bir role sahipti.


Bu belirleyicilik 1909 katliamıyla son bulmuştur. Katliam sonrası bir gecede kurulan Çarçabuk mahallesinde o döneme dair izler görmek mümkündür. 1909’da yirmi binden fazla Ermeni katledilmiştir; 1915’te soykırıma uğrayan Ermenilerin sayısı ise yetmiş binden yüksektir. Bugünkü Adana ilinin batı kısmında bir ilçe olan Pozantı, toplama kampı olarak kullanılmıştır.


Çukurova’da ticari bir faaliyet olarak ilk seyyar sinema gösterimi gerçekleştirilir. 1902 yılında Dimitri adındaki bir Rum sinematografçı önce Mersin’de hemen ardından da Adana’da film gösterimleri yapar. Osmanlı topraklarında Ermenilerin ve rumların sinemacılık faaliyetlerinde öncülük ettikleri bu dönemde, Bay Dimitri’nin, Rum azınlığın etkin olduğu Adana’da film gösterimi yapması tesadüfi değil. Bugün Adana’daki Rum Cemaati’nin 1902’deki film gösteriminin hemen ardından bir sinema kurduklarını ve bu sinemada çok düzenli olmasa da film gösterimleri yapılmıştır.
 
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Fransız işgali altındaki Mersin’de faaliyet gösteren La Pensée adlı fotoğraf stüdyosunun editörlerinden Kyrkias Papadopoulos’un 1920’lerin hemen başında Adana’da, Eski Gar Meydanı’nda çektiği bir fotoğraf açık hava sinemasının varlığını göstermektedir.


Papadopoulos’un Teras Sineması olarak adlandırdığı bu sinema ile Adana Rum Sineması, muhtemelen 1924 tarihli Adana Ticaret Rehberi’nde adları anılmadan kaydedilen iki sinema. Teras Sineması’nın değil ama Adana Rum Sineması’nın akıbetine dair bilgiye arşivlerden ulaşabilmekteyiz. Sinema olarak kullanılan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, 1970’lerde, yeni inşa edilecek olan Merkez Bankasına yer açmak için yıkılmıştır.


Adana'da Ermeni izleri hatırlanmayacak şekilde yok edilmiştir. Şu anda koruma altına alınmaya çalışılan sinemanın desteklenmesi gerekmektedir.