#dokuz8/ Fatoş ERDOĞAN

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davasının 5 Ekim’de görülecek olan ikinci duruşması öncesi Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde basın toplantısı düzenlendi. Düzenlenen toplantıda, derneğe yönelik açılan kapatma davası ve duruşma öncesi yaşanan gelişmeler ele alındı. 

İşçi Emekçi Kadın Komisyonu, Mor Dayanışma ve TKP Kadın Dayanışma Komiteleri'nin destek verdiği basın toplantısında, Kadın Meclisleri temsilcisi Dilber Sünnetçioğlu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Dava Hukuk Sorumlusu Av. Leyla Süren, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Sekreteri Fidan Ataselim, LGBTİQ + Meclisleri Temsilcisi Ilgın Gürses, şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Aysun Yıldırım'ın annesi Hüsniye Yıldırım, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi'ni temsilen Nazan Moroğlu, Eşitlik İçin Kadın Platformu'ndan Hülya Gülbahar, Kırklareli Barosu'ndan Oylum Yaman, Ekmek ve Gül adına Sevda Karaca, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan da Ümit Efe konuşmacı olarak söz aldı. 

Yapılan açıklamalarda Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açıla davada somut bir olgunun olmadığı ve davanın hukuksuz olduğu vurgulandı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nden Av. Leyla Süren, şunları söyledi:

“Derneğe açılan kapatma davasını benimle birlikte yüzlerce gönüllü avukat tarafından savunuluyor. Bu dernek Türkiye’de kızlarını, kardeşini kaybetmiş ailelerin kurduğu bir dernektir. Bu derneğin kapatılma isteği kadın hareketinin sesinin kısılması isteğidir. Davanın içeriğine bakıldığında bir delil olayı olmadığını savcılık iddianamesinde görüyoruz. 6 erkeğin BİMER’e yaptığı şikayet yer alıyor.  Bu derneğin kuruluş amacı bu kadınlara sahip çıkmak. Derneğin hukuka ve ahlaka aykırı bir eğilimi var mı? Beş yıl boyunca gelen cevapta herhangi bir delil ve olgunun olmadığı oldu. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasından sonra dernek ve yöneticilerinin Türkiye’deki eylemlerinde dava açıldı. Bu ülkede artık hak ihlallerine karşı katıldığımız etkinliklerin görüntüleri suç kaydı olarak önümüze geliyor. Bu her muhalifi susturmakla eş değer. Bu dava sadece derneğimize karşı bir dava değil, Türkiye’deki kadın hareketine karşı açılan bir davadır. Kanuna uygun hiçbir delil bulunmamasına rağmen derneğimizin ve kadınlarım sesi olmaya devam edeceğiz.”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Sekreteri Fidan Ataselim, mücadeleyi sürdüreceklerinin altını çizdi ve sözlerine şöyle devam etti:

''Derneğimize açılan kapatma davası özgürlüklerimize karşı açılan bir davadır.Kadın cinayetleri her gün artıyor. Şüpheli kadın ölümleri katlanarak artıyor. Biz burada basın açıklaması yaparken arkadaşlarımız Serpil Erfındık için İzmir Adliyesi'nde. Bütün yasaklar, zulüm olmaya devam ederken kadınların mücadelesinin arttığını düşünüyoruz. İran’da bir kadın baş örtüsü sorunu yüzünden devlet tarafından dövülerek öldürüldü. Laikliğin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Hafta sonu gericilerin eylemini gördük. Bunlar iç açıcı gelişmeler değil. Yine de buna karşı yapılan mücadele bize umut ve güç verecektir. Kapımızın zilini çaldılar, hiç bir yere gidemeyecekler. Bu konular siyasi iktidarın seçim öncesi pazarlık nesnesi olamaz. Siyasi hegemonyaları bitti, kültür hegemonyaları ise nafile.”

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Hülya Gülbahar, kadına yönelik şiddetin dünyanın en yaygın insan hakları ihlali olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti, “Bu kadınlar dünya çapında eşit birey olma mücadelesi verdiği için dernekleri kapatılmak isteniyor. Kadına yönelik şiddet olayları hep kadın okumak istemiş, özgürce yaşamak istemiş, boşanmak istemiş gibi nedenler. İran’da bir kadın saçını doğru örtmediği için ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldü. Bu davalar gelip geçecek. Bizim açacağımız davalar gelecek.Hepsini yargılayacağız. Sizler yargılanacaksınız. Gelecekte açacağımız büyük davaların davacısı biz olacağız. Davalısı ise bunları seyreden kim varsa hepsi olacak.”