Haber: Fatoş Erdoğan

BES İstanbul Şubeleri, 'Sefaleti Kabul Etmiyoruz! İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret İstiyoruz" şiarıyla Fatih'te bulunan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı önünde kamu emekçilerine dayatılan sefalet ücretini protesto etti. 

Büro Emekçileri Sendikası (BES), Türkiye genelinde eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdi. İstanbul'da Vergi Dairesi Başkanlığı önünde yapılan basın açıklamasına KESK İstanbul Şubeler Platformu da destek verdi.
'Sefaleti Kabul Etmiyoruz! İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret İstiyoruz" pankartının açıldığı "Sefalete Teslim Olmayacağız" sloganının atıldığı basın açıklamasını BES 2.Nolu Şube Başkanı Zeynep Kışlak Yıldırım okudu.

Büro Eemekçileri Sendikası İstanbul-1

Basın açıklaması metni şöyle:

"Zam yağmuru ile başlayan ve bu yağmurun her ay şiddetlenerek kasırgaya dönüştüğü zorlu bir yılı geride
bıraktık. Ülkeyi yönetenler “işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atsa da reel ücretlerimizin, maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz.

Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise
açıkladığı rakamlarla bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor. İşçisinden, asgari ücretlisine kamu emekçisinden asgari ücretlisine hepimizin ücret artışlarında TÜİK’in bu sanal verileri temel alınıyor.

Yani TÜİK emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında
patron konumuna gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor.

Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıl üzerinden baktığımızda bile maaşlarımızın-ücretlerimizin nasıl iç
edildiğini görüyoruz. İktidar sözcüleri 3 Ocak’ta açıklanan verilerden sonra hiç sıkılmadan “yıllık enflasyon %64,77 oldu.

Hedeflediğimiz %65’in altında kaldı” diyorlar. Kısacası yılın başındaki enflasyon hedefini kademe kademe 2,5
kat artıranlar, yılın sonunda bu hedefin 0,23 puan altında kaldık diyerek hepimizle dalga geçiyorlar. 
Oysa ülkemiz TÜİK’in bu sanal rakamlarına göre bile enflasyonu en yüksek ülkeler sıralamasında liderliği kimseye bırakmıyor.

Yeni yıla girdik. Ama değişen bir şey yok. Zam yağmuru temel tüketim maddelerinden, gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürüyor. Bu koşularda Ocak 2024 itibari ile altı aylık enflasyon farkı (%29,78) artı toplu sözleşme artışı (%15) ile maaşlarımızın toplamda %49,25 artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor.

Oysa bu “müjde” koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon oranında artış demek dünyanın her
yerinde sıfır zam demektir. Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin cebinden çalmaya
devam etmek demektir. Nitekim bugün aldığımız maaşlar, elimizdeki bordrolar yıllardır sürdürülen bu soygun düzenini ispatlamaktadır. 

TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yapılan artışların bir iki ay içinde hiçbir karşılığı kalamayacaktır. Hepimizin maaşları, ücretleri sefalet düzeyine daha fazla yaklaşacaktır. Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.

Bunun için:

Öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz.

Ardından en düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk, kira ve ulaşım gibi yardım kalemleri ile bugün 50 bin TL’yi aşan üstünde olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Bu rakamın her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz.

En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari ücretin %110’una çıkarılarak net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz.

Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz.

Tüm kamu emekçilerine ücretsiz öğlen yemeği istiyoruz. İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 4 bin TL yemek yardımı verilmesini istiyoruz.

Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın “refah payı” aldatmacalarına kanmayalım. Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek içinomuz omuza verelim."

Büro emekçileri İstanbul